Amed’de bir köyde, gündüz gözü ile herkesin gözü önünde bir cinayet değil, bir katliam yapıldı. Hakikatin anlam bilgisini yeni kuşaklara devriye eden masum u pak bir can, kaşı destan, gözü destan bir çocuk katledildi güpegündüz. Bir yıldız kaydı Amed semalarında, bizler, hepimiz kör olduk. Bugüne kadar öldürülen, tacize, tecavüze uğrayan yüzlerce çocuk ile anılır oldu.
Kolombiyalı Nobel Edebiyat ödüllü yazar Gabriel Garcia Marguez’in “Kırmızı Pazartesi” romanını bilmeyen yoktur demek abartı olmaz. Az-çok roman okuyan, edebiyatla ilgilenen herkesin bildiği bir eserdir. Bu “yükten hafif pahadan ağır” romanda Santiago Nasar adlı bir kişi organize bir şekilde öldürülür. Küçük bir kasabada, herkesin birbirini tanıdığı bu kasabada cinayetin olacağını çok kişi bilmesine rağmen, engellenmemesi anlatılır.
Tıpkı Narin olayında olduğu gibi, çoklu bir kararla, çok kişinin planı ile, bilmesi ile bir katliam yapılır. Dinci, iktidarcı, erkek egemen zihniyetin çoklu ittifak ile yaptığı her cinayet politiktir ve katliamdır. Narin katliamında öldürülen bir kişi değildir. Örgütlü bir gücün; toplumsallıktan kopması, söz ve eylem ile toplum ile doğru bir bağ kurmaması, vahşi yöntemler ile toplumu kontrol ve denetim altına almaları, toplumu kölece bir yaşama mahkum etmeye çalışmaları amaç edinen bir zihniyetin bir kişiyi öldürmesini katliam olarak tanımlamak daha gerçekçidir. Çünkü cinayeti işleyenlerin korktuğu asıl gerçek, toplumsal varoluş durumunda gerçekleşecek hakikat oluşumunun temel oluşturucu gücü olan zihniyettir. Öldürülen bir kişi değil, toplumu kölece yaşama mahkum etmek isteyen anlayışın deşifre edilmesidir. Korkulan bir kişinin bir şeyleri görmesinin engellenmesi değil, hakikat ve özgürlük mücadelesi karşıtlığı üzerinden örgütlenen “kötülüğün” ifşa olması halidir. Narin masum u pak oluşu ile, çocukluk merakı ile bilineni dünyaya duyurdu.
Kırmızı Pazartesi romanına dönersek; Santiago Nasar adlı kişi iki kardeş tarafından öldürülür. Cinayet gündüz gözü ile olurken, cinayetin kim, kimler tarafından işlendiğine odaklanılmıyor.
Yazar, cinayetin nedeni, kimler tarafından, niçin işlendiğine değinmeden, sonuç üzerinden hareket ederek, cinayetin nasıl işlendiği anlatılır. Pablo ve Petro kardeşlerin cinayeti işleyeceklerini anneleri ve belediye başkanı biliyorlar ama engel olamıyorlar. İki kardeş Santiago’yu bıçak darbeleri ile öldürürler. Bu romanda anlatılan tıpkı Narin katliamında olduğu gibi cinayeti işleyen zihniyetten çok, cinayetin teknik olarak nasıl işlendiği anlatılır.
Herkesin gözü önünde, çoklu iktidar ile ittifak halinde olarak “örgütlü bir kötülük” tarafından öldürülen Narin bir kişi olsa bile, bir katliam olarak tanımlamak daha gerçekçidir. Çocuğun doğasına, masumluğuna, nazarına, komünal değerlerine, çocukta ifadesini bulan özgürlüğe, toplumsal zihniyete, gelecekte “jın Jiyan azadî” diyecek zihniyete bir yönelme söz konusudur. Bu yönü ile bir katliam olarak değerlendirmek daha gerçekçidir.
Eğitim-öğretimde önemli bir özellik olan, kavramanın, yaşananı görünür kılmanın yöntemi olan 5N 1K formülü vardır. Bu yönteme göre bilgiye ulaşmada bireyleri düşünmeye, olaylar arasında neden-sonuç ilişkisini kurmaya, analiz etmeye ve sorgulamaya yöneltir. “Ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin, kim” sorularından hareket ederek, verilecek cevaplarla konunun detaylarıyla, derinlemesine en kısa sürede incelenmesi, ayrıntıların ortaya çıkarılması hedeflenmektedir.
5N 1K, bilgi toplamada, amaca ulaşmada başvurulan bir yöntemdir. Yöntemde aslolan en kısa zamanda hedefe ulaşmaktır. Özellikle polis soruşturmalarında, eğitim-öğretimde, gazetecilikte en çok başvurular bir araştırma-inceleme yöntemidir. Narin katliamında bu yöntem esas alındı mı? Narin’e ne oldu? Nasıl oldu? Narin nasıl öldürüldü? Neden öldürüldü? Katliam nerede gerçekleşti? Ne zaman gerçekleşti? Kim ya da kimler bu katliamı gerçekleştirdi? Bu katliamda hangi yöntem esas alındı? Makyavelist bir tarzda çoklu iktidarı korumak için “her yol mübahtır” yöntemi esas alındı. Gazeteciler, çoğu yazarlar, televizyoncular, dedektifler, resmi yetkililerin çoğu iktidarın çizdiği sınırları aşmadan; yanlış, cinsiyetçi, egemenlikçi, tekçi, devletçi bir yöntemi esas aldılar. Bir aya yakın oldu 5N 1K yöntemi esas alınmadan sonuç üzerinden toplum mühendisliği yapıldı.
“Narin’e ne oldu? Katliam nasıl işlendi? Narin neden öldürüldü? Katliam nerede gerçekleşti? Ne zaman gerçekleşti? Kim ya da kimler bu katliamı gerçekleştirdi?” sorularına verilecek cevabın niteliği hangi yöntemin esas alındığının da göstergesi olacaktır. Narin katliamında yanlış, egemenlikçi, tekçi, devletçi bir yöntemi esas aldılar. Konuyla ilgili söz söyleyen iktidarı temsil eden, failleri bulma konusunda birinci derecede sorumlu olan AKP ve bileşenleri ile resmi muhalefet farklı söylemlerle aynı amaca hizmet ettiler. İktidarı temsil edenlerin ve aileye söyletilen “dış güçler” söylemi her dönemin nakaratıdır. Oluş, gerçekleşme zamanla ve mekanla bağlantılıdır. Oluşu, zaman ve mekânın dışında tutmak aslında toplumu kabul etmemektir, inkar etmektir. Toplumun etkinliği, eylemi, oluşu mekanın oluşturucu faktörüyle çevrilidir. “Dış güçler” demek topluma, yaşanan katliama anlam vermemektir.
Muhalefet partisinin ve muadillerinin “bölge feodaldir, gericidir, kadınları okutmak gerekiyor, laik, ilerici, çağdaş bir yaşamı inşa etmek sorunları çözecektir” nakaratı da yüzyıldır söyleniyor. Söz Kürtler olunca iktidar, muhalefet, devletin bütün ideolojik aygıtları el ele vererek; erkek egemenliğine dayalı inşa edilen, eşitsizlik ve tahakküm durumunu sürekli üreten anlayışı inşa etme konusunda her zaman ittifak halinde oldular. Bu anlayış iktidarcı-devletçi yapının kendini var ettiği bir zemindir. Hiyerarşi, erkek egemenliğine dayalı geliştirilen ilişkiler ağıdır. Bu ilişkiler ağında tahakkümcü güç eril zihniyettir ve çoklu iktidarla ittifak halindedir. Narin katliamında ittifak halinde olan güçler aynı zamanda “Kürt karşıtlığının” da kadim ittifaklarıdır.
Narin katliamında başından itibaren ataerkil aile yapısı, düşürülmüş kadınlık, bilgi tekeli ve gençliğin araçlaştırılması söz konusudur. Çoklu ittifak önce annenin “namusunu” gündeme getirmiş, kitle iletişim araçlarına bu zihniyeti servis etmiştir. Günlerce savcılık iddiaları basına servis edilerek bilgi tekeli oluşturulmuştur. Ayrıca çoklu ittifak ile hileci, kurnaz, komplocu, yalancı, ikiyüzlü, sinsi, sahtekar hakikat rejiminin kimliksel tanımı toplumsal cinsiyetçiliktir. Ayrıca sürekli Narin’in abisinin gündeme getirilmesi, failin abisi olduğunun söylenmesi gençliğe yönelik egemenlikçi zihniyetin sonucudur. Çoklu ittifak gençliğin doğal toplumda aldığı değerleri, dinamiği yok etmek için çalışmaktadır. Hiyerarşik toplumu, ataerkil aile yapısını, hiyerarşik toplumu inşa ederken gençliğin stratejik konumunu göz önünde bulundurarak gençliğe el atmıştır. Çoklu ittifakın bu mücadelesi savaşların devam etmesinde önemli rol oynamıştır. Kısacası kadın düşürülmeden, inkar edilmeden, egemenlik altına alınmadan toplum düşürülemez.
Söz konusu Kürtler olunca egemenlikçi anlayış adım adım toplumsal ahlakı bastırarak, yerine çıkarlarına dayalı ataerkil /erkek egemenlikli kuralları esas almıştır. Narin’in köyünde ve genelde toplum erkek egemenlikli kurallar ile örgütlenmiş, söz konusu kurallar tekelciliği, cinsiyetçiliği, dinciliği, mülkiyeti esas almıştır. Bu mana ile kadını, doğayı, çocuğu, maddi ve manevi kültür değerleri erkek sahipliğine vermiş, toplum köleleştirilmiştir.
Narin katliamına bakış Kürde bakıştır.