Kürtler ve dostları, Abdullah Öcalan’a dönük uluslararası komploya karşı 26 yıldır ayakta. ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ eylemiyle başlayan direniş süreci ‘özgürlük’ kampanyasıyla devam ediyor
PKK Lideri Abdullah Öcalan, küresel güçlerin ortaklığıyla 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye’den çıkarıldı.
Uluslararası komplo süreci, Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye’ye getirilmesine kadar devam etti. Abdullah Öcalan, Türkiye’ye getirildikten sonra İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tecrit koşulları altında tutulmaya başlandı. Öcalan’a dönük tecrit, 26 yıldır kesintisiz bir şekilde devam ediyor. 25 Mart 2021 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı kesintili görüşmeden bu yana da kendisinden haber alınamıyor.
Abdullah Öcalan’ın “NATO-Gladio operasyonu”, “3’üncü Dünya Savaşı’nın başlangıcı”, “21’nci yüzyılın en büyük komplosu” ve “Ortadoğu’ya müdahalenin ilk adımı” olarak nitelendirdiği komplo sonrası büyük bir öfke açığa çıktı. Kürtler ve dostları, Kurdistan ve Türkiye başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında her yeri eylem alanına dönüştürüldü. Komplonun startının verildiği tarihten bu yana 100’ü aşkın kişi bedenlerini ateşe verdi. Milyonlar, her 9 Ekim ve 15 Şubat tarihlerinde siyahlara bürünerek, sokaklarda öfkesini dile getirdi.
Kürtler ve dostlarının bu direnişi komplocuların hesabını da bozdu. Abdullah Öcalan’a dönük “imha” gerçekleşmedi. Öcalan da 10 Şubat 2010 tarihli avukat görüşmesinde yaptığı değerlendirmede, ortaya konulan direnişle komplonun boşa çıkarıldığını söyledi: “Halkımızın gösterdiği direniş komployu boşa çıkarmıştır. O yüzden tekrar halkımıza şükranlarımı iletiyorum. Komployla amaçlanan benim imhamdı. Bunun gerçekleşmesi durumunda bir kaos ortamı ve kanlı bir süreç olacaktı. Ben burada zor bela komployu boşa çıkarmak için kendimi yaşatmaya çalıştım. İmralı’daki koşullara karşı 11 yıllık duruşumun esası budur.”
‘Güneşimizi Karartamazsınız’ eylemleri
Komploya karşı ilk tepki, cezaevlerinde başlayan “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemleri oldu. Tutsaklar, bedenlerini ateşe vererek, komploya karşı tepki göstermeye başladı. Cezaevlerindeki direniş daha sonra dalga dalga yayıldı. Eylemler, Mehmet Halit Oral’ın 9 Ekim 1998’de tutuklu bulunduğu cezaevinde bedenini ateşe vermesi oldu. Oral, “Size ve halkımıza yapılan saldırılar, insanlığa yapılan saldırılardır. Öfkem, kinim ve intikamım büyüktür. Ancak bunu zindanda düşmana karşı kusamıyorum. Bu eylemimle, size olan bağlılığımı bir kez daha göstermek istiyorum. Şunu çok iyi görecekler ki, size gelecek en ufak bir zararda, tüm halkımız dünyayı başlarına zindan edecektir” sözleriyle bedenini ateşe verdi.
Bedenlerini ateşe verdiler
“Güneşimizi Karartamazsınız” eylemleri, komploya karşı direniş çemberinin ilk halkası oldu. Eylemlerde en az 66 kişi yaralandı, 53 kişi yaşamını yitirdi. Sonraki süreçlerde de benzer eylemler gelişti. Komplonun startının verildiği tarihten bu yana bedenini ateş verenlerin isimleri şöyle
“Mehmet Halit Oral, Mehmet Gül, Bülent Bayram, Hasan İsa Hasan, Selamet Menteş, Aynur Artan (Rotinda), Mirze Sevimli, Berzan Öztürk (Murat), Mehmet Aydın, Erdal Çeçen, Kadri İlhan, Adnan Karataş, Emrullah Damlacı, Cemil Özalp, Yavuz Güzel, Hatice Falay, Taylan Özgür Kahraman, Kahraman Denli, Serpiş Polat, Murat Yeşilgöz, Yavuz Güzel, Hükmiye Seyhan (Ruken Beritan), Mahmut Yener, Nesrin Teke, Esen Aslan, Fatoş Sağlamgöz (Sema), Erdoğan Kahraman (Yekta), Serdar Arı, Aynur Yaşlı, Leyla Wali Hasan (Viyan Soran), Veysi Kaya, Elefteriya Fortulaki, Ebu Müslüm Doğan, Mustafa Malçok, Evrim Demir, Fırat İzgin, Mehmet Şerif Sakalı, Mehmet Yalçın, Serdal Yektaş, Abdulkadir Atilla, Mahsun Özen, Hadika Doğru (Hêvîdar Serhed), Nazelin Korkut, Ümit Acar. Bubo Taş ve Mehmet Akar”
Açlık grevi direnişleri
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde cezaevlerinde 8 Kasım 2018’de başlatılan açlık grevi eylemleri sürecinde de birçok tutsak ve kişi cezaevinde yaşamına son verdi. 2019 yılında tecride karşı yaşamına son verenlerin isimleri şöyle: “Zülküf Gezen, Uğur Şakar, Ayten Beçet, Zehra Sağlam, Medya Çınar, Yonca Akıcı, Siraç Yüksek ve Mahsum Pamay.”
Newrozlar
Komplo sonrası gerçekleşen ilk Newroz kutlamasına öfke öne çıktı. 1999 Newrozu’nda birçok kentte sıkıyönetim uygulamaları devreye konuldu. Buna rağmen Türkiye ve Kurdistan kentlerinde yasaklamalara aldırış etmeyen halk, Öcalan’a yönelik komployu protesto etti. 2000’lerden sonra yapılan her 21 Mart kutlamasında da Öcalan’a dönük komploya öfke büyük oldu. Komplonun yanı sıra Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü temel talep oldu.
‘Önderliği Sahiplenme ve Savunma’ kampanyası
Cezaevlerinde 10 Aralık 2001’de “Önderliği Sahiplenme ve Savunma” kampanyasının startı verildi. Tutsaklar, kampanya kapsamında dönüşümlü açlık grevlerine girerek, açık görüşe ve revire çıkmama gibi eylemler gerçekleştirdi. Türkiye ve Avrupa kentlerinde de tutsakların eylemine paralel bir şekilde büyük yürüyüşler düzenlendi. Kampanya, 15 Şubat 2003 tarihine kadar devam etti.
Resmi makamlara ilk mesaj
2004 yılında “Öcalan’a özgürlük” kampanyası başlatıldı. Bağımsız Gençlik Hareketi (BAGEH), kampanyaya öncülük etti. Kampanya kapsamında toplanan yüz binlerce imza, Meclis’e teslim edildi. Verilen dilekçelerde Öcalan’ın “Halk Önderi” olarak kabul edilmesi talep edildi.
1 Şubat-1 Mayıs 2004 tarihleri arasında her ilde komiteler oluşturularak, “Abdullah Öcalan Kürt halkının önderidir. Barış ancak onunla gelişebilir. Biz Öcalan’ız, Öcalan da halktır. Bizim irademiz tutsak edilmiştir. Benim iradem olmadan benim hiçbir anlamım yoktur. İrademe kavuşmak istiyorum” şeklinde ihbarlar yapıldı. “Önderliğe Özgürlük Kampanyası” adlı kampanya kapsamında, Merdîn’de 3 bin 500, Nisêbîn’de 3 bin 600, Êlih’te 11 bin 180, Amed’de 30 bin 600, Wan’da 6 bin 500, Agirî’de 951, Adana’da 8 bin 600, Fransa’da bin 500, Silopiya’da 6 bin 85, Colemêrg’de 2 bin, Bismil’de 11 bin 541, Farqîn’de 7 bin 867, Kop’ta 10 bin 17 dilekçe verildi. Dilekçe verenlerin büyük bir kesimi hakkında soruşturma ve davalar açıldı. Tutuklular da Öcalan’ın yanına götürülme talebiyle başvurularda bulundu.
Amara yürüyüşleri
Öcalan’ın doğum günü olan 4 Nisan’ı kutlamak amacıyla 2004 yılında Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED) öncülüğünde yürüyüşler başlatıldı. Öcalan’ın doğum günlerinde yüzbinlerce insan yönünü Amara’ya çevirdi. Engellemelere ve saldırılara rağmen yapılan 2009 yürüyüşünde Mahsum Karaoğlan ve Mustafa Dağ katledildi. Sonraki yıllarda yapılan yürüyüş ve etkinliklerde Öcalan’ın fiziki özgürlüğü haykırıldı. Sonraki yıllarda da her 4 Nisan’da Amara’ya doğru yürüyüşler yapıldı.
‘Öcalan Siyasal İrademdir’ kampanyası
Temmuz 2005 ile Mayıs 2006 tarihleri arasında Özgür Yurttaş Hareketi tarafından “Öcalan Siyasal İrademdir Kampanyası” adıyla yeni kampanya organize edildi. Bu kampanya kapsamında, “Ben bir Kürdistanlı olarak Abdullah Öcalan’ı Kürdistan’da siyasi bir irade olarak görüyor ve kabul ediyorum” diyen 3 milyon 243 bin kişiden imza toplandı. Kampanya süresince yüzlerce kişi gözaltına alındı. Toplanan imzalar 20 Ekim 2006 tarihinde Ankara Dedeman Otel’de düzenlenen bir toplantı ile kamuoyuna açıklandı.
Gemlik yürüyüşleri
Bu süreçte dikkat çeken eylemlerin başında Gemlik Yürüyüşleri geldi. Öcalan’a yönelik tecride karşı 4 Eylül 2005’te Gemlik Yürüyüşü düzenlendi. Farklı kentlerden binlerce kişinin yürüyüşü Bursa’nın İnegöl ilçesinde asker ve polislerce durdurulması sonrası oturma eylemi başlatıldı. Gemlik Yürüyüşleri sonraki süreçlerde de devam etti. DÖKH öncülüğünde 2012 yılında “Öcalan’a özgürlük, siyasi soykırıma son” kampanyası kapsamında kadınlar, Bursa’nın Gemlik ilçesinde oturma eylemi gerçekleştirdi.
9 Ekim 2011’de TUHAD-FED öncülüğünde ikinci “Gemlik Yürüyüşleri” başlatıldı. Temel talep ise, “Öcalan’a özgürlük” oldu. 12 Haziran 2022’de “Tecride karşı özgürlüğü savunuyoruz” şiarıyla yeni bir “Gemlik Yürüyüşü” başlatıldı. Birçok kentten Gemlik’e gitmek için açıklamalar yapılırken, yol buyunca birçok araç bağlandı, yüzlerce kişi gözaltına alındı. Gemlik’e gidişlere izin verilmezken, İstanbul Kadıköy’de tüm sokaklarda Öcalan’ın özgürlüğü haykırıldı.
PKK Lideri’ne dönük uluslararası komplonun 24’üncü yılı dolayısıyla 2023 yılının 6 Şubat’tın da “Çözüm İçin İmralı’ya Yürüyoruz” şiarıyla iki koldan Gemlik’e yürüyüşü yapıldı.
‘Sağlığı sağlığımızdır’
Öcalan’ın avukatları, 1 Mart 2007 tarihine Roma’da yaptıkları bir basın toplantısında, müvekkillerinin sistematik olarak zehirlendiğini açıkladı. Kürtler ve dostları, açıklama sonrası tüm dünyada geniş çaplı eylemler düzenledi. Yüzbinlerce kişi, “Öcalan’ın sağlığı sağlığımızdır” şiarıyla yeni bir kampanya başlattı. Eylemler Avrupa kentlerine de sıçradı. Yanıt alamayan Kürtler daha sonra süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi başlattı.
11 Nisan 2007’de Fransa’nın Strasbourg kentinde 18 kişi süresiz-dönüşümsüz açlık grevi başlattı. Öcalan’ın eylemcilere “Yaşayarak direnin” mesajı göndermesi üzerine açlık grevi eylemi 39’uncu gününde sonlandırıldı.
CPT’ye imza
Dönemin Avrupa Parlamentosu Milletvekili Feleknas Uca ve 7 vekil, Öcalan’ın bağımsız bir heyet tarafından sağlık kontrolünden geçirilmesi talebiyle imza kampanyası başlattı. Bir hafta sonra toplanan 103 bin 417 imza, 11 Mayıs 2007’de CPT Yönetim Kurulu Sekreteri’ne teslim edildi. Kampanya, Türkiye’de de büyük ilgi gördü. Êlih, Amed, Bazîd, Şirnex ve İstanbul’da dönüşümlü açlık grevleri düzenlendi. Yapılan bu eylemler hem Avrupa’da hem de Türkiye’de amacına ulaştı. CPT’den bir heyet, İmralı’ya giderek Öcalan’ın koşullarını inceledi.
‘Êdî bes e’ hamlesi
Öcalan’ın sağlık koşullarının düzeltilmesi talebiyle 15 Aralık 2007’de startı Amed’de verilen ve 900 mektupla başlayan kampanya kapsamında, birçok il ve ilçeden yüzlerce insan Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Avrupa Konseyi (AK) İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa İşkenceyi İzleme Komisyonu’na (CPT) mektup gönderildi. 2007 yılında Demokratik Toplum Partisi (DTP) “Onurlu Bir Yaşam İçin Êdi Bes e” diyerek bölge kentlerinde yüzbinlere ulaşan miting düzenledi. Mitingde bir araya gelen yüzbinler, Öcalan’a özgürlük taleplerini haykırdı.
‘Sayın Öcalan’ kampanyası
Abdullah Öcalan’a “Sayın” diye hitap edildiği için verilen cezalar ile açılan dava ve soruşturmalara karşı 23 Mayıs 2009 tarihinde “Sayın Öcalan demek suçsa ben de bu suçu işliyorum ve kendimi ihbar ediyorum” kampanyası başlatıldı. En büyük “ihbar” eylemi olarak tarihe geçen kampanya ile Amed, Şirnex, Wan, Mêrdîn, Colemêrg, Agiri, Mûş, Bedlîs, Çewlig, Dêrsim, Riha gibi Kurdistan illeri ve Türkiye kentlerinde yüzbinlerce kişi kendini “ihbar” etti. 48 günde kendini “ihbar” edenlerin sayısı 36 bin oldu. 495 kişi gözaltına alındı, bin 350 kişi hakkında soruşturma başlatıldı. Kitleselleşen eylemin önüne geçmek için dilekçeler savcılar tarafından kabul edilmezken, yurttaşlar posta yolu ile savcılıklara dilekçelerini göndererek kendini “ihbar” etti. Ortaya konulan direniş sonrası Öcalan’a “Sayın” demek suç olmaktan çıkarıldı.
715 STÖ’den görüşme başvurusu
Kürt sorunun çözümü için bölgedeki 715 sivil toplum örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu heyet, 30 Kasım 2011 tarihinde Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’ndan randevu istedi.
Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) öncülüğünde yürütülen “Öcalan’ın özgürlüğü” kampanyası kapsamında 19 Eylül 2011 tarihinde Ankara’ya “Savaş bitsin bu coğrafyaya barış gelsin” şiarıyla yürüyüş başlatıldı. Öcalan için toplanan 100 bin imza Meclis’e sunuldu.
9 Ekim 2011 tarihinde Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul il ve ilçe örgütleri, komployu protesto etmek için Fatih, Bağcılar ve Kartal ilçelerinde AKP binalarına siyah çelenk bırakma eylemi gerçekleştirdi.
10 milyon ‘özgürlük’ imzası
“Öcalan’a Özgürlük, Kürdistan’a Barış İnisiyatifi” organizasyonu ile 6 Eylül 2012 tarihinde dünya çapında “Öcalan’a özgürlük” kampanyası başlatıldı. Startı Belçika’nın başkenti Brüksel’de verilen kampanya kapsamında 10 milyondan fazla imza toplandı. Toplanan imzalar Avrupa Konseyi’ne sunuldu. Aralarında aydın, yazar, kanaat önderleri, akademisyen ve sanatçıların da bulunduğu 127 kişinin imzasıyla 15 Şubat 2014’te “Öcalan’a özgürlük” kampanyası başlatıldı. Kampanya kapsamında toplanan milyonlarca imza ilgili yerlere gönderildi.
15 Temmuz sonrası yaşananlar
15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen askeri kalkışma sonrasında Öcalan’dan haber alınamaması ve yaşamı ile ilgili ortaya atılan iddialar halkta yoğun kaygıya neden oldu. Amed, Adana, Riha, Hatay gibi birçok kent ve ilçede “Öcalan’a özgürlük” nöbet eylemleri başlatıldı. Yine Öcalan’dan haber alınamaması nedeniyle bu dönemde cezaevleri de olmak üzere sayısız eylem, protesto, yürüyüş ve açıklama yapıldı.
Eylül 2016 tarihinde Öcalan ile görüşme talebiyle DTK, HDK, KJA, DBP ve HDP öncülüğünde, 5O gönüllü kişinin katılımıyla Amed’te süresiz- dönüşümsüz açlık grevi eylemi başlatıldı. Açlık grevinin 8’inci gününde Mehmet Öcalan İmralı’yı ziyaret etti. Sonrasında eylem sonlandırıldı.
200 günlük açlık grevi
8 Kasım 2018 tarihinde Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde açlık grevi eylemi başlatıldı. Greve binlerce tutsak dahil oldu. Grev, Öcalan’ın avukat görüşünün sağlanması ve gelen mesaj üzerine 200’üncü gününde sonlandırıldı. Tutsaklar, Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 27 Kasım 2020 tarihinde yeni bir süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemi başlattı. 107 cezaevinde 2 binden fazla tutuklunun katıldığı eyleme, Yunanistan’ın Lavrio Kampı’nda ve Maxmur Kampı’nda kalanlar da destek verdi. Tutukluların 290 gün süren açlık grevi eylemi 12 Eylül 2021 tarihinde sonlandı.
Binlerce hukukçudan kampanya
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), 25 Mayıs 2021’de Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için 768 avukat ve hukukçu ile imza kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesinin önünü açılması çağrısında bulunuldu. Sonraki süreçte Avrupa ve Ortadoğu’dan yüzlerce avukat da benzer başvuruda bulundu. En son 16 Eylül’de 35 ülkeden bin 500’ü aşkın avukat ve hukuk örgütü, İmralı’ya gitmek ve Abdullah Öcalan’ın avukat görüşünün sağlanması için Adalet Bakanlığı’na mektup gönderdi.
Uluslararası eylemler
1998 sonrası eylem ve etkinliklerin yapıldığı yerlerin başında Avrupa ülkeleri geldi. Fransa’nın Strasburg kentindeki Avrupa Konseyi (AK), Avrupa Parlamentosu (AP), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve CPT binalarının bulunduğu meydanda 25 Haziran 2012’de “Abdullah Öcalan’a Özgürlük Nöbeti” eylemleri başlatıldı. Haftanın 7 günü 08.30-17.00 saatleri arasında gerçekleşen eylem, çeşitli kesimlerin katılımı ile devam etti. Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve özgürlüğünün sağlanması eylemin temel talebi oldu. Söz konusu eylem halen devam ediyor.
2015 yılında İtalya’nın Palermo kentinde Öcalan’a fahri vatandaşlık verildi. Palermo’dan sonra Napoli de Kürt halkı ile dayanışma kapsamında Öcalan’a fahri vatandaşlık verdi. Britanya’nın en büyük sendikaları Unite The Union ve GMB, Nisan 2016’da “Freedom for Öcalan” (Öcalan’a Özgürlük) kampanyası başlattı.
20 Eylül 2016 tarihinde aralarında Nelson Mandela’nın avukatı Essa Mossa’nın da bulunduğu Uluslararası İmralı Heyeti üyeleri, CPT’den acilen İmralı’yı ziyaret etmesini istedi. Aynı yılın 21 Eylül’ünde Belçika’nın başkenti Brüksel’deki AP binası önünde Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) öncülüğünde eylem başlatıldı. “Önderliği ve özgürlüğü için kadınlar eylemde” şiarı ile düzenlenen eylemde, yüzlerce kadın AP önünde bir araya gelerek Öcalan’a özgürlük talebinde bulundu.
23 Ekim 2017 tarihinde CPT önünde süresiz oturma eylemi başlatıldı. Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’daki halk ve inançları temsilen 63 kurumun desteği ile başlayan eylemin talebi, CPT’nin İmralı’ya giderek Öcalan’ın durumunu yerinde incelemesi oldu.
‘Derhal harekete geç’
Güney Afrika Kürt Çalışma Grubu (KHRAG) ve Güney Afrika Sendikalar Konfederasyonu (COSATU), 11 Ocak 2021’de “Zamanı Geldi: Türkiye’de adil bir barış için Abdullah Öcalan’a özgürlük” şiarıyla kampanya başlattı. Birleşmiş Milletler’i (BM) harekete geçirmeyi amaçlayan kampanya kapsamında, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e Avrupa’nın birçok ülke ve şehrinde Öcalan için “Derhal harekete geç” çağrısıyla binlerce mektup ve e-mail gönderildi.
Güney Afrika’dan startı verilen bu girişime birkaç gün sonra Avrupa Demokrasi ve Dünya İnsan Hakları için Avukatlar Birliği (ELDH), New World Summit (Yeni Dünya Zirvesi) ile Uluslararası Hak ve Özgürlükleri Savunma İttifakı (AIDL) katıldı. Kampanyaya daha sonra Ganalı ACCP (Alliance Creative Community Project – Yaratıcı Toplumsal Projelerin Birliği) de BM’ye mektup göndererek katıldı. Finlandiya’da Solcu Gençlik Hareketi de (Vasemmistonuorte) kampanyaya katıldığını duyurdu.
İsviçre’nin Cenevre kentinde BM ofisi önünde 25 Ocak 2021 tarihinde oturma eylemi başlatıldı. 15 Şubat 2021 tarihinde dünyaca tanınmış yüzden fazla sanatçı, gazeteci ve yazar, “Abdullah Öcalan’a özgürlük” başlığıyla bir deklarasyon yayımladı. Aralarında gazeteci yazar Janet Biehl, ses sanatçısı ve çocuk kitabı yazarı Leon Rosselson, müzisyen ve yazar David Rovis, senaryo yazarı Atiha Sen Gupta, grafist Jonathan Chadwick’in de bulunduğu isimler, “20 yıldan fazla bir zaman geçti ve artık Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşması gerekiyor” açıklaması yaptı.
Aralarında Slavoj Zizek, Norman Peach ve Noam Chomsky’nin de olduğu yüzlerce tanınmış yazar, gazeteci, sanatçı ve insan hakları savunucusu da son yıllarda “Abdullah Öcalan’a özgürlük” talebiyle başlatılan kampanyanın imzacısı oldu.
Kaynak: MA