7 yıl önce 25 Eylül 2017’de Mesud Barzani bağımsızlık referandumu gerçekleştirmişti. Ve şimdi de Kürdistan Bölgesel Yönetimi seçimleri var. KDP ve YNK arasında günlerdir sert bir polemik iklimi hakim. KDP ve Barzani ailesi hakkında inanılmaz yolsuzluk haberleri dolaşıyor. Türkiye istihbaratı ile ilişkileri açıktan yürüyor. Barzani Hanedanlığı üzerine bir yazı yazmak biraz da kaçınılmaz oldu. Gelin isterseniz önce KDP’nin kurucusu ve efsanevi lideri olarak sunulan Molla Mustafa Barzani’den yola çıkarak günümüze kadarki yolculuklarına özet olarak bakalım.
Molla Mustafa Barzani ve Mahabad Cumhuriyeti
22 Haziran 1941’de Nazi Almanya’sı tarihin en büyük saldırısı olan Barbarossa Harekatı ile SSCB’ye saldırı başlatır. Saldırıdan bir ay sonra Britanya ve SSCB ilerleyen zamanlarda İran’da iki yeni devletin kurulması konusunda anlaşırlar. Savaşın seyri ile birlikte Almanların savaşı kaybedeceği anlaşılınca SSCB daha önce kararlaştırılan Azeri ve Kürt devletlerinin kurulmasına yönelik olarak Azeri ve Kürt liderleriyle görüşmelere başlar. 16 Ağustos 1943’te Komeleyê Jinêweyê Kurdistan/Kürdistan Diriliş Topluluğu (KOMELA) kurulur. Kürtler yeni kurulacak devlet için birliktelik sağlamak adına görüşmeler yürütür. Bu arada Mustafa Barzani, Bağdat’a giderek Başbakan Muhammed Sa’id ile gizlice görüşüp bağımsızlık yerine kendi liderliği altında eyalet sistemi ister. Teklifi reddedilir. Savaş biter bitmez Kasım 1946’da SSCB’nin desteği ile Azerbaycan Milli Hükümeti ilan edilir. Bağımsız devletten çok özerk bir hükümettir. Ardından 22 Ocak 1946 tarihinde ise başkent Mahabad’ın Çarçıra Meydanı’nda Kurucu Cumhurbaşkanı Kadı Muhammed tarafından Mahabad Cumhuriyeti ilan edildi. Hızla kurumsallaşmaya gidildi. SSCB tarafından 7-8 bin civarında tüfek gönderildi. İlan edilen ilk hükümet için sosyolojik dengeler gözetildi. Kadı Muhammed cumhurbaşkanı, Hacı Baba Şeyh ise başbakan olarak atandı. En önemli bakanlıklardan biri olan Savaş Bakanlığı’na ise Molla Mustafa Barzani getirildi. Efsanevi lider denilen Molla Barzani’den soruluyordu Mahabad’ın dış güvenliği. Mahabad Cumhuriyeti’ni zor bir dönem bekliyordu. Sıcak savaş bitmiş, soğuk savaş rüzgarları esiyordu. Bu iklimde SSCB, İran’dan çekiliyordu. Artık Mahabad’ın savunması dış destek olmadan sürmek zorundaydı. 17 Aralık 1946 tarihinde İran ordusu Mahabad’ı işgal etmeye başladı. Cumhurbaşkanı Kadı Muhammed’in ülkeyi savunmak için yaptığı direnelim ve ülkeyi koruyalım çağrısına Savaş Bakanı Molla Mustafa Barzani uymadı. Ve adamları ile birlikte kaçtı. Ülkenin Savaş Bakanı’nın içine düştüğü hale bakar mısınız? Bunun sonucunda İran güçleri ellerini kollarını sallayarak Mahabad’a girdiler. Sonrasında Kadı Muhammed ile birlikte Savunma Bakanı Hüseyin Han Seyfi’yi astılar.
Moskova’ya kaçan Molla Barzani, 1958 yılına kadar SSCB’de yaşadı. Bağdat’a döndükten sonra neredeyse dünyadaki tüm istihbarat örgütleri ile ilişkiye girdi. Soğuk Savaş’ın Irak’taki önemli bir figürü oldu. Irak’taki siyasi mücadelelerinde sürekli yalpalanan, bir SSCB’ye, bir İsrail’e, bir ABD’ye yaklaşan Molla Barzani ve partisi KDP aynı zamanda Kürtlerin bütünlüklü hakları yerine daha çok aşiretsel çıkarları öne alıyordu. Bu yüzden Celal Talabani, Haziran 1975’te Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni (YNK) kurarken Barzani ve KDP’yi “feodalist, aşiretçi, burjuva, sağcı ve kapitülasyoncu Kürt liderliğinin acizliği” olarak niteleyip eleştiriyordu. Buna en iyi örnek, Sait Kırmızıtoprak (Dr. Şivan) cinayetidir. Aslen Dersimli olan Kırmızıtoprak, yatılı okullarda okuduktan sonra 1955 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girer ve oradan İstanbul Tıp Fakültesi’ne geçiş yapar. 1959 yılında 49 kişi ile birlikte tutuklanır. Tarihe 49’lar Davası olarak geçen bu olayda Musa Anter ile birlikte yargılanan 49 kişiden en gencidir. Daha sonra Türk istihbaratının kendisini rahat bırakmaması üzerine Irak Kürdistan’ına geçer ve orada mücadele etmeye başlar. 1971 yılında KDP’nin sevilen ve önemli isimlerinden biri olan Sait Elçi, KDP içi bir hizipleşmede öldürülünce Molla Barzani gittikçe güçlenen Sait Kırmızıtoprak’tan kurtulacak formülü bulur. Cinayeti onun üzerine atar. Kırmızıtoprak, iki arkadaşı ile birlikte 26 Kasım 1971 tarihinde Molla Barzani’nin emri ile idam edilir. Molla Barzani, 1979’da ABD’de yaşamını yitirdi. Yerine oğlu Mesud Barzani geldi.
Mesud Barzani, IŞİD ve bağımsızlık referandumu
1946 doğumlu Mesud Barzani, babasının ölümü sonrası kardeşi İdris ile birlikte KDP’yi yönetmeye başladı. İdris Barzani’nin 1987 yılında ölümünden sonra KDP’nin tek patronu oldu. Irak-İran savaşında denklem dışında kalan KDP ve Barzani, savaş sonrası yeni denklemde güç olabilmek için Talabani’nin YNK’si ile güçlerini birleştirdi. Çıkan ayaklanma sonrası ABD’nin uçuşa yasak bölge ilan etmesi ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kurulmasının yolu açıldı. Ne var ki Mesud Barzani ve KDP, babasının aşiretsel önceliği olan siyasetini daha da ileriye taşıdı. 1996 yılında Irak Baas rejimi lideri Saddam Hüseyin ile işbirliğine gitti. Saddam, Başkanlık Sarayı’nda kendisini ağırladı. Destek sözü verdi. Saddam’dan gerekli desteği alarak Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne saldırdı. Aynı dönemlerde Türkiye’nin de desteğini alarak Birakujî savaşının mimarı oldu. Babası gibi istihbarat örgütleri ile sürekli ilişkiler içine girmekten geri durmadı.
ABD’nin Irak’ı işgal etmesinden sonra ilan edilen Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin ilk başkanı olarak 14 Haziran 2005’te göreve başladı. Mesut Barzani, 25 Eylül 2017 tarihinde bağımsızlık referandumu yapacağını ilan etti. O dönem Türkiye içinde Barzani tarafından fonlanan bir ekip il il gezerek Türkiye’nin referandumu desteklediğini söylüyorlardı. Belki de Türkiye yem atmıştı, KDP ve Barzani de oltaya takılmıştı. Nitekim referandum yaklaşınca Türkiye ve Irak bunu kesinlikle kabul etmeyeceklerini belirttiler. Muhtemelen Barzani görev süresinin bitmesine yakın bir gövde gösterisi yapacak, yeniden koltuğunu sağlamlaştıracaktı. En azından böyle hesap ettiğini düşünebiliriz. Türkiye ise ABD’nin Irak’a yaptığı gibi Kuveyt sizin toprağınız deyip Irak’ın Kuveyt’e girmesini sağladıktan sonra Irak’ı işgal etmesine benzer bir plan ortaya koymuş olup ilk başta referanduma tepki vermemişti. Sonuçta Barzani boşa düştü. Boşa düşmekle kalmadı, öngörüsüzlüğü nedeniyle referandum sonrası bazı yerleşim yerleri (Kerkük gibi) Irak’ın eline geçti.
Barzani iktidarının ulusal anlamda en önemli sınavı 2013’te başlayan IŞİD saldırıları karşısındaki tutumu oldu. KDP ve Barzani ilk başta IŞİD’e karşı herhangi bir tepki koymadı. IŞİD’in Rojava saldırıları sırasında Irak Kürdistan’ı ile Rojava arasında geçişi sağlayan Semelka Sınır Kapısı’nı kapatarak Rojava’ya insani yardım geçişlerini engelleyerek dolaylı olarak IŞİD’e destek sağladı. Amacı, istihbarat örgütleri tarafından eğitilmiş olan ve kendisine bağlı Roj Peşmergeleri’ni güçlendirip olası IŞİD yenilgisi sonrası Rojava’ya sokup orada kendi iktidarını kurmaktı. IŞİD ile ilişkilerini devam ettirdiler. IŞİD’in kontrolü altındaki bölgelerde çıkardıkları petrolü alıp ortakları üzerinden İsrail’e taşıdılar. İnanılmaz bir kara para trafiğinin merkezi oldular. Rusya ve ABD açıkça bu trafikten rahatsızlıklarını belli eden açıklamalar yaptılar. Ne var ki tarih istedikleri gibi akmadı. Aksine 2014 başlarından itibaren IŞİD, Kürdistan Bölgesi’ne saldırmaya başladı. 2014’ün Ağustos başında IŞİD, Şengal’i işgal etmeye girişti. Bölgede yaşayan Êzidî halkının can ve mal güvenliğinden KDP’ye bağlı peşmerge güçleri sorumluydu. Merkeze bağlı civar köylerine yapılan saldırılardan kaynaklı top sesleri Şengal merkezden duyulmaya başlanınca halk peşmerge komutanları ile görüştü. Kendilerinin korunacağı teminatı karşısında halk bir nebze rahatladı. 3 Ağustos günü peşmergenin kaçtığını gören halk, en azından ağır silahların kendilerine bırakılmasını talep ettiler. Bu talebi reddeden yaklaşık 15 bin peşmerge, bir mermi sıkmadan IŞİD’in önünden arkalarına bakmadan kaçtılar. Ardından hepinizin bildiği Êzidî katliamı başladı. Bir, iki gün sonra da IŞİD bu sefer Erbil’e saldırı başlattı. Türkiye’den yardım desteği karşılık bulmayınca Erbil’in boşaltılması gündeme geldi. Barzani son çare olarak hiç kimsenin beklemediği bir yardım çağrısında bulundu. Düşman olarak gördüğü PKK’den Erbil’i savunmak için yardım istedi. Yıllarca hükümet ettiği, petrol paralarının hazineye aktığı bir yerde ulusal bilinç verecek bir ordu dahi kuramamıştı. Adeta bekçilerden farklı olarak ellerine ağır silah tutuşturulan, savaşmayı bilmeyen, maaşını alıp evine giden bir ordu kurmuştu. Katar, BAE, Kuveyt’in petrol liderleri ve ailelerine özenen bir aile durumuna gelmişti Barzaniler.
Devasa bir servetin sahipleri
IŞİD belası azalınca Barzani ailesinin mal varlığı ve yolsuzlukları dünya basınında gündeme gelmeye başladı. Örneğin The American Prospect dergisinden Zack Kopplin yazdığı bir makalede “Miami’nin ışıltılı South Beach bölgesinin kalbinde, sudan birkaç blok ötede diğerleri gibi olmayan bir eczane. Washington Bulvarı’ndaki CVS’den güneş kremi ve hasır şapka satın alan turistler Ortadoğulu bir kleptokratı finanse ediyor. Yaklaşık 12.000 metrekarelik eczaneyi barındıran pleksiglas bina 18,3 milyon dolar değerinde ve CVS ile müzakere edilen uygun kira koşulları nedeniyle ev sahibi için önemli bir kazanç sağlamalı. 2019 yılında Miami emlak kayıtlarına dayanarak yerel basın, binayı satın almak için Virginia merkezli bir emlak şirketi olan KLNB’ye kredi verdi. Ama Virginia firmasının emlak kayıt memurunun satışa dahil edilmesi bir hedef saptırmaydı. Zira bir şirket temsilcisi, “KLNB bu mülkün sahibi değil ve işlemle ilgisi yok” dedi. Gerçek satın alma anonim bir Delaware paravan şirketi tarafından yapıldı. Bu şirketin kuruluş belgelerinde Mesrur Barzani’nin adı geçiyor. Petrol ve yolsuzluk sayesinde Barzaniler muazzam miktarda servet biriktirdiler. Örneğin başbakanın kardeşlerinden birine gizlice bağlı bir şirketin Kürdistan’da sahip olduğu bir gayrimenkul yatırımı 1,27 milyar dolar değerinde. Diğer despotlar gibi Barzaniler de paralarını gizlemek için Panama ve Pandora Belgeleri’nin ifşa ettiği türden gizlilik cennetlerine yöneldiler. Bunun gibi onlarca şey var. Sadece yurt dışında tespiti yapılmış 300’den fazla ve değeri milyar dolarları bulan mülkler var.
KDP adeta Barzani ailesinin bir şirketi haline dönmüş durumda. KDP’nin ilk lideri Molla Mustafa Barzani. Sonrasında İdris ve Mesud Barzani birlikte liderlik ediyorlar. İdris Barzani ölünce Mesud Barzani tek lider oluyor. Mesrur Barzani, Kürdistan Bölgesel Yönetim Başbakanı, Neçirvan Barzani önceki başbakan. Soyadı Barzani olan birçok kişi, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kilit noktalarında. Önümüzde seçim var. Bölgeyi kleptokrasik bir biçimde yöneten KDP ve Barzani ailesi bakalım istediği sonucu alacak mı? Seçim sonuçları ne olursa olsun, feodal örgütlenme modeliyle oluşan bir parti, Kürtlerin taleplerine karşılık veremez. Demokrasi, şeffaflık, hesap verilebilirlik olmadan olmaz. Bunlar da KDP’de yok.