Lezgin Akdeniz/Diyarbakır-MA
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesi Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaş mahallelerinde 2 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağı, üçüncü yılını tamamlamak üzere. 6 mahallede zorla yerinden edilen insanların yaşadığı mağduriyetin tespit edilmesi için Dicle Toplumsal Araştırma Merkezi (DİTAM) tarafından “Diyarbakır İli Sur İlçesinde Yerinden Edilen Ailelerin Temel Haklara ve Kamu Hizmetlerine Erişim Projesi” çalışmaları yürütüldü. Projenin koordinatörü Dilan Kaya, Sur’da devam eden kent politikalarının, hatırlatmaya karşı unutturma çalışması olduğunu dile getirdi. AKP hükümetinin üç yıl önce yerinden edilmiş insanların, ailelerin mağduriyetini gidermek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eliyle proje başlattığını ve mülk sahiplerine üç seçenek sunduğunu aktaran Kaya, bunların maddi tazminat, TOKİ’nin herhangi bir başka bölgede veya Sur’da yapacağı evlerden bir ev verme seçeneği olduğunu, ancak bugüne kadar mülk sahipleri mağduriyetinin giderilmediğini kaydetti. İlçe sakinlerinin, kendilerini hayatta tutan tüm materyallerini kaybettiğini söyleyen Kaya, “Eşya tazminatı konusuna gelince durum çok trajik. Hasar tespit komisyonunun 2 bin ile 11 bin arasında eşyalara biçtiği değer, maalesef realitede bir karşılığı yok. Evlerde durum daha da fena. Evlere, ederinin çok altında değer biçildi. Bazı ailelere daha yazı gitmemiş. Bazı ailelerle uzlaşılmış, birçok aile de uzlaşmayı reddetmiş. Bazılarına teklif dahi gitmemiş. Önce şunu görmek lazım, bu ailelerin hepsi Sur’a yakın yerlere taşındılar. Ve şunu net bir şekilde gördük, Sur’da yerinden edilen aileler Sur’a dönmek istiyor” dedi.
‘Açık politika yürütülmüyor’
Devletin Sur’da bundan sonrası için açık bir politika yürütmediğini ifade eden Kaya, “Sur’da bir muğlaklık hakim, bundan sonra ne olacağı bilinmiyor. Uzlaşı komisyonları kısmı çok sıkıntılı. Devletin Sur’a dair ne yapacağı çok açık değil. Bir öngörü var ama bu çok büyük bir ekonomi gerektiriyor. Büyük bir mülkiyet sıkıntısı var. Acele kamulaştırma kararı alındı ama yasa olarak bu kararın uygulanması gerekiyor. Bundan dolayı uzlaşma komisyonunun istediği ile yaptığı çok da bir araya gelemiyor. Çünkü büyük bir mülkiyet sıkıntısı var ve ailelerden uzlaşmak istemeyenler var. Uzlaşma komisyonu açık bir politika gütmüyor. Hukuk sürecinde adalet mekanizmaları kapalı olduğu için aileler çaresiz kaldı. Açıklanan bir proje yok, proje üzerinde de konuşamıyoruz. Açıklanan metrekare birim fiyatlarına baktığımızda Sur’un gerçek sahiplerinin Sur’da ev sahibi olması mümkün değil.”
Rant alanı
Sur’da yapılanların “kentsel dönüşüm” olarak ele alınamayacağını vurgulayan Kaya, “Ailelerin devletle uzlaşmaya yaklaşmama nedeninin başında, sunulan seçeneklerdeki belirsizliklerin fazla olması ve karşılanması imkansız büyük maddi taahhütlerin altına girme kaygısı geliyor. Katılımcı bir süreç olmadan, oradaki insanların fikirleri alınmadan, yaşanan bunca travmadan sonra bambaşka bir boyuta kavuşan bir alanda, kentsel dönüşüm deyip üstü örtülemez. Kentsel dönüşüm çok fazla boyutlu. Sadece evin yıkılıp ev yapılması olarak gösterilebilir, ancak kentsel dönüşüm toplumsal bir olgu. Ekonomisini, toplumsal boyutunu, sosyolojik boyutunu düşünmelisiniz. Bundan dolayı Sur’da yapılanı kentsel dönüşüm diye adlandırmak ne kadar doğru bilmiyorum. Türkiye’de süregelen neoliberal politikaların kentteki yansımalarına baktığımızda aslında birçok yerde görülen dönüşümlerde aynı şey görülüyor. Özellikle kentin merkezinde kalan kültür ve turizmin gözdesi olan bu yerler büyük rant alanı olarak değerlendiriliyor. Mülkiyeti olan aileler orada neler yapıldığı konusunda bir bilgileri yok” diye konuştu. Sur’da devam eden kent politikalarının, “hatırlatmaya karşı unutturma” çalışması olduğunu dile getiren Kaya, “Kent dinamik bir durum, unutturmak istediğini sana unutturmayı biliyor. Hatırlamak istediğini de hatırlatır. Bundan dolayı kent planlaması çok önemli, bir şey unutturmak isterseniz belli politikalarla unutturabilirsiniz. Mekan bu yüzden çok önemli. Bazen biz unutabiliriz ancak mekan hatırlatma noktaları yaratır bize. Hatırlamak onun üzerinden iyi bir yaşam inşa etmek istiyorsanız, bu da kent planlamasıyla mümkün. Sur’da hiçbir şey olmamış gibi bir ortam var. Ne zaman, sınırları, sokakları kapatan beton blokları görene kadar. Arka sokağa geçmek istediğinde yapılan tüm makyaj düşüyor ve bariyerlerle karşılaşıyorsunuz. Sur’un tarihsel hafızası ile birlikte bugünkü hafızası var. Bugünden kastım, yakın geçmişte yaşadıklarımızın hafızası var” diye konuştu. “Sur’da silmek istenen şey ne, çözüm mü?” sorusunu da soran Kaya, “Bence silmek değil, görmek, yüzleşmek gerekir. Yüzleşmeden sildiğiniz her şey bir daha tekerrür ediyor” dedi.