DEM Parti Bağcılar ilçe örgütü öncülüğünde gerçekleştirilen halk buluşmasında, konuşan DEM Parti Şirnex Milletvekili Newroz Uysal, ‘Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için mücadele etmek hepimize farzdır. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü sağlayacağız,’ sözleriyle, 13 Ekim’de Amed’de tecride, komploya ve savaşa karşı gerçekleştirilecek olan mitinge çağrıda bulundu
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Bağcılar İlçe Örgütü öncülüğünde, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük 43 aydır sürdürülen mutlak tecrit, fiziki özgürlüğün sağlanması ve 13 Ekim’de Amed’de yapılacak “Komploya Karşı Direniyoruz, Özgürlük İçin Amed’de Buluşuyoruz” şiarı konulu halk buluşması gerçekleştirildi. DEM Parti Bağcılar İlçe Örgütü binasında yapılan halk buluşmasına, DEM Parti Şirnex Milletvekili Newroz Uysal, Marmara Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MATUHAYDER) Eşbaşkanı Dilek Demir Sönmez, İstanbul Barış Anneleri İnisiyatifi’nin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Kadınların buluşmaya yoğun ilgi göstermesi ise dikkat çekti.
Halk buluşması, özgürlük mücadelesinden yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşunun ardından başladı. Buluşmada ilk olarak söz alan Şirnex Milletvekili Newroz Uysal, dünyada ve Ortadoğu’nun birçok yerinde savaş olduğunu hatırlatarak, Kurdistan’da da savaşın yoğun bir şekilde sürdüğünü vurguladı. Newroz, “Dünya buna sessiz. Yıllardır Kurdistan’ın kaderi değişecek ama hangi yolla değişecek. Rojava yıllardır var ama dünya tarafından tanınmıyor. Güney Kurdistan’da bir statü var ama orada ihanet var. Bakur’da ise statümüz olmasa bile örgütlülük konusunda diğer parçaların gözü de Kuzey Kurdistan’dadır. Biz ne kadar mücadele edersek diğer parçalar da nefes alır. Özellikle süreçten sonra yapılan çok çeşitli baskılar oldu. Buna karşı direndik” dedi.
‘İmralı’da yaptığı her hareketi Kürt halkına da uyguladı’
Türkiye’nin Kürt siyasi hareketini yok etmek için farklı yol ve yöntemler denediğini ancak bunda başarı sağlayamadığını ifade eden Newroz, “Türk devleti her zaman ‘öncülerini öldürürsem hareket dağılacak’ diye düşünüyor, ‘Kürdistan’dan çıkarırsam Kürt halkı asimile olacak’ diye düşünüyor. 1980’li ve 1990’lı yıllarda bu politikalarını yürüttü. En son Sayın Öcalan’a yapılan komplo ile hareketi yok etmeyi düşündü. Sayın Öcalan’a ağırlaştırılmış müebbet cezası vererek idamdan daha kötü bir ceza vermeyi düşündü. 1999’dan beri İmralı’da yaptığı her hareketi Kürt halkına da uyguladı. Çünkü devlet, Öcalan’ın Kürt halkının lideri olduğunu biliyor. Şu an 43 aydır kendisinden haber alınamıyor. Şimdi Sayın Öcalan’ı unutturmak, partiden uzaklaştırmak, halk tarafından unutulmasını sağlamak için her türlü yol ve yönteme başvuruyor. Devlet, Sayın Öcalan orada olsun, yaşasın ama fikirleri dışarı çıkmasın diyor” diye konuştu.
‘Öcalan için mücadele etmek farzdır’
Newroz, “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununda demokratik çözüm” kampanyası kapsamında yürütülen çalışmaları hatırlatarak şunları dile getirdi: “Bugün dünya da Sayın Öcalan’a sahip çıkıyor. Yüzlerce yazar, akademisyen, avukat ve aydın, Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele etti. Öcalan’ın fikirleri üzerinde tartışmalar yürütülüyor. Devlet şu an ekonomisini Başur’daki savaşa yatırıyor. Kurdistan’da savaş yürütüldüğü sürece ne ekonomi düzelir ne de çeteler biter. Sayın Öcalan’ın da dediği gibi, ‘Milyonlarca insanı bir hücreye sığdıramazsınız.’ Bu tecridin sebebi, demek ki Öcalan devletin dayattıklarını kabul etmiyor. Orada direniyor. 13 Ekim’de Amed’de tecrit ve savaşa karşı miting olacak. Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için mücadele etmek hepimize farzdır. Yürütülen çalışmalara katılacağız; sonuna kadar mücadele edeceğiz. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü sağlayacağız.”
‘Öcalan özgürleşirse biz de özgürleşeceğiz’
Ardından söz alan MATUHAY-DER Eşbaşkanı Dilek Demir Sönmez, Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen tecridin bütün cezaevlerine yansıdığını vurguladı. Dilek, “Biz ancak mücadele edersek, birlik olursak hem Sayın Öcalan’ı hem de diğer bütün tutsak yoldaşlarımızı özgürleştireceğiz. Gün geçtikçe işkenceler, hak ihlalleri ve tecrit ağırlaşıyor. Biz ne kadar sahiplendik? Marmara bölgesinde 19 tane cezaevi var. Hepsinde bizim arkadaşlarımız var. Tekli hücrelerde kalan, hasta olan tutsak arkadaşlarımız var. Bunların hepsi tecrittir. Düşman hukuku buradan belli oluyor. Sayın Öcalan’a soruyorlar: sizi özgürleştirmemiz gerekiyor. O da cevap olarak, ‘Kürt halkı özgürse ben de özgür olurum’ dedi. Bunu ne kadar içselleştirirsek, ne kadar kavrarsak Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü cezaevindeki arkadaşları özgürleştiririz. İşte o zaman dilimizle, kültürümüzle özgür yaşayacağız. Hep beraber Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Mücadelemiz bitmedi, bitmeyecek. Ne zaman ki Sayın Öcalan fiziki özgürlüğünü sağlarsa, o zaman özgürleşiriz” şeklinde vurguladı
Halk buluşması, soru-cevap kısmı ile devam etti.
İSTANBUL