İran’da başlayarak tüm dünyaya yayılan ‘Jin, jiyan, azadî’ direnişinin 2’nci yılında Jineolojî Dergisi’nden Dilan Yıldız, ‘16 Eylül’ü kadının özgürlüğüne adamalıyız. Bu felsefe ancak o zaman anlamına ulaşabilir’ dedi
Kürt özgürlük hareketinin 45 yıllık mücadelesinin temeli olan “Jin, jiyan, azadî” felsefesi, Kurdistan başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde yeni bir yaşamın inşasının harcı olarak görülüyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlükçü ideolojisinden doğan “Jin, jiyan, azadî”, bir slogan olmanın ötesinde yeni bir sistemi inşa etme ifadesi olarak yaşamsallaşıyor.
Kadınlar, “jin, jiyan, azadî” felsefesini Kuzey ve Doğu Suriye’de devrime dönüştürdü. Bu felsefe aynı zamanda Jîna Emînî’nin katledilmesinin ardından tüm dünyaya yayıldı. Son olarak Hindistan’da bir kadının tecavüze uğramasının ardından kadınlar yine “jin, jîyan, azadî” sloganıyla alanlarda örgütlü bir tutum sergiledi.
Jineolojî Dergisi Yayın Kurulu üyesi Dilan Yıldız, “Jin, jîyan, azadî” direnişinin yıldönümü olan 16 Eylül’e ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, direnişin 365 güne yayılması gerektiğini söyledi.
‘Seslerinin aynı şekilde yükselmesine sebep oldu’
Jîna Emînî’nin tek başında bir isim değil, artık bir simge olduğunu dile getiren Yıldız, Emînî’yi bir devrimin başlangıç simgesi olarak tanımladıklarını belirtti. Yıldız, “Erkeklik sistemine ve erkek devlet aklına karşı verdiği mücadele ve bu uğurda katledilmesi dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Jîna Emînî, tek başına başlatmıştı bu mücadeleyi. Üç gün bu mücadeleyi verdi ve maalesef hayatını kaybetti. Ama ardından bir kadın, bir halk hareketi yükseldi. Onun verdiği mücadele sadece bir başörtü mücadelesi ya da bir kapatılma meselesi değildi, topyekûn kadın özgürlüğüne vurulan o kelepçenin kırılması uğruna yapılan bir eylemdi. Görüyoruz ki bu eylem o kadar büyük bir ivme kazandı ki tüm dünya kadınlarını bir noktada topladı ve seslerinin aynı şekilde yükselmesine sebep oldu” dedi.
‘Özgürlüğü vaat eden felsefeden güç alıyor’
Yıldız, Kürt özgürlük mücadelesinin kadın özgürlüğünü esas aldığının altını çizdi. Yıldız, şöyle devam etti:
“Bu hareketin ana sloganlarından biri ‘kadın, yaşam, özgürlüktür.’ Evet ‘Jin, jîyan, azadî’nin doğuşu 2000’li yıllara dayanıyor ama 2000’ler ile birlikte jin, jîyan, azadî’nin artık yankı bulduğu süreçler başladı. Bugün bütün dünya bu sloganı atıyor ve bunun etrafında toplanıyor. Bu aslında kendi içinde barındırdığı o muazzam felsefeden, özgürlüğü vaat eden felsefeden güç alıyor. Nerede olursak olalım, sokakta, mahallede, iş yerinde, bu felsefenin aslında bizi özgürleştireceğini gördüğümüz için bu felsefe altında bir örgütlenme ağı oluştu. Bugün sadece İran veya Hindistan’da değil, tüm kesimler artık bu felsefe altında buluşup, bu sloganı kendilerine öncü olarak belirliyor.”
’16 Eylül’ü 365 güne yaymalı’
Sloganın tüm dünya kadınlarının ve toplumun özgürleşmesini vaat eden bir felsefe olduğunu söyleyen Yıldız, “Toplum ancak bu felsefe altında örgütlenirse özgürlüğü yürüyebilir. Her şey bir kıvılcımla başlıyor, kelebek etkisi dediğimiz etki böyle bir şey. İran’da rejime karşı başlatılan bu devrim mücadelesi zamanla Ortadoğu’ya, Ortadoğu’dan dünyaya, Avrupa’ya açılan bir devrim mücadelesine döndü. Bunun öncülüğünü yapan tabi ki Kürt kadın hareketidir. Çünkü 2022’den öncede alanlarda, sokaklarda, jin, jîyan, azadî etrafından toplanan bir Kürt kadın hareketi gerçekliği vardı. Bugün itibariyle daha çok yayıldı. Emînî’nin başlattığı bu devrimi büyütmek adına, 16 Eylül’ü sahiplenerek 365 güne yayıp, kadın özgürlüğüne adamamız gerekiyor. Bunun için mücadele etmemiz gerekiyor çünkü ancak o zaman bu felsefe anlamına ulaşabilir” diye belirtti.
‘Devrim istiyorsak dünyada kadınların birleşmesiyle gerçekleşir’
Yıldız, kadınların gerek özel alanda, gerekse de kamusal alanda köleleştirildiğini ve bu sisteme karşı olarak da yaşamı var eden felsefeyle yürüdüğünü söyleyerek, “Bugün tek bir istek üzerinde buluşup, mücadele etmiyoruz. Yaşamın her alanında özgürleşmek için uğraşıyoruz. Her alana dair taleplerimiz birleşti ve bütün kadın hareketleriyle buluşuyoruz. Bir olarak, kadın konfederalizmini ve demokratik konfederalizmi ördüğümüz zaman, sesimiz bir çıktığı zaman özgürlük seviyesine ulaşacağız. Bu ancak mücadeleyle gerçekleşir, kadınların, halkların mücadelesiyle gerçekleşir. Bugün bütün devrimlerinde böyle gerçekleştiğini görüyoruz. Topyekûn bir devrim istiyorsak bu tabi ki de dünya çapında tüm kadınların birleşmesiyle, ortak vaatle gerçekleşebilir” diye ekledi.
‘Haklarımızı almak için sahaya çıkıyoruz’
Kadıların köleleştirilme tarihine dikkat çeken Yıldız, 5 bin yıla eş değer bir mücadele gerektiğine vurgu yaptı. Yıldız, “Bu kadar üstten bir iddiamız ve radikal kararlarımız olmalı. Aslında biz talep etmeyeceğiz, alacağız. Çünkü bizim olandı ve bizden çalındı. Bugün de yeniden almak için sahaya çıkıyoruz. Bunun eylemini aslında kamusal alanda verip bize karşı örgütlenen erkek devlet aklına karşı büyük mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Evdeki erkekliğin mucidi devlet aklıdır. Bütün bu sisteme karşı topyekûn bir savaş veriyoruz. Bu sistemin içerisinden ancak özgürlükçü bir paradigmayla çıkabiliriz. Tüm kadınları aslında bir araya gelip Jîna Emînî şahsında tüm kadın taleplerini sahiplenmesi ve sesini yükseltmesi gerekiyor. Ancak o zaman sonuç elde edebileceğiz” dedi.
Haber: Ruken Polat\MA