İmralı tecridinin tüm Kurdistan’ın sorunu olduğunu söyleyen KNK Eşbaşkanı Ahmet Karamus, herkesin buna göre bir strateji geliştirip birliklerini sağlaması gerektiğini söyledi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye’den çıkartılmasıyla startı verilen uluslararası komplonun 26’ncı yılında. Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Ahmet Karamus, komplonun hedefi ve sonraki süreci değerlendirdi.
Egemen devletlerin komployla Kurdistan ve Ortadoğu’daki sorunları derinleştiğini belirten Karamus, “Sayın Öcalan şahsında gerçekleştirilen komplo, Kürt siyasi hareketi, Kürt sorunu ve Ortadoğu’daki sorunlara yönelikti. Amaç başta Kurdistan olmak üzere Ortadoğu’daki sorunları çözümsüz bırakmaktı. Çünkü Amerika, Rusya ve Avrupa’daki devletler Ortadoğu’ya kendi çıkarları doğrultusunda bir dizayn vermek istiyorlardı. PKK’yi de kendilerine engel olarak gördükleri için Sayın Öcalan’a yönelik komployu gerçekleştirdiler” dedi.
‘Kendilerine alternatif yaratan bu tehdidi ortadan kaldırmak istediler’
Önlerindeki engeli ortadan kaldırmak komployu devreye koyduklarını vurgulayan Karamus, “Sovyetler Birliği döneminde dünya, Sosyalist Blok ve Amerika’nın öncülük ettiği NATO Bloku arasında ikiye ayrılmıştı. Sovyetlerin dağılmasından sonra Amerika öncülüğündeki NATO’ya karşı hiçbir alternatif kalmadı. Ancak var olan siyasi kriz ve sorunlara yönelik yeni alternatifler ortaya çıkıyordu. Bunlardan biri de yeni bir anlayış ve sistemle ortaya çıkan Kürt özgürlük hareketi idi. Amerika ve NATO ülkeleri, kendilerine alternatif yaratan bu tehdidi ortadan kaldırmak istedi. Bu nedenle de başta Türkiye olmak üzere bölgede bulunan diğer ortaklarıyla komployu gerçekleştirdiler. Tıpkı Filistin’de tasfiye edilen sosyalist, demokrat ve ileri güçlerin yerine kontrollerindeki güçleri getirdikleri gibi Kürt özgürlük hareketi için aynı planları hedeflediler. Bunun içinde hareketin başındakini yani Sayın Öcalan’ı ortadan kaldırmak istediler” diye belirtti.
‘Alternatif bir sistem hayat bulmuş durumda’
Fakat aradan geçen 26 yılda komplonun amacına ulaşmadığını söyleyen Karamus, ulus devletlerin bu nedenle de tecridi devreye koyduğunun altını çizdi. Tecridin ise Kurdistan, Ortadoğu ve dünyadaki sorunları daha da karmaşık hale getirdiğine dikkati çeken Karamus, “Kapitalist Modernite’nin ekonomik ve paylaşım savaşları bugün dünyanın birçok yerine dağılmış durumda. Kapitalist modernitenin savaş çıkaran sistemine karşı bugün alternatif bir sistem hayat bulmuş durumda. Kapitalist Modernite ve ona alternatif olarak Sayın Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği Demokratik Modernite sistemi olarak ikiye ayrılmış durumda. Egemen devletler, Sayın Öcalan’ı ve geliştirdiği paradigmayı kendilerine tehdit olarak gördükleri için tecrit bu kadar derinleştirildi. Hem Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit hem de Kürt özgürlük hareketine yönelik saldırılar dünyanın hiçbir yerinde yok. İnsanlık dışı saldırılara ve tecride karşı hiç kimseden ses çıkmıyor. İnsan haklarından sorumlu kurum ve mahkemelerin sessiz kalmaları da bunun bir parçası. Çünkü kendileri de tecrit politikasının insan hakları sözleşmelerine aykırı olduğunu biliyor” ifadelerini kullandı.
‘Tüm Kurdistan’ın özgürlüğü söz konusu’
İmralı’daki mutlak tecridin sonlandırılması ve Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasının demokratik ulus paradigmasının yayılması ve egemenlerin planlarının boşa çıkması demek olduğunu belirten Karamus, tecridin tüm Kurdistan’ın sorunu olduğunu söyledi. Komplonun devamı olan tecride karşı ulusal birliğin önemine işaret eden Karamus, şöyle devam etti:
“Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için 30 yıldır egemen devletlerin Ortadoğu’ya uyguladığı konseptin son bulması gerekiyor. Kurdistan ve Ortadoğu’daki sorunların çözülmesi ve paradigmamızın Ortadoğu halkları arasında daha fazla yayılması ve ete kemiğe bürünmesi gerekiyor. Eğer bunlar gerçekleşirse Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmış olur. Bu nedenle Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü tek başına ele alamayız. Çünkü önerdiği paradigma hem Kurdistan’daki sorunları hem de İsrail ve Filistin arasında devam eden savaşa çözüm sağlıyor. Aynı zamanda Ortadoğu’daki tüm sorunlara çözüm sağlıyor. Bu nedenle tecridi iyi okumak gerekiyor. Tecrit egemen devletlerin Ortadoğu’ya uygulamak istedikleri konseptin bir parçası. Türk devleti tek başına tecrit uygulamıyor, egemen devletlerin bir konsepti. Eğer Kürt halkı Ortadoğu’da birliğini sağlar ve ortak bir strateji ile ulusal bilinçle hareket ederse Kürt sorunu ve Kürt halkının yaşadıkları birçok soruna çözüm getirebilirler. Eğer Kürt halkı bu şekilde dağınık ve bir birine düşman olursa sorun daha da karmaşık hale gelir ve durumumuz daha da kötüye gider. Bu nedenle Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit sadece PKK’nin değil dört parça Kurdistan’ın sorunudur. Kurdistan’ın özgürlüğüyle Sayın Öcalan’ın özgürlüğü birbiriyle bağlantılı. Hepimiz buna göre strateji geliştirmeli ve birliğimizi sağlamalıyız.”
Haber: Mahmut Altıntaş\MA