Kürdistan gençliği, Kürt halkına işgalcilerin gölgesinde uşakça yaşamayı reva gören bu zihniyete karşı durmalı ve ideolojik mücadeleyi büyütmelidir
Gençliğin Sözü
“Hiç kimsenin adını bile ağzına almak istemediği” bir halk konumunda olan Kürtlerin son elli yılda yaşadığı dönüşüm göz önüne getirildiğinde gelinen politik düzeyden tutalım, Kürt kadının ulaştığı özgürlük düzeyine; edindiği demokrasi ve özgürlük kültüründen tutalım, kazandığı direniş ve mücadele deneyimine kadar adeta yüzlerce yılda yaşanabilecek bir dönüşümün birkaç on yılda gerçekleştiğini görüyoruz. Bütün dünyada hayranlıkla karşılanan bu büyük devrimsel dönüşüme yol açan özgürlük hareketinin gittikçe tüm bölge ve dünya ezilenleri için bir kurtuluş umudu haline geldiği böylesi bir süreçte faşist ve işbirlikçi güçlerin pervasızca saldırılarına hedef olduğunu görüyoruz.
Elbette faşizm özgürlük hareketinin büyük başarısının temelinde esas aldığı ideolojik perspektif olduğunu iyi biliyor. Bundandır ki faşist rejim, epey bir zamandır özgürlük hareketinin etkisini zayıflatmak için Kürdistan’da işbirlikçiliğe dayanan kimi ideolojik eğilimleri güçlendirerek kendince özgürlük hareketine karşı alternatif bir çizgi oluşturmaya çalıştığını ve bu kapsamda Kürt halkının zihnini bulandırıp mücadeleden düşürmeye çalıştığını görüyoruz.
Bu temelde KDP, HÜDAPAR ve onlarla bağlantılı veya onlarla aynı politik çizgide olan kimi çevre ve şahsiyetlerin Kürt halkının çok büyük bedeller ödeyerek oluşturduğu değerlere günlük olarak dil uzattıklarını, seviyesizce hedef aldıklarını görüyoruz. Bu sözde muhafazakar, sözde Kürt milliyetçisi, hatta sözde liberal özünde ise işbirlikçi-hainlerin ne yapmaya çalıştıklarını iyi anlamak gerekiyor. İşgalcilere tek kelime bile etmeden gece gündüz basın yayın organları aracılığıyla Kürt dili ve kültürünü, Kürt halkının ulusal ve dini duygularını da istismar ederek özgürlük hareketini karalayanların gerçek yüzlerini görmek gerekiyor.
Dikkat edilirse doğrudan Kürt halkının bilincini hedef alıyorlar. Kafa karışıklığı oluşturup temsil ettikleri ihanet çizgisini milliyetçilikle, muhafazakarlıkla süsleyerek halka yutturmaya çalışıyorlar. Baktığımızda nerede bir Kürt düşmanı varsa onlarla ilişkileri çıkıyor. Nerede Kürt karşıtı bir faaliyet varsa içinde yer alıyorlar. Peki bu nasıl bir Kürtlük, bunlar Kürt olabilir mi? bunların gerçek anlamda Kürtlükle bir alakaları yok, Kürtlükleri tamamen göstermeliktir. Daha da ötesi bunlar cellatlarına aşık olmuş Kürtlerdir, işgalcilerin kapısında onursuzca yaşamaya razı olmuş Kürtlerdir. Bunların neden özgürlük hareketine bu kadar saldırdıklarının sorusunun cevabı da basit aslında. Direnen özgürlük hareketine saldırıyorlar çünkü suçludurlar, direnmek yerine teslim olmuşlar. Özgür Kürtlüğü temsil eden özgürlük hareketi var oldukça da ihanetlerinin yüzlerine vurulacağını ve zamanı geldiğinde Kürt halkına hesap vereceklerini biliyorlar da ondan saldırıyorlar. Şimdi herkesin kendileri gibi teslim olmasını istiyorlar, bunu yapmayanlara da saldırıyorlar.
Bu temelde Kürdistan gençliği, Kürt halkına işgalcilerin gölgesinde uşakça yaşamayı reva gören bu zihniyete karşı durmalı ve ideolojik mücadeleyi büyütmelidir. Kürt halkını adeta ölüm uykusundan uyandıran, varlığı ve özgürlüğü için büyük bedeller ödeyerek bugünlere getiren ve tüm dünyanın hayranlık duymasını sağlayan hareketi daha iyi okumalı, bu gelişmelere yol açan fikirlerle kendilerini daha çok donatmalıdır. Unutulmamalıdır ki bu aynı zamanda bir zihniyet mücadelesidir. Bir tarafta faşizm ve yanında her tür gericilik varken bir tarafta da ezilenlerin kurtuluşa götüren özgürlük hareketi var. Kürt gençliği Kürdistan’da bir daha asla zalimlerin işbirlikçiliğini yapan, Kürtlüğü utanılacak bir olgu durumuna getiren gericiliğin egemen olmasına izin vermemelidir.