Berkin Elvan cinayetine dair görülen dava duruşmasında tanık olarak dinlenen polisler, yöneltilen soruların büyük bölümüne “Bilmiyorum, hatırlamıyorum, tanımıyorum” şeklinde yanıtlar verdi. Duruşma Ocak 2019’a ertelendi.
Gezi Parkı direnişi sırasında İstanbul Okmeydanı’nda polis tarafından atılan göz yaşartıcı gaz kapsülünün başına isabet etmesi üzerine, aylarca komada kaldıktan sonra hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin açılan davanın 9’uncu duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 17’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davanın tutuksuz sanığı polis Fatih Dalgalı’nın, SEGBİS aracılığı katıldığı duruşmaya katıldı. Duruşma tanık polislerin dinlenmesi ile başladı.
Mühimmatları kimin getirdiğini bilmiyor
İlk olarak o dönem Çevik Kuvvet biriminde görev yapan Davut Arslan dinlendi. İfadesinde Okmeydanı tarafına hiç gitmediklerini, Taksim Divan Otel önünden Mecidiyeköy bölgesine kadar olan müdahale ekibinde yer aldıklarını ifade eden Arslan, görüntülerde yer alan kolu sargılı kişiyi ve sanık olarak yargılanan Fatih Dalgalı’yı tanımadığı söyledi. Avukatların “ZET silahını nasıl kullanıyorsunuz? Mühimmatları nasıl temin ediyorsunuz?” soruna ise Arslan, “Hava 45 derecelik açı ile ateş ediyoruz. Eylemcilerin yaralanmaması için özellikle yere ateş etmemeye dikkat ediyoruz. Bize gelen mühimmatların kim tarafından getirildiğini bilmiyorum” yanıtı verdi.
‘Katiller yeter artık yalan söylemeyin’
Duruşmada hazır bulunan diğer tanık polis İsmail Saltuk da, verdiği ifadesinde ne kendisinin ne de o gün orada hangi polislerin nerede bulunduğunu hatırlamadı. Sanık polisi tanımadığını beyan eden Saltuk’un ifadesi üzerine öfkelenen Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, “Katiller. Yeter artık. Yalan söylemeyin” diyerek salonu terk etti. Sonrasında söz alan baba Sami Elvan ise, tanıkların alenen yalan söylediğini söyledi. Baba Elvan, tepkisini “1986 yılında 40 kişilik tekstil fabrikasında çalıştım. Aradan yıllar geçti ama şuan görsem bile en az 10 kişiyi hatırlarım. Sizin gözünüze baka baka yalan söylüyor. 2 yıl çalıştığı insanları nasıl tanımazlar, nasıl hatırlamazlar?” sözleriyle gösterdi.
‘ZET’çinin kim olduğunu hatırlamıyorum’
Dinlenen diğer bir tanık polis Sertaç Hardal ise, sanık Dalgalı ile birlikte çalıştığını, fakat sadece simayen tanıdığını belirtti. Hardal, “Merter bölgesine kadar gittim. Okmeydanı tarafına gitmedim. Ben grup şefiydim. Akşamüzeri Halaskar Caddesi üzerinde olaylara müdahale ederek Merter tarafına gittim. Grubumda yer alan ZET’çinin kim olduğunu hatırlamıyorum. ZET kullanıp kullanmadığını da hatırlamıyorum” dedi. Tanık polisin, avukatların kendisine yönelttiği “Dalgalı’nın fiziki özelliklerini tarif edebilir misiniz?” sorusuna verdiği yanıt da yine “Şahsın eşkal bilgilerini veremem. Hatırlamıyorum” oldu. Bunun üzerine avukat Can Atalay, yalan tanıklığın suç olduğunu kendisine hatırlatıp, fotoğraftakileri benzetip benzetmediğini sordu. Tanık polis Hardal, yine “tanımadığını” ifade etti. Av. Atalay, bunun üzerine mahkeme heyetinden tanık hakkında yalan beyandan suç duyurusunda bulunulması talebinde bulundu.
‘ZET’çi olarak Fatih abimiz vardı’
Tanık polis Taner Girik ise, duruşmaya SEGBİS ile bağlandı. Dalgalı’yı tanıyıp tanımadığı sorulan Girik, “Birlikte çalıştığım birlikten tanıyorum. İfadem idari büromuzda alınmıştı. İdari soruşturma başlatılmış olabilir abimiz hakkında, ondan ifade verdim diye hatırlıyorum. Bu grupta 1,5 çalıştım. Olayın gerçekleştiği gün, Gezi olaylarında o grupta görev yapıyordum. Gezi olayları bittikten sonra Mecidiyeköy’de görev yapıyorduk ama Okmeydanı’nda sıkışıklık olunca o bölgeye geçtik. Üst geçitte görev yaptık, ara sokaklara gittiğimi hatırlamıyorum. ZET’çi olarak Fatih abimiz vardı, başka kim vardı hatırlamıyorum. Yusuf Uyanık şefimizdi. ZET’çi kişi Fatih abi olduğu için çok uzaklaştığını hatırlamıyorum. Görüntülerde izlediğim kişiyi Fatih abiye benzetemedim” dedi.
Diğer tanık polisler Murat Yavuz, Ferdi Baykal, Ali Çiçek ve Mehmet Akif Yıldız da verdikleri ifadelerde sanık Dalgalı’yı tanımadıklarını ve o güne dair hiçbir şey hatırlamadıklarını söyledi.
‘Komiserden aldığım talimatı uyguluyordum’
Grup şefi olarak Okmeydanı’nda görev yapan tanık polis Yusuf Uyanık da alınan ifadesinde Dalgalı’yı tanımadığını ifade etti. Uyanık, “Dalgalı’yla 5-6 ay beraber çalıştık. Grup konserinin kim olduğunu hatırlamıyorum. Dalgalı’nın görevinin ne olduğunu hatırlamıyorum. Gezi olaylarında aralıksız olarak çalıştığımız için kimle, nerede çalıştığımızı hatırlamıyorum. Ben grubun nizamından sorumluydum. Komiserden aldığım talimatı uyguluyordum” diye konuştu.
‘Yusuf Uyanık söylediği yalanlara inanmamızı bekliyor’
Tanıkların dinlenmesinin ardından Avukat Can Atalay savunma yaptı. Atalay, dinlenen tanıkların verdiği ifadeler ve yapılan yargılamaya dair şunları söyledi:
“Bu yargılamada esaslı usuller bir kez daha ortaya çıktı. SEGBİS ile teşhis yapılan bir sanık var. Karanlık bir salonda yer alan bir sanık teşhis edilmeye çalışılıyor. Bu bile olayın nasıl ilerlediğini gösterir. SEGBİS bu yargılamada kurucu unsur haline gelmiş durumda. Emniyet ısrarla şunu yapıyor; sanık olacağı anlaşılan polisi en uzak ile tahin ediliyor. İçişleri ve Adalet Bakanlarının seçtiği koşullarda yargılama yapılmaya çalışılıyor. Dikkat çeken diğer bir husus ise, bu dosyada iktidarın taraf olduğunu görebiliyoruz. Yusuf Uyanık, sanık olması gereken yerde tanık konumunda. İçişleri Bakanı’nın nasıl müdahil olduğunu görebiliyoruz. Fatih Dalgalı‘nın ara sokaklara girmediğini söyleyen tanık, baz istasyonunun aynı yerden sinyal verebileceğini belirtiyor. 300 metrelik bir parkta Fatih Dalgalı’nın içeri girdiğini ama bunu bize söylemeyeceğini beyan etti. Taner Girik, Fatih Dalgalı’ya ‘abi’ diyor, ama görüntülerde ‘hatırlamıyorum’ diyor. Yusuf Uyanık söylediği yalanlara inanmamızı bekliyor. İçişleri Bakanı birinci derece sorumlu polise görüntü izletmeyerek delil karartıyor. Diğer ihtimal ise izletilmiş ama üstü örtülmeye çalışılıyor. Sanık durumunda olma ihtimalinde olduğu için ‘hatırlamıyorum’ diyerek üstü kapatılıyor. Tanıkların ifadelerinde bir kez daha ortaya çıktı ki, delil karartma söz konusu. Bir katil beş senedir elini kollunu sallayarak geziyor. Taş olsa böylesi bir adaletsizliği karşısında çatlar.”
‘Polis memurları birbirini yalanlıyor’
Av. Çiğdem Akbulut da yaptığı savunmada, “Cinayetin sorumluları ‘abi’ olarak nitelendiriliyor. Bu duruşmada da belli oldu ki katilleri devlet koruyor. Duruşma başladığından bu yana dinlenen polis memurları birbirini yalanlıyor. Tanıkların ifadeleri birbiri ile çelişiyor. Taleplerimiz dikkate alınmıyor” dedi. Akbulut, olay görüntülerin incelenmesi için Ulusal Kriminal Büro’ya gönderilmesi talebinde de bulundu.
Duruşma ertelendi
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, dinlenmeyen tanıkların dinlenmesi ve Adli Tıp Kurumu ile Ulusal Kriminal Büro’dan rapor alınması taleplerini incelenmek üzere bir sonraki duruşmayı 23 Ocak 2019’ erteledi.
Kaynak: MA