İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan seçimden sonraki ilk ziyaretini Irak’a yaptı. İran bu ziyaret için siyasal, ekonomik ve güvenlik başlıklarında önemli hazırlıklar yapmıştı. İran’a uygulanan ekonomik ambargonun Irak ile yapacağı anlaşmalarla aşması, kalkınma ticaret yoluyla payını alması, İran üzerinden Irak petrollerinin satış yolunun açılması, Türkiye’nin Irak’ta ve Ortadoğu’da etkisini kırmak gibi ekonomik ve siyasal hazırlıklarla gitti. Aynı zamanda Irak ve İran arasında imzalanan ‘terörle mücadele iş birliği anlaşması’ da İran Rojhelat Kürdistan’ındaki Kürt siyasetçileri ve Kürt partilerinin tasfiyesi girişimlerini de yeni bir eşiğe taşıdı. Pezeşkiyan’ın Irak ziyaretinde iki ülkenin cumhurbaşkanlarının Kürtçe konuşmaları ve Pezeşkiyan’ın Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni ziyareti bilerek öne çıkarıldı. Bu algı yönetimine yeminli Kürt karşıtı Türkiye medyasında ve Türk milliyetçilerinde tepkisi ve ezilen ulus psikolojinde olan KDP’lilerin aşırı anlam yüklemesi ile abartıldı.
İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın seçilmesinden sonra Pezeşkiyan’ın reformist kimliği nedeniyle İran politikasında değişiklik olup olmayacağı çok konuşuldu. Ama Pezeşkiyan’ın 2001’den bu yana İran parlamentosunda bakanlık ve Meclis birinci başkan yardımcılığı dahil uzun yıllardır İran yönetiminde yer aldığı gözden kaçırılıyordu. Yine İran devlet politikası özellikle dış politikasının rejim politikası olduğunu ve bir kişi ile değişmeyeceğini göz ardı ediliyordu.
Kürtler Pezeşkiyan’ın Irak temaslarını iyi okumalı.
İran, Saddam Hüseyin’den sonra Irak’taki kendisine bağlı siyasi ve milis güçlerle Irak’ta etkisini artırdı. Buna paralel olarak son yıllarda Irak devleti ile diplomatik ilişkilerini de artırdı. Bu kapsamda özellikle 2021 yılında İran – Irak arasında imzalanan ‘terörle mücadele konusunda iş birliği’ sözleşmesi ile güvenlik konusunda da ortaklaştılar. Bu sözleşme ile asıl hedef Rojhelatlı Kürtlerdir. İran bu taleplerini Irak’ın Kürt Cumhurbaşkanı Abdullatif Raşid’e de “İran ile terörle mücadele konusunda iş birliği yapmaya, mücadele etmeye kararlıyız, iş birliğimizi güçlendireceğiz” şeklinde teyit ettirdi. Kürt tasfiyesini amaçlayan bu sözleri üstelik Kürtçe söyleterek.
İran, Mart 2023’te Irak’la imzaladığı yeni güvenlik anlaşmasına göre daha fazla adım atılmasını istiyor. Erbil’in de destek verdiği bu anlaşmaya göre, İranlı Kürt gruplar sınırlara yakın kamplardan çıkartılmıştı. İran rejimi, İranlı Kürt partilerin tamamen silahsızlandırılması ve üçüncü ülkelere gönderilmesi konusunda ısrarını sürdürüyor. İran özellikle Kürt hareketlerinin ve partilerinin dağınıklığını görünce Kürtlerin tasfiyesine yönelik taleplerini artırıyor. Bu ziyarette İran, Kürt siyasetçilerinin üçüncü ülkelere gönderilmesi talebiyle yetinmeyip, Irak’tan 118 Kürt siyasetçinin iadesini de istiyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi, 118 Kürt siyasetçinin isminin bulunduğu dosyayı Fuat Hüseyni’nin başında bulunduğu Irak Dışişleri Bakanlığı’na verdi. Yani bu grupların İran içine yönelik faaliyetlerini tamamen önleyecek bir iş birliği istiyor. İran’ın Kürt düşmanlığı ve Kürt hareketlerinin tasfiyesi hedefini taşıyan bu talepleri Kürdistan yönetiminden de talep ediyor. Ama bir farkla, Kürt tasfiyesini ve kırımını içeren bu talepler Kürdistan bölgesinde Kürtçe olarak dile getiriliyor.
Pezeşkiyan’ın da Erdoğan gibi Irak temaslarında Kürdistan Bölgesi’ni ziyaret etmesi Kürtler açısından hayra alamet değildi. Her iki devletin de siyasal ve ekonomik çıkarları ne olursa olsun Kürt karşıtlığını hiç göz ardı etmedikleri görülmektedir. Ancak Pezeşkiyan’ın Kürt karşıtlığı politikasını Erdoğan’dan farklı yürüttüğü açıktır. Bu durum, iki şahsın kişisel yeterliliklerinden kaynaklandığı gibi iki ülkenin dış politikasındaki kadroların profilinden de kaynaklanmaktadır. Erdoğan kaba bir Kürt düşmanlığı ile racon kesmeye çalışırken Türkiye dış politikası da Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki Kürt hareketlerini karşıtlaştırıp çatıştırarak Kürt bölgesine etki etmeye çalışıyor. İran ise bütün Kürt hareketleri ile ilişkisini geliştirerek Kürt bölgesinin tamamını etkilemek istiyor. Üstelik Kürtçe konuşup kaleyi içerden fethetmeye çalışarak. İran’ın sinsiliği ve tehlikeli halini iyi görmek gerekir. Kürt tasfiyesini ve Kürt kırımını Irak’ın Kürt Cumhurbaşkanı ve Kürt Dışişleri Bakanı ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi eliyle yaptırmak istiyor. Bütün bunları da Kürtleri en hassas yönü üzerinden etkileyerek Kürtçe dile getiriyordu.
İran ve Türkiye, Irak üzerinde özellikle de Irak Kürdistan Bölgesi’nde hegemonik bir güç olma kavgası vermektedirler. Ancak her iki ülkenin de ortaklaştıkları yer Kürt karşıtlığı ve Kürt hareketlerinin tasfiyesidir. İki ülkenin Irak üzerinde hem rakip hem de ortak oldukları bir durum söz konusu.
Kürtler ne yapmalı?
Tahran-Erbil ilişkilerinin iyileşmesi sadece Erbil’e ve Kürdistan Bölgesi’ne değil, aynı zamanda İran’a da fayda sağlayacaktır. İran bu vesileyle ABD ve AB’nin yaptırımlardan kurtulabilir ve Irak’a ihracatını artırabilir. İranlı şirketler, Kürdistan Bölgesi’nde yatırım ve kalkınma projelerinde çalışabilirler. Bu ilişkinin iki tarafa da fayda sağladığına göre iki tarafın taleplerinin de dengede olması gerektiği açıktır.
Bu bağlamda başta Kürdistan Bölgesel Yönetimi olmak üzere Kürt hareketleri Kürt karşıtlığında ortaklaşan Ankara, Tahran, Bağdat hatta Şam’ın amaçlarını iyi okumalılar. Kürt hareketleri aralarında ilişkilerini canlı, diyalog kapılarını açık tutmalıdırlar. Kürtlerin hak taleplerinin ortak paydasında buluşmalı ve bu paydada ortak siyaset oluşturulmalıdır. Kürtlerin ulusal ittifakı artık ertelenmeyecek şekilde kendini dayatan tarihsel bir zorunluluktur.
Bütün Kürt partileri ve Kürt hareketleri kendilerine güvenmelidir. Kürtlerin ancak ortak politikalarla kuşatmalardan sıyrılabilirler. Kürtler adına hareket ettiğini söyleyip mücadelede ortaklaşmayanlar, kişisel ve siyasal çıkarlarını Kürtlerin çıkarlarından üstün görenler ifşa etmeli, tarihin ve Kürtlerin vicdanlarına havale edilmelidirler.