6 Şubat depremlerinin ardından açılan davalarda kamu görevlilerinin yargılanmadığına işaret eden ÇHD’li Ergin Sözen, hukuk örgütlerine deprem davalarını sahiplenilmesi çağrısında bulundu
Mereş (Maraş) merkezli 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremlerin üzerinden 19 ay geçti. Resmi rakamlara göre 53 bin 537 kişi depremlerde hayatını kaybetti. Onbinlerce yapı da yerle bir oldu. Ağır bilançoya rağmen çürük yapıları inşa eden ve denetim yapmayan çok az kişi hakkında dava açıldı. Kamu görevlileri hakkında yürütülen soruşturmaların büyük bir bölümü ise davaya dönüşmedi.
Beraat kararı
Dîlok’ta (Antep) Furkan ve Gözde apartmanlarında onlarca kişinin ölümüne dair iki ayrı dava açıldı. Belqis (Nizip) ilçesinde bulunan ve 51 yurttaşın hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında, 19 Temmuz’da mühendis Yılmaz Şahin Yurtyapan’a indirimli 16 yıl 8 ay hapis cezası verildi. 3 sanık hakkında ise beraat kararı verildi. Islahiye ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği ve tutuklu sanığın bulunmadığı Gözde Apartmanı davası ise devam ediyor.
Dîlok’ta görülen deprem davalarında ailelere gönüllü avukatlık hizmeti veren Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Merkez yöneticisi Ergin Sözen, Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ceylan Şahinli’ye değerlendirmelerde bulundu.
Kamu personeline dava yok
Açılan davaların hiçbirinde kamu kurumlarının/personellerinin dosyada yer almamasına dikkat çeken Sözen, “Burada sadece o binayı yapan müteahhit, zemin etüt raporunu hazırlayanlar ya da -bir kolon kesme hikayesi varsa- dükkân sahiplerinin değil, kamu personellerinin de en başta sorumluluğu var. Biz depremin 3’üncü günü dernek olarak cumhurbaşkanlığı da dahil olmak üzere sorumlu olduğunu düşündüğümüz herkesten şikayetçi olduk. Tabi bunların birçoğunda soruşturmaya yer yok kararı ile karşılaştık” ifadelerini kullandı.
‘Deprem biliniyordu, önlem alınmadı’
Dîlok için 2021 yılında İl Afet Risk Azaltma Raporu hazırlandığı ve deprem olacağının ön görüldüğünü söyleyen Sözen, buna rağmen herhangi bir tedbirin alınmadığını ifade etti. Sözen, “Antep kalesini merkeze alarak 100 km çevre çapında muhtemel deprem olduğunda zarar görecek iller ve ilçeleri, ne kadar insanın zarar göreceğine dair tekniki bir rapor hazırlanıyor. Yapılan simülasyonlarda sizlere yüz üzerinden 90’a yakın bir gerçeklik veriyor” dedi.
Devletin deprem olacağını bildiğinin ve dönemin valisi Davut Gül’ün deprem olacağına dair yazdıklarını hatırlatan Sözen, “Bu raporda yapılan tespitlere dair neler yapıldı, hangi önlemler alındı, önlemler alınmamışsa buna dair idare cezalar verildi mi? gibi sorulara cevap bulmak amacıyla valiliğe yazı yazdık. Bize gelen cevap, bir sayfalık matbu bir tablo ve ‘İtfaiyeye, x kurumuna yazı yazıldı’ gibi bir cevap. Burada ihmali ortaya koyan, kasten öldürmeye teşebbüs suçunu meydana getiren somut bir durum ortaya çıkmış. Rapor var öngörmüşsün ama buna dair önlem almamışsın” diye konuştu.
Barolara çağrı
Deprem dosyalarının tefrik edilerek sürüncemede bırakıldığını ve mağdur tarafın tüm taleplerinin reddedildiğini aktaran Sözen, bu konuya dair hukuk örgütleri ve özellikle baroların reaksiyon göstermemesinin hukuksuzluğu derinleştirdiğini vurguladı. Sözen, “Depremlerde silsile yolu ile kamu görevlilerinin, bakanlıklar ve Cumhurbaşkanlığının ihmali söz konusu. Davalara bu perspektifle bakılarak sahiplenilmesi gerekiyor” dedi.
Davalarda yaşanan durumun Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) gündeminde olmadığını ifade eden Sözen, “Halbuki depremin sorumlularının hesap vereceği merci yargı önü. Bu konuda biz suç duyurularımızı yineleyeceğiz. Ancak TBB, sivil toplum kuruluşları ve tüm bölge barolarını bu konuya karşı duyarlı olmaları çağrısında bulunuyoruz. Çünkü davalar, kamu görevlileri tarafından gerçekleştirilen ihmaller açısından genişletilmezse vatandaşlar ister maddi, ister can kayıpları yaşamış olsunlar neticeten adalet duygusu tatmin edilmemiş olacak” şeklinde konuştu.
DÎLOK