ATK’nin 3 kez ‘cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen tahliye edilmeyerek ölüme terk edilen ve hayatını kaybeden Abdulkadir Kuday’ın ağabeyi Salih Kuday, kardeşinin onursuzluğu asla kabul etmediğini belirterek, ”Bizler de onun yolunun takipçisi olacağız’ dedi
Metris R Tipi Kapalı Cezaevi’nde iken Adli Tıp Kurumu’nun 3 defa “Cezaevinde kalamaz” raporu verdiği ağır hasta tutsak Abdulkadir Kuday, tedavisine tam teşekkülü bir hastanede yapılması için yapılan tahliye çağrılarına rağmen tahliye edilmedi. Tedavisi, yapılmayan Kuday, 2 Ekim’de tutulduğu cezaevinde yaşamını yitirdi.
Kanıtlar görmezden gelindi
Kuday, 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesine neden olan olay Kobanê protestoları sırasında 2 kişinin öldürülmesi olayı oldu. 6-8 Ekim 2014 Kobanê eylemleri sırasında Qoser’de DAİŞ üyesi oldukları iddia edilen biri Suudi Arabistan biri de Suriye uyruklu 2 kişinin öldürülmesine ilişkin Kuday’ın da aralarında olduğu 40 kişi gözaltına alındı, 20’si tutuklandı. Yargılama sürecinde Kuday’ın olayın yaşandığı yerden 20 kilometre uzakta olduğu telefon sinyal kayıtlarıyla ortaya çıktı. Görgü tanıkları da Kuday’ın olayın yaşandığı sırada, ailesiyle taziyede bulunduğunu teyit etti. Ancak buna rağmen tahliyesi gerçekleştirilmeyen Kuday, Yavuz Akar ve Mehmet Gültekin’e bir tanık beyanı üzerinden ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Dosyada yargılanan 17 kişiye hakkında ise beraat kararı verildi. Mahkemece verilen karar sonradan Yargıtay tarafından bozularak, yeniden yargılanmalarına karar verilse de Kuday ve arkadaşları hakkında verilen karar değişmedi.
Yatağa bağlı hale geldi
Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Kuday, ardından da Tekirdağ T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. Abdulkadir Kuday, hastalıklarına rağmen 2017 yılından 2021 yılına kadar 4 yıl boyunca revire dahi çıkarılmadı. Yoğun kamuoyu baskısı sonucu 2021 yılında sevk edildiği hastanede ilk olarak bel fıtığı teşhisi konulan Kuday’a yanlış teşhis konulduğu ağrılarının artmasının ardından anlaşıldı.
Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) hastalığına yakalandığı belirlenen Kuday, geciken tedavi sonucu felç olarak yatağa bağımlı hale geldi.
Açlık grevlerine katılmıştı
Hastalığının ağırlaşması üzerine 12 Ocak 2022 tarihinde Metris 2 No’lu R Tipi Cezaevi’ne sevk edilen Kuday, hakkında iki defa daha “cezaevinde kalamaz” raporu verilse de, bu defa da “toplum güvenliği için tehdit olabileceği” iddia edilerek, tahliyesi engellendi. Avukatlarının tahliye girişimlerine Kuday’ın “bırakılması durumunda canlı bomba olacak” yanıtı verildi.
Kuday, durumu ağırlaşması üzerine 20 Ağustos 2024’te Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi’ne kaldırıldı, ancak bu defa da maruz kaldığı insanlık dışı uygulamalar nedeniyle Kuday, tedaviyi reddetti. Tekrar cezaevine götürülen Kuday’ın 2 Ekim’de hayatını kaybettiği ailesine bildirildi.
Abdulkadir Kuday, hastalıklarına rağmen PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı 2018-2019 yıllarında gerçekleştirilen açlık grevi eylemlerinden de geri durmadı.
DAİŞ’in intikamını almak istediler
Kardeşinin Qoser’de sevilen bir esnaf olduğunu söyleyen Salih Kuday, başından beri kardeşinin kurban seçildiğini ifade etti. Kardeşinin revire götürülmediğini, tecrit altında tutulduğunu ifade eden Kuday, “Biliyoruz ki DAİŞ’in intikamını almak istiyorlardı. Bugün belki Anayasa’da idam cezası kalkmış durumda, ama başka bir idam türü devreye konulmuş durumda. Birçok hasta tutuklu benzer durumu yaşadı. Emsalleri mevcut bunların” ifadelerini kullandı.
Yaşananların tamamının PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ile bağlantılı olduğunu kaydeden Kuday, “İmralı’da laboratuvar şeklinde başlatılan tecrit önce tüm cezaevlerine ardından da tüm topluma yayıldı” dedi.
Onursuzluğu kabul etmedi
Abdulkadir Kuday’a ailesinin yanında yaşamını yitirmesini çok gördüklerini kaydeden ağabey Kuday, kardeşinin bir röportajında dile getirdiği “Tecrit ne kadar ağır olursa, baskılar, hukuksuzluk ne kadar çok olursa, direniş de o kadar büyük olacak. Bu direnişin sonucunda kazanacak olan da bizleriz. Bizler bu nedenle direneceğiz” şeklindeki sözleri hatırlattı. Kardeşinin onursuzluğu asla kabul etmediğini ve buna göre bir duruş sergilediğini kaydeden Kuday, “Ben de defalarca tedaviyi kabul etmesi yönünde kendisi ile görüşme yaptım. Bana, ‘Onursuzluğu bana dayatma. Bana karşı, fikirlerime karşı bu yapılanları kabul etmiyorum’ demişti” diye konuştu.
Cezaevlerine ses olalım
Kardeşinin her dönem umutlu olduğunu ve direnişin sonucunda kazanacağına inandığını kendilerine aktardığını belirten Kuday, “Gerçekten bugün belki hayatını kaybetti, ama AKP-MHP iktidarını mahkum edenlerde biri de Abdulkadir Kuday’dır. Bizler de onun yolunun takipçisi olacağız. Belki ona ve arkadaşlarına layık olamadık, belki bu tecridi kıramadık. Ama halkımıza çağrıda bulunuyoruz; cezaevlerinden bir tabut daha çıkmadan cezaevlerine sahip çıkalım, onların dört duvar arasında duyulmayan seslerine ses olalım. İnanıyorum ki, bu direnişleri ile kazanacaklar” şeklinde konuştu.
Haber: Ahmet Kanbal / MA