Son dönemde başta İzmir olmak üzere birçok yerde kaçırılma ve ajanlık dayatması vakaları yaşanıyor. En son Diyarbakır’da MED-DER Eşbaşkanı Mehmet Esen’i alıkoyan polisler, Esen’e ”Cezaevinde çürüyeceksin” diyerek ajanlık dayattı. Konuya dikkat çekmek ve duyarlılık yaratmak için Meclis’te HDP ve TİP’li vekillerle bir araya geldi.
İnsan Hakları Derneği’ne son dönemlerde çok sayıda kişi başvurarak, polislerin kendilerini alıkoyarak ajanlık dayatmasında bulunduklarını bildirdi. İzmir’de bu yönde İHD’ye başvurular artarken Diyarbakır’dan da benzer bir haber geldi.
MED-Der Eşbaşkanı’na ajanlık dayatması
Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) Eşbaşkanı Mehmet Esen (28) 23 Kasım Cuma günü saat 15.00 civarında kendisini polis olarak tanıtan kişilerce kaçırıldığını kaydetti. Kayapınar ilçesi Huzurevleri Mahallesi’nde bulunan MED-DER’den markete gitmek için dışarı çıktığında binadan 100 metre uzaklıkta iki kişi tarafından durdurulduğunu anlatan Esen, emniyet müdürlüğü yerine boş bir araziye götürüldüğünü ve ajanlık dayatmasında bulunulduğu belirtti.
‘Konuşup bırakacağız’
Kendisini durduran polislerin “araman olduğu için emniyete götüreceğiz” dediğini ifade eden Esen, süreci şöyle anlattı: “Ben kendilerine kim olduklarını ve kimlik göstermelerini istedim. Birisi polis kimliğini gösterdi. Ben de polis olduklarını görünce, kendilerine ‘arkadaşlarıma emniyete gittiğime dair haber vereyim’ dedim. Fakat benim ‘kimseyi aramamamı’ söylediler. Daha sonra beni 21 FZ 745 plakalı gri renkli sedan tipi bir sivil araca bindirdiler. Park Orman’ın yukarı tarafına yani Diclekent yoluna doğru ilerlerken araç emniyet yolundan saparak Diclekent villalarına doğru ilerledi. Ben kendilerine ‘Emniyete gideceğiz diye beni araca bindirdiniz, fakat şu anda farklı yöne gidiyorsunuz. Beni nereye götürüyorsunuz’ dedim. Bana ‘Seninle biraz konuşup, bırakacağız’ dediler.”
Hakaret edip bilgi almaya çalıştılar
Aracın Diyarbakır D Tipi Cezaevi’ne yakın bir arazide durduğunu dile getiren Esen, şöyle devam etti: “Bana ne tür çalışmalar yaptığımı, ‘terör’ faaliyetlerinde bulunup bulunmadığımı ve çeşitli dernek ve sivil toplum kuruluşlarını sorarak bilgi almaya çalıştılar. Ben yaptıklarının hukuka uygun olmadığını ve illegal herhangi bir iş yapmadığımı söyleyerek tepki gösterdiğimde bana ‘sen teröristsin cezaevine gireceksin, cezaevinde çürüyeceksin, devlet 18 yaşındadır’ diyerek tutuklamakla tehdit ettiler. Yine bana telefon numaralarını vererek arkadaş olabileceğimizi, bir yerlerde oturup çay içebileceğimizi, onlar için bilgi toplayabileceğimi söylediler. Ben bunları kabul etmeyince yine aynı şekilde hakaret ve tehdit ederek beni aldıkları yere geri getirdiler.”
Suç duyurusunda bulundu
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’ne başvurarak hukuki yardım talebinde bulunan Esen, kendisini kaçıran iki kişinin bulunarak haklarında yasal işlemlerin yapılması için Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Diyarbakır’da benzer örnekler
Diyarbakır’da son dönemde ajanlık dayatmalarını kabul etmeyip bunu İHD ve basına duyuran örnekler şu şekilde:
25 Ekim’de yolda yürürken “Karakolda ifaden var” denilerek sivil polislerce alıkonulan HDP Gençlik Meclisi üyesi Hüsamettin Tanrıkulu’na, “Bizden taraf olursan başına bir şey gelmez” denilerek ajanlık dayatmasında bulunuldu.
Lice’de inşaat işçi olarak çalışan Remzi Varsak, 3 Temmuz günü çalıştığı Real Yapı Şirketi sahibi Veysi Doman tarafından Lice Belediyesi Başkan Yardımcısı İsa Gönültaş’ın kendisini çağırdığı belirtilerek belediyeye götürüldü. Belediyede bir odaya götürülen ve burada 3 polis tarafından sorgulanan Varsak’a ajanlık dayatıldı.
Polislerin önce telefonla arayarak, sonra da araçla alıkoyduğu HDP Diyarbakır Yenişehir İlçe Yöneticisi Remziye Sızıcı, halk otobüsünden indikten sonra polisler tarafından 11 Ekim günü alıkonuldu. Polisler, “Bir bataklığa sürükleniyorsun, seni kurtarmak istiyoruz” diyerek Sızıcı’ya ajanlık dayatmasında bulundu.
İzmir
Ajanlık dayatması vakalarının İHD’ye en çok duyurulduğu şehir İzmir. İHD İzmir Şubesi, Ekim ayında yaptığı açıklamada bu yönde Ocak ayından bu yana 17, son bir ayda ise 10 başvuru aldıklarını bildirmişti. İHD, benzer durumlarda olup kaygılardan dolayı bunları bildirmeyenlerin de olduğuna dikkat çekip, kendilerine başvurulması çağrısında bulundu.
İstanbul
İstanbul’da gazetemizin eski dağıtımcılarından olana Ömer Siner adlı bir kafe işletmecisi, Ekim ayında İHD’ye başvurup, polislerin baskı uygulayarak kendisini ajanlaştırmaya çalıştırdıklarını bildirdi. Siner, polislerin kafesine 60 bin TL ceza kestiğini belirterek, ”bizimle arkadaş olursan ceza kesmeyiz” dediklerini açıklamıştı.
Adana’dan tepki
Adana’da faaliyet gösteren birçok gençlik örgütü, üyelerine yönelik polisin baskı ve ajanlaştırma dayatmalarına tepki göstermek amacıyla ortak basın toplantısı düzenledi. Gençler, “Baskılara teslim olmayacağız ve mutlaka kazanacağız” diye belirtti.
‘Sonuç alamayacaklar’
Toplantıda kurumlar adına ortak metni okuyan DGD üyesi Seda Tanak; baskı, tehdit, gözaltı, tutuklama, işkence ve sindirme yöntemlerinin gençlerin özgür bir gelecek mücadelesini durdurmaya yetmeyeceğini dile getirdi. Tanak, uzun yıllarca denen ve sonuç alınmayan yöntemlerden AKP’nin de sonuç alamayacağını ifade ederek, “Gençlik örgütleri olarak buradan bir kez daha yineliyoruz, bu ucuz saldırı yöntemlerinden derhal vazgeçmelidir. Ne yaparsanız yapın sokakları da kampüsleri de terk etmeyeceğiz. Liselerden meydanlara her yerde sesimizi yükseltemeye devam edeceğiz. Özgür bir gelecek mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
‘Mutlaka kazanacağız’
Arkadaşlarının başına gelebilecek olumsuzlukların bizzat sorumlusunun iktidar olduğuna işaret eden Tanak konuşmasını şöyle tamamladı: “Gençlik mücadelesini yükseltmeye, Denizlerden, Mahirlerden, İbolardan,Mazlumlardan devraldığımız bayrağı zafere taşıyana dek sürdüreceğiz. Biat etmeyen bir mücadele geleceğinin iz sürenleri olarak kampüslerden sokaklara, liselerden meydanlara tüm baskı ve sindirme politikalarına karşı daha da güçlenerek cevap vereceğiz. Sarayın iktidarın baskılarına teslim olmayacağız ve mutlaka kazanacağız”
Meclis’ taşıdılar
Kaçırılma ve ajanlaştırma faaliyetleri ile yüz yüze kalan gençlik örgütleri, konuya dikkat çekmek ve duyarlılık yaratmak için Meclis’te HDP ve TİP’li vekillerle bir araya geldi.
Son dönemde üyeleri kaçırılıp, ajanlaştırılma dayatmalarına maruz kalan, aileleri tehdit edilen gençlik örgütlerinin temsilcileri, bu politikaya dikkat çekmek ve duyarlılık yaratmak için Meclis’in yolunu tuttu. Meclis’te Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat Çepni ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Erkan Baş ile bir araya gelen gençler, somut adımların atılması için sistematikleşen baskıların parlamentoda gündeme getirilmesini istedi.
Yapılan sohbette TİP Milletvekili Erkan Baş, Türkiye’de iktidarların her dönem gençleri hedef aldığını üzerinde durdu.
‘İktidar korku halinde’
Özellikle mevcut AKP iktidarı döneminde bu durumun çok daha belirgin hale geldiğini dile getiren Baş, “Son dönemlerde hem parlamento içinde hem de dışında gördüğümüz tablo iktidarın büyük bir panikle, korkuyla hareket ettiği ve toplumun tüm kesimlerini olabildiğince sindirmeye dönük, baskı altına almaya dönük bir yaklaşım içerisine girdiği. Bizim her eylemimiz, her etkinliğimiz belirli bir meşruiyet temeline dayanır ama belki bunlar arasında en meşru zeminler olan Cumartesi Anneleri’nin hedef alınması, işçi hareketinin en küçük hak alma mücadelesinin hedef alınması, son zamanlarda da artan şekilde gençliğe dönük baskıların bütünlük arz ettiğini düşünüyoruz” dedi.
’90’lı yıllar kontrgerilla tarzı’
Baş, sözlerini şöyle sürdürdü: “En küçük bir hareketlenmenin onların sonunun getirdiğini bildikleri için bütün silahları devreye sokmuş durumdalar. Gençlere dönük tipik bir 90’lı yıllar kontrgerilla tarzı faaliyeti karar altına alınmış görünüyor. Buna karşı sessiz kalmak, duyarsız kalmak bizim açımızdan kabul edilebilir bir şey değil. En sert biçimde sizinle birlikte omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz.”
Yapılan ziyaret, milletvekillerinin konuyu araştırma teklifi gibi somut adımlarla parlamentoya taşıyacaklarını belirtmesiyle sona erdi.
HABER MERKEZİ