Su sorunu her geçen gün büyürken, bu durum Türkiye halklarının geleceğini tehdit ediyor. Su zengini bölgelerde ortaya çıkan susuzluğun nedenleri suların çalınmasıyken, çözüm kurutulan yeraltı sularında ve arıtmada aranıyor
Dünyada ve Türkiye’de su kıtlığı giderek büyürken sular ise kullanılamayacak ölçekte kirletiliyor. Sular, baraj ve HES’lere bağlanırken, kentler ve çiftçiler yeraltı sularına mahkûm ediliyor. Yeraltı suları ise birçok bölgede 500 metrelerden daha derine çekiliyor. Kürt coğrafyasında inşa edilen yüzlerce baraja toplanan sular nedeniyle halk yeraltı suyuna ve dolayısıyla enerji şirketlerine mahkûm ediliyor. Sakarya Nehri’nin doğduğu bölge olan Kütahya’da şebeke suyunda ağır metaller çok yüksek oranda bulunuyor. Diğer yandan su zengini bölge olan Doğu Karadeniz’de Rize ve Giresun’da su kıtlığı yaşanıyor.
İçme suyunda ağır metaller
Kütahya’da evlerde kullanılan şebeke suyunun TDS değerinin 290 olarak ölçülürken, bu değrde bir suyun içme suyuna uygun olmadığı belirtildi. İngilizce olarak Total Dissolved Solids kısaltması olan TDS, sudaki çözünmüş katı madde miktarının göstergesidir. TDS; suda bulunan mineral, tuz, organik madde ve ağır metal gibi çözünmüş maddelerin toplam miktarını ifade ediyor. Uzmanlar, içme suyu için ideal TDS seviyesinin 0-60 ppm arasında olması gerektiği, 120 ppm sonrasında ise suyun kullanılmaması gerektiğini belirtmekteler. 0-60 ppm seviyesindeki sular temiz ve sağlıklı olarak kabul edilirken, 60 ppm üzerindeki sular ise sağlık açısından riskli sayılıyor.
Halk sağlığı tehdit altında
Kütahya’daki bazı çeşmelerde yapılan ölçümlerde suların kullanılamayacak ölçüde kirli olduğu ortaya çıktı. Şehir merkezinde yer alan Hürriyet Çeşmesi’nde yapılan ölçümde TDS değeri 278 çıktı. Bu, suyun “çok sert” olduğunu ve kesinlikle içilmemesi gerektiğini gösteriyor. Benzer şekilde, Çinili Çeşme’de 263 TDS, İncik Suyu Çeşmesi’nde ise 103 TDS değeri ölçüldü. Bu çeşmelerden alınan suların da sağlık açısından tehlike oluşturmakta. Bu durum ise Kütahya’da şebeke suyu ve çeşme sularındaki yüksek TDS seviyeleri nedeniyle halk sağlığı üzerinde ciddi riskleri ortaya çıkarıyor.
Sular barajlara hapsedildi
Kürt coğrafyasında Dicle ve Fırat havzasında nerede bir akarsu varsa önüne bentler kurulup sular barajlara hapsedildi. Düne kadar su zengini olan Kürt coğrafyasında 100’ü aşkın barajlar nedeniyle halk içme suyuna çiftçiler ise sulama suyuna erişememeye başladı. Tarlasının hemen yanındaki barajlardan su alamayan halk ve çiftçiler suya ulaşmak için yeraltına sondaj yaparak enerji ile çalışan pompalar aracılığıyla suya erişmeye çalışmakta. Çok pahalı olan bu yol bölgenin elektrik dağıtım şirketi olan DEDAŞ eliyle çok daha pahalı hale getirilirken, su sorunu her geçen gün artmakta.
Yeraltı suları kuruyor
Diğer yandan yeraltı suyunun yoğun kullanılması sonucu obruk oluşumu başlarken, suya erişim sorunu yakıcı biçimde büyümeye devam etmekte. Kürt coğrafyasında barajlardan su verilmeyen çiftçiler yeraltı sularını yerin 250 metre derinliğinden çekerek kullanmak zorunda bırakıldı. Obrukların en çok yaşandığı Konya coğrafyasında da yeraltı sularının 500 metre derinliklerden çekilmek zorunda olunması obrukların oluşumunda en temel neden olarak öne çıkmakta.
Giresun’da su sıkıntısı
Giresun coğrafyasında inşa edilen HES’ler ve madenler nedeniyle doğal yaşam yıkıma uğrarken su zengini coğrafyada susuzluk sorunu ortaya çıktı. Tüm akarsular üzerine inşa edilen baraj VE HES’ler nedeniyle sular doğadan çalınıp boru içine alınması ve suyun enerji üretmek amacıyla bentlerin ardına hapsedilmesi su sıkıntısının en büyük nedeni. Diğer yandan HES ve barajlar nedeniyle bölge ekosistemi değişirken, kuraklık baş göstermeye başladı. Su sorununa çare bulma iddiasıyla DSİ ile Giresun belediyesi arıtma tesisi inşa edip bölgeyi yeraltı sularıyla beslemeye çalışmakta.
HES’ler konu dışı bırakılıyor
Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yürütülen ve Giresun, Bulancak, Keşap, Dereli ve Duroğlu’nun 100 yıllık içme suyu ihtiyacını karşılayacağı iddia edilen “Giresun İçme Suyu Arıtma Tesisi Projesi” adı altında bir toplantı düzenlendi. Toplantıda konuşan Giresun Belediye Başkanı Fuat Köse, “Su sıkıntısı çektiğimiz doğrudur, bu sorunun önümüzdeki yıllarda da artarak devam edeceği öngörülüyor. Kuyularımız, depolarımız yetersiz kalıyor. Sorunun giderilmesi için yeni depo ve kuyular inşa etmeye devam ediyoruz ancak kalıcı çözümler gerekli” dedi. Arıtma tesisinin çözüm olarak görülürken, inşa edilen HES’ler ve yeni HES girişimleri ise toplantının konusu değildi.
Rize su tasarrufu dönemi
Türkiye’nin en fazla yağış alan bölgesi Doğu Karadeniz illerinde biri olan Rize’de de su sorunu yaşanıyor. Özellikle sonbaharda yağışların azalmasıyla oluşan kuraklık sonucunda su kesintileri yaşandığı ilde yurttaşlara tasarruf çağrısı yapılırken, bölgede hayata geçirilen HES projeleri ve taş ocaklarını belediyenin gündemine bile gelmiyor. Sadece Rize coğrafyasında 250’den fazla suların doğadan çalınıp boru içine hapsedildiği HES’lerin inşa edilmesi sonrası bölgede su sorunu yaşanmaya başladı.
Sular gün yüzü görmüyor
Doğu Karadeniz, su havzasında yıllık taşınan su miktarı bakımından Dicle ve Fırat havzalarından sonra üçüncü sırada. Benzer sorunlar Kürt coğrafyasında da yaşanırken, Doğu Karadeniz Bölgesi, yeraltı suyu potansiyeli açısından Türkiye’nin su fakiri bölgeleri arasında olmasına karşın Giresun’da olduğu gibi Rize’de de su sorunu yeraltı suyu ile çözülmeye çalışılıyor. Bölgedeki HES’ler boru içine aldığı ve kilometrelerce suyu yatağından çalarken, suyun bırakıldığı noktada başka bir HES’ devreye giriyor ve vadiler boyunca sular yatağında görünmüyor. HES şirketleri 49 yıllığına suyun kullanım hakkını satın alarak bölgeyi kuraklığa halkı ise susuzluğa mahkûm ediyor.
EKOLOJİ SERVİSİ