Hükümetin kadını değil, aileyi esas alan politikalar yürüttüğünü belirten sosyolog Feryal Saygılıgil, bunun da kadın cinayetlerini arttırdığını söyledi. Saygılıgil, ‘Kadın haklarını telaffuz eden bakanlık olmalı’ dedi
Türkiye’de son yıllarda “cinnet” adı altında birçok kadın cinayeti işleniyor. Feminist sosyolog Feryal Saygılıgil, kadın cinayetleri ve şiddetin altında yatan nedenleri değerlendirdi.
Kadın cinayetlerinin en büyük gerekçesinin “namus” adı altında işlendiğini söyleyen Saygılıgil, “namus” kavramının ise şiddet ve erkek iktidarı anlamına geldiğini belirtti. Saygılıgil, “Evlilik öncesi bekarete verilen önem, kadın sünneti, küçük yaşta zorla ya da görücü usulüyle evlenme, kadınların evlilik dışı ilişki kurmasının damgalanması, namusun görünen ve bedeli cinayetlere yol açan en ağır yüzüdür” dedi.
Kadınlardan “ahlaka uygun” ve toplumun onlardan istediği gibi davranmalarının beklendiğini ifade eden Saygılıgil, bu beklentilerin dışında yaşayan, gelenekleri sorgulayanlarınsa fiziksel, psikolojik ve duygusal şiddete maruz kaldığını ya da öldürüldüğünü ifade etti.
Medyanın rolü
Medyada; kadınların, şiddeti hak ediyormuş gibi gösterildiğinin altını çizen Saygılıgil, bunun yansımasını da şu örnekler üzerinden aktardı: “Bu durum, şiddetin ya da kadın cinayetlerinin meşruluk kazanmasına yol açar. Kadının özne ve birey olarak kabul edilmesinin önünde engel yaratır. Özel ve kamusal alanda kadınları annelik ve iyi eş üzerinden kurgulayan ve sunan erkek egemen sistem yapısı, buna uygun rol modellerini yaratır ve bu kavramları daima besler. Aşk ve tutku yerine kadınlara uygun görülen sevgi ve sadakat kavramları dolaşıma sokulur. Çocuklarına bağlı, kocasına sadık, namusuna el uzattırmayan ideal kadın imajı, egemen olan yazın alanı ve görsel medya tarafından daima yeniden üretilir.” Kadınların “kadın” oldukları için öldürüldüğünü söyleyen Saygılıgil, bu duruma erkek egemen politikaların yol açtığını belirtti.
Saygılıgil, hükümetin bir birey olarak kadını değil, aileyi temel alan politikalar izlediğini söyledi. Saygılıgil kadın cinayetleri sorununun politik alandan soyut değerlendirilmemesi gerektiğini belirtti.
Kadın Bakanlığı
Şiddetin önlenebilmesi için öneriler sunan Saygılıgil şöyle dedi: “Hukuk uygulayıcılarına toplumsal cinsiyet eğitimi verilmeli, nefret suçları acil olarak tanımlanmalı, haksız tahrik indirimi uygulaması acilen kaldırılmalı, sığınma evlerinde kimlerin görev yapacağı da dikkate alınarak sayıları çoğaltılmalıdır. Kadınları şiddetten koruyan politikalar yerine şiddeti önleyen politikalar ve uygulamalar gündeme gelmelidir. Aile yerine kadın haklarının telaffuz edildiği bir bakanlık hükümette yer almalıdır.”
Tepkilere rağmen…
2011 yılında Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı yerine bakanlıktaki “Kadın” ibaresi kaldırılarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kuruldu. Kadın örgütleri duruma tepki gösterdi. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, “Biz muhafazakâr demokrat bir partiyiz. Bizim için aile önemli” dedi. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın yerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kurulacağını açıklamıştı.
2017’de 409 cinayet
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2017 yılında 409 kadın cinayeti işlendi. 387 çocuk cinsel istismara uğradı ve 332 kadına cinsel şiddet uygulandı. Platformun verilerine göre, 2016 yılında 328 kadın, 2015 yılında ise 303 kadın öldürülmüştü. 2018 yılının Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarında 72 kadın cinayeti işlendi.
İSTANBUL