Amed’de ‘Feqiye Teyran’ın Kürtçe’si bizimdir’ diyen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açıklamasından saatler sonra Mem û Zîn isminin bir parka verilmesine izin verilmedi
Bahar Amed
Diyarbakır AKP İl Başkanlığı’nca 19 Eylül 2024’te düzenlenen “Türkiye Buluşmaları” programına katılan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yaptığı konuşma gündem oldu. “Hak bir gönül verdi bana” diyen Yunus’un Türkçe’si de ‘Ay dilbere’ ile aşk şiirinin şaheserini yazan Feqiye Teyran’ın Kürtçe’si de bizimdir bizim, bizim milletindir. Türkiye’nin eskimiş, yıllarını çalmış tartışmalarla kaybedecek bir dakikası dahi yoktur” diyen Yerlikaya’nın kendi İçişleri Bakanlığı döneminde Kürtçe, Kürt diline yönelik baskı ve saldırıları unuttuğu belirtildi.
Yerlikaya’nın açıklaması sonrasında Kürtçe’ye yönelik baskılar, saldırılar ve ret-inkar politikaları bir kez daha gündeme geldi. Cumhuriyetin kurulduğu günden beri Kürtlere ve Kürtçe’ye yönelik baskılar sürüyor. Şark Islahat Planı ile başlayan baskılar günümüzde de benzer uygulamalarla devam ediyor.
Yıllardır görülmeyen yasaklar
Bir yandan asimilasyon ile ilgili çalışmalar yürütülürken, diğer yandan devlet, Kürtçe’nin toplumsal alanda ve gündelik yaşamda kullanımını engellemek için elindeki en büyük güç olan baskı aygıtlarını devreye soktu. Bugüne kadar binlerce insan Kürtçe konuştuğu için devletin kolluk güçleri veya desteklediği faşist gruplar tarafından katledildi. On binlerce Kürt, Kürtçe konuştuğu veya Kürt ulusal kıyafetlerini giydiği için tutuklandı, yıllarca cezaevlerinde kaldı.
Zihniyet değişmedi
Türkiye’de Kürtçe ve diğer azınlık dilleri üzerindeki engeller uzun yıllardır süregelen tartışmaların bir parçası olmuştur. Kürtçe’nin kullanımı, eğitimi ve yaygınlaştırılmasına yönelik devlet politikaları, belirli dönemlerde baskıcı uygulamalar ve yasal sınırlamalarla karşı karşıya kalmıştır. Kürtçe’nin kamusal alandaki kullanımının sınırlandırılması, özellikle 20. yüzyılın ortalarından itibaren daha belirgin hale gelmiştir. Bu süreçler, hem Kürt kimliğini hem de dilin toplumsal ve kültürel yaşamdaki yerini etkileyen önemli faktörler arasında yer almıştır.
‘Tek dil’ politikası
Türkiye’de milyonlarca Kürdün Kürtçe’nin eğitim dili olması talebi reddedildi ve Kürtçe’nin kullanımı da yasaklandı. “Tek devlet”, “Tek vatan”, “Tek bayrak”, “Tek dil” politikasıyla halkların dilleri, kültürleri kimi zaman varlıkları bile inkar edildi. Kürtçe üzerindeki resmi ve toplumsal engeller, dilin günlük hayatta kullanımını büyük ölçüde sınırlamıştır. Kürt gençlerinin birçoğu, eğitim ve medya gibi alanlarda Türkçe’ye maruz kalarak Kürtçe’yi etkin bir şekilde kullanamamakta veya konuşamamakta. Konuşulduğunda da ya baskıya ya da şiddete maruz kalıyor. Bu da dilsel asimilasyonu hızlandıran önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor.
İktidarın dil karşıtı politikası
Kürtçe üzerindeki baskılar, Kürt kimliğinin toplumsal alanda dışlanmasına da yol açmıştır. Kürtler, dil ve kültürleri ile varlıklarını sürdürebilmek adına sürekli bir kimlik mücadelesi vermek zorunda kalmıştır. Devlet politikaları nedeniyle bu kimliğin ifade edilmesi zorlaşmış ve ciddi toplumsal sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kürtçe’nin toplumsal ve eğitim alanında daha fazla kabul görmesi, dilin korunması ve geliştirilmesi için yıllardır talepler var ancak bu konuda iktidar hep karşı durdu.
Soylu’nun politikaları sürüyor
Kürtçe’ye yönelik baskılar geçmişten beri devam ederken, son dönemde daha görünür hale geldi. Yerlikaya’nın “Ay dilbere de bizimdir” açıklamasının aksine Kürtçe’ye yönelik ciddi baskılar var. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Kürt karşıtı politikaları Yerlikaya döneminde de devam etti.
Yerlikaya geldi bir şey değişmedi
4 Haziran 2023’te içişleri bakanlığında göreve gelen Yerlikaya, 15 aylık görev süresi boyunca Kürtlere ve Kürtçe’ye yönelik binlerce hak ihlali yaşandı. “Pêşî peya/” ile “hêdî” Kürtçe trafik uyarı yazıları silindi. Düğünler basıldı, kadınlar, gençler, çocuklar halay çekerken “kıskıvrak” yakalandı. Yerlikaya ve medya bu görüntüleri paylaştı. Sarı, kırmızı, yeşil flamaları açanlar hakkında soruşturma başlatıldı. Kürt yöresel elbiseler “Terör elbisesi” denilerek, yurttaşların miting girişine izin verilmedi. Tarih çarkının geriye doğru kırıldığı bu zamanlar, kötü bir dönem filmini andırıyor. Ama başkarakterde Kürt’e biçilen rol değişmiyor. Kürdün dili sokakta yasaklanıyor, Meclis’te “Bilinmeyen X dili” diye kayıtlara geçiyor.
Yerlikaya döneminde onlarca kişi, Kürtçe şarkı söyledikleri veya Kürtçe bir parça çalarken halay çektikleri için gözaltına alındı ve tutuklandı. İktidarın Kürtçe üzerindeki ayrımcı ve ırkçı politikaları, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş kodlarına geri dönüldü.
Halay çekenler tutuklandı
2024 Temmuz ayının son haftası itibarıyla, Kürtçe ve Kürt kültürü üzerindeki baskılar yeni bir boyuta ulaştı. Temmuz Ağustos 2024’te halay çektikleri ve Kürtçe şarkı söyledikleri için 50’den fazla kişi tutuklandı, 150 kişiden fazla kişi ise gözaltına alındı. Bu süreçte yaşanan saldırılar şöyle oldu:
- 24 Temmuz: Mersin’de Kürtçe şarkı eşliğinde halay çeken 9 kişi gözaltına alındı; gözaltı aracında “Ölürüm Türkiye’m” şarkısı çalındı ve mahkeme tarafından tutuklandılar.
- 26 Temmuz: Agirî’de ulusal kıyafet giyerek bir düğünde halay çeken 6 kişi gözaltına alındı.
- 27 Temmuz: İstanbul Esenyurt, Gazi Osman Paşa ve Arnavutköy’de, geçmişte düğünlerde halay çeken kişilerin evlerine baskın yapıldı. 13 kişi gözaltına alındı, 11 kişi tutuklandı.
- 27 Temmuz: Aydın’da bir asker, geçmişte bir düğünde halay çektiği için gözaltına alınıp tutuklandı.
- 27 Temmuz: Sêrt ve Êlih’te yapılan ev baskınlarında, geçmişte bir düğünde halay çektikleri için 6 kişi gözaltına alındı.
- 29 Temmuz: Colemêrg’de 3 ayrı mahallede yapılan düğünlere polis baskın düzenledi. Aralarında müzisyen ve düğün sahibinin olduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı.
- 29 Temmuz: Wan’da halay gözaltılarını protesto için halay çeken çok sayıda kişi gözaltına alındı.
- 1 Ağustos: Amed’de 7 kişi halay çektikleri için gözaltına alındı.
- 6 Ağustos: Osmaniye’de bir düğünde halay çeken 5 kişi gözaltına alındı, 4 kişi tutuklandı.
- 14 Ağustos: İstanbul Esenyurt’ta düğünü basan polisler, aralarında halay çekenlerin de olduğu 8 kişiyi gözaltına aldı.
- 15 Ağustos: İstanbul’da bir düğüne giderken otobanda halay çeken 5 kişi gözaltına alındı.
- 22 Ağustos: Balıkesir’de parkta Kürtçe şarkı dinleyen 3 inşaat işçisi tutuklandı.
- 21 Ekim 2023: Eskişehir’de sokakta Kürtçe müzik yapan müzisyenler ve onları dinleyen 27 kişi gözaltına alındı.
Yerlikaya talimatıyla ‘Pêşî Peya’ silindi
Yerlikaya’nın yaptığı konuşmanın aksine Kurdistan kentlerinde yıllardır yazılan “Pêşî Peya/Önce Yaya” ve “Hêdî/Yavaş” trafik uyarı yazıları bir bir silindi. Kayyımlar döneminde silinen yazılar, belediyelerin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimine geçmesi sonrası yeniden yazılmaya başlandı. Wan’da, Kürtçe yazıyı tahrip ederek, “Türkiye Türk’tür, Türk kalacak” yazısı yazması sonrası valilikler de hareket geçti. Amed, Mêrdîn/Kerboran (Dargeçit) ve Êlih’ın ardından Wan’da da Kürtçe uyarı yazıları silindi.
Bakanlık yazıları sildirdi
Yazılan tüm yazılar İçişleri Bakanlığı talimatıyla silindi. İçişleri Bakanlığı’nın 26 Temmuz’da valiliklere gönderdiği yazıya işaret edildi. Bakanlık yazısındaki Karayolları Genel Müdürlüğü yasaları hatırlatılarak, yazıların silinmesi istendi. Günlerce süren tepkilerin valilikler kararıyla Karayolları Genel Müdürlüğü’ne bağlı ekipleri, Kürtçe uyarı yazılarının silinmesinin ardından Türkçe yazılan yazılar da silindi.
Bakanın konuştuğu gün bunlar yaşandı…
Yerlikaya’nın Amed’de konuştuğunun saatlerde konuşmasının aksine Kürtçe’ye ve Kürt’e yaklaşımın nasıl olduğunu ortaya koyan bir haber gündeme düştü. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Polikliniği’nde tedavi olmak isteyen Fatma Sümeli, Türkçe bilmediği için tedavi edilmedi. Sümeli işitme sorunu yaşadığı için 17 Eylül’de hastaneye gitti. Ancak Sümeli’nin Türkçe bilmemesi nedeniyle “Konuşmayı Alma Eşiği (SRT)” testi yapılamadı. Muayeneyi gerçekleştiren doktor, test için hazırlanan evraka “Hasta, Türkçe bilmediğinden SRT değerleri ölçülemedi” şeklinde not düştü. Doktor, Sümeli’nin farklı bir hastaneye götürülmesini tavsiye etti. Doktor hakkında Sağlık Bakanlığı’na şikâyette bulunan aile, tedaviye erişim hakkının engellendiğini ifade etti.
Anadilde sağlık talebi
SRT değerinin Türkçe bilmediği için hastanın tedavi olamaması bir kez daha anadilde eğitimin ne kadar önemli olduğu konuşuldu. Anadilde sağlık, eğitim hakkı engellendiği için binlerce benzer örnek yaşanıyor. Türkçe bilmediği için tedavi edilmeyen hastalar, Türkçe konuşmadı diye tedavisi yapılmayan tutuklular ve daha benzer birçok hak ihlali yaşanıyor. Ancak bunların aksine Yerlikaya, tozpembe bir tablo çizerek, hiçbir sorunun olmadığını iddia ediyor.
DEM Parti konuyu Meclis’e taşıdı
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sêrt Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş, kentte bulanana Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Türkçe bilmediği için tedavisi engellenen Fatma Sümeli’ye ilişkin durumu Meclis’e taşıdı. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun yanıtlaması istemiyle verilen önergede, Sümeli’nin Kürtçe bildiğini ancak Türkçe bilmediğini, Türkçe bilmemesi nedeniyle muayene ve tedavi edilmediğine işaret edildi. Önergede, Kürtçe’nin resmi dil olarak kabul edilmemesi ve tek dil zorunluğu nedeniyle pek çok yurttaşın sağlık hakkından yararlanamadığı ve sırf bu nedenden ötürü yaşamını yitirdiği kaydedildi. Önergede tüm kamusal alanlarda Kürtçe’nin yer alması için düzenlemelerin yapılması gerektiğine yer verildi. DEM Parti’nin dışında sanal medyada da birçok kesimden karara tepki yükseldi.
Mem û Zîn…
Yerlikaya’nın söylediklerinin üzerinden daha saatler geçmemişken Pirsûs Belediyesi Meclisi, 6 Ağustos 2024’te yaptığı toplantıda oy birliğiyle aldığı kararla “Mem û Zin” ve “Şair Sait Kendirci” isimlerinin parklara verilmesini istedi. İlçe Kaymakamı Adem Balkanlıoğlu’nun onayına sunuldu. Kaymakam Balkanlıoğlu, “uygun görülmemiştir” Kararda, herhangi bir gerekçenin yer almaması dikkati çekti.
Yine Yeşil’e sarıldılar
Wan’da Amedspor bayrağı asan bir ailenin evinin tam karşısındaki duvara ve evin duvarına, onlarca sivil insanı katleden kontra Mahmut Yıldırım’ın adıyla “Mahmut Yıldırım Burada” ve “Yeşil” yazıları polisler tarafından yazıldığı belirtildi. Geçtiğimiz ay da Amedspor – Sakaryaspor maçı öncesi Sakaryaspor taraftarlarının Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın maskelerini taktıkları görüntüler ortaya çıkmıştı.
Jîna ve Narin fotoğraflarına soruşturma
İran’ın başkenti Tahran’da 16 Eylül 2022 tarihinde katledilen Jîna Emînî ile Amed’de kaybolduktan sonra 19 Ağustos’ta katledilmiş halde bulunan Narin Güran’ın (8) fotoğrafları “örgüt propagandasına” gerekçe yapıldı. Şirnex’in Silopiya (Silopi) ilçesinde Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) öncülüğünde bir araya gelen kadınlar, Emînî’nin katledildiği tarih olan 16 Eylül’de üst geçitlere Emînî ve Güran’ın fotoğraflarını astı. Eylemin yapıldığı gün kadınlar hakkında “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla soruşturma açıldı. Jîna Emînî ve Narin hangi “Örgüt üyesi” ki kadınlara buradan soruşturma açılıyor. Böylesi bir soruşturma pes dedirtti.
Yerlikaya’nın bahsettiğinin aksine Kürtçe’ye, Kürt kültürüne, diline yönelik yüzlerce hak ihlali yaşandı. Ret ve inkar politikaları aynen devam ediyor. Yerlikaya ve iktidar partisinin sık sık dile getirdiği sözlerin aksine, gerçek hayatta baskı, şiddet, engelleme ve yasak var.