25 Kasım, insanlık tarihinde kadınlara yönelen devasa şiddetin yıldönümü olduğu gibi, erkek egemenliğine ve erkek şiddetine karşı mücadelenin ve kadın dayanışmasının en örgütlü şekilde inşa edilmeye başlanmasının da yıldönümüdür.
Geçtiğimiz pazar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’ydü. Ülkenin pek çok yerinde olduğu gibi İstanbul’da da kadınlar 25 Kasım Kadın Platformu’nun çağrısı ile Beyoğlu Tünel’de toplandılar. Tünel’den Galatasaray Meydanı’na yürünüp basın açıklaması okunacaktı. Binlerce kadın Tünel’de toplanmış erkek şiddetine, erkek egemenliğine karşı tüm itirazlarını haykırmaya başlamıştı sloganlarla. En çok atılan sloganlardan biri ‘BAĞIR HERKES DUYSUN, ERKEK ŞİDDETİ SON BULSUN’du. Yürüyüş komitesinin tüm çabasına, iyi niyetli görüşmesine rağmen polis kadınların barışçıl bir şekilde yürümesine ve Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması yapmasına izin vermedi. ‘Açıklamanızı burada yapın’ dendi. Onların belirlediğin sınırlarda ve onların istediği biçimde, yürünmeden ve erkek şiddetine karşı kadınların isyanları dile getirilmeden orada öylece kalınsın isteniyordu. Polis, basın açıklamasının orada okunup ardından kadınların dağılmalarını istiyordu. Ancak kadınlar basın açıklamasını orada okumayı reddettiler. Kadınların ısrarlı bekleyişi sürünce polis saldırı için uyarı yapmaya başladı ve bir süre sonra polisin ittirmeleri ve gaz saldırısı başladı. Tünel’den Galatasaray Meydanı’na her 25 Kasım’da yapılan yürüyüşümüz yapılamadı ama bir süre sonra kadınların bir bölümü Mis Sokak önünde toplanmayı başardılar ve sloganlarına, isyanlarına burada devam ettiler. Ancak polis bir süre sonra bu kez plastik mermiler ve biber gazı ile saldırmaya başladı ve kitle dağılmak zorunda kaldı.
Aynı saatlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal medya hesaplarından Galata Kulesi’nin ‘kadına şiddet’ farkındalığı için turuncu renge büründüğü duyuruluyordu. İBB marifetmiş gibi bunu duyuruyordu ama iki adım yukarıda kadınlar bir 25 Kasım günü polis şiddetine uğruyordu. Sevgili İBB Başkanı ve yöneticilerinin bundan haberi elbette vardı. Onlar kendilerince bir prestijin peşindeler sadece. Ancak YEMEZLER !
Yine 25 Kasım’ın hemen öncesi Cumhurbaşkanlığı’nca hazırlanan bir video da hem sosyal medyada hem TV kanallarında görünmeye başlamıştı. Söz konusu video kadına yönelik şiddeti eleştirmek amacıyla hazırlanmış bir videoydu. Videonun sosyal medyada yayılmaya başlamasının ardından altındaki yorumlar dikkat çekiciydi. İktidarı koşulsuz şartsız desteklediği açıkça belli olan erkek ağırlıklı kişiler bu videonun altına inanılmaz yorumlar yazmışlardı,videodan çok rahatsız olmuşlardı. Kadına yönelik şiddetin teşhiri ve bu şiddetin kamusal alanda eleştirilmesi erkeklerin tahammül sınırlarını bir hayli zorlamıştı. Asıl mağdurun kendileri olduğunu bağırıp duruyorlardı erkekler. Sistematik bir biçimde karılarını, sevgililerini, kız kardeşlerini döven, onlara tecavüz eden, onları öldürenler erkekler değilmiş gibi… Koşulsuz bir biatla destekledikleri ‘erk’, onlar aleyhine bir iş yapmış, bir video hazırlayıp bunu kitlelere açmıştı.
Belediyeler, Cumhurbaşkanlıkları ya da idarenin herhangi bir kurumu şiddete karşıymış gibi yapa dursun, biz o kurumların kadınlar aleyhine kurdukları cümleleri, kadınları nasıl hedef gösterdiklerini unutmadık. Onlar -mış gibi yaparken az yukarılarında kadınların gaz yemesi onların ne kadar ikili oynadıklarının bir göstergesi olarak şurada dursun.
Kadınlar 25 Kasım günü, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde İstiklal Caddesi’nde polis şiddetine maruz kaldılar ve bundan o videoyu hazırlatanların da, Galata Kulesi’ni turuncuya bürüyenlerin de haberi vardı.