İklim krizinin son yıllarda çok büyük bir tehdit olduğunu söyleyen İklim aktivisti Çiğdem Özbaş, Kürdistan’daki savaşın ekolojik yıkımın bir parçası olduğunu belirterek, “Yaşam merkezli bir toplumsal model üretmemiz lazım” dedi
Dünya genelinde artan sıcaklıklar, aşırı hava olayları, kuraklıklar ve eriyen buzullar, doğanın dengesini hızla bozuyor. Kapitalist üretim süreçlerinin neden olduğu sera gazı salınımları, ekosistemleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. İklim değişikliğinin etkileri sadece çevreyi değil, gıda güvenliğini ve su kaynaklarını da geri dönülemez şekilde zarar verdiği başladı. Ekolojik yıkımların aralıksız sürerken, Türkiye ise Kurdistan’ın doğasını yok etme anlayışını hızla sürdürüyor. İklim Adaleti Koalisyonu aktivisti Çiğdem Özbaş, iklim değişikliği ve ekolojik yıkıma ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Cizre’de köylülerin çığlığı’
Ekolojinin tüm canlı ve cansız varlıkların etkileşim içerisindeki uyumu olduğunu ifade eden Çiğdem, bundan dolayı ekolojik mücadelenin tüm canlıların ve gezegenin yaşamını sağlanması için gerekli olduğunu belirtti. Çiğdem, “Ekolojik yıkım, iklim krizi son yıllarda çok büyük bir tehdit. Bu tehdit Hopa’da olduğu gibi ormanını korumak isteyen köylülere karşı bir saldırıya, Akbelen’de ormanını korumak isteyen köylülere yönelik tehdide, Cizre’de güvenlik bahanesiyle ormanı yakılan köylülerin çığlığına dönüşüyor. Kapitalizm canlı varlıklara meta, tüketim malzemesi olarak bakıyor. Ormanlar turizm alanına dönüştürülmüş, otel yapımı için yakılmış, savaş politikaları gerekçesiyle yok edilmiştir” dedi.
Savaşlar fosil enerji için
Kapitalizmin yaşamın devamlılığını değil sermayenin devamlılığını esas aldığını ifade eden Çiğdem, “Fosil yakıt merkezli bir büyüme modeli hem havayı hem toprağı kirletiyor lojistik olarak yıkıma neden oluyor yani gezegeni tehdit ediyor. Bu büyüme modeli sermayeleri finanse edildiği, petrol için savaşların yapıldığı, emperyalist savaşların enerji politikaları üzerinden sürdürüldüğü gerçekliğin içerisindeyiz onun için ekolojik yıkım kapitalist yıkım sürecinin bir parçası. Marx, ‘gölgesini satamadıkları ağacı kesiyorlar’ diyor. Evet bu teze de baktığımız da ekolojik yıkımdan ve iklim krizinden kurutulabilmek için bu üretim modelinin değiştirilmesi şart. Yaşam, insan, gelecek kuşak merkezli bir toplumsal model üretmemiz lazım çünkü bu toplumsal bir sorun” diye belirtti.
Ormanlar sahipsiz kılındı
Yaşanan ekolojik yıkımda Türkiye’nin rolüne değinen Çiğdem, şunları dile getirdi:
“Türkiye iklim krizini kendisinin sorumluluk alacağı bir mesele olarak görmüyor. Türkiye iklim krizine inkarcı yöntemle devam ediyor. Kürdistan’daki ormansızlaştırma politikası da savaş politikasının bir parçası be bu 90’lardan bu yana bildiğimiz bir süreç. Ormanı koruyan, hayvancılıkla uğraşan köylüler göçe zorlandı, katliama uğradı ondan dolaylı çoğu ormanımız sahipsiz. Köyleri boşalttığınızda, tarımsal alanları, biyoçeşitliliği yok ettiğinizde, gezegene yatırım yapacağınıza savaş malzemelerine yatırım yaptığınızda bütün gezegeni geleceksizlik ile karşı karşıya bırakmış oluyorsunuz. Kürdistan’daki savaş ekolojik yıkımın bir parçası.”
Kolektif dayanışma
Ekolojik bir yaşam için sınırsız bir dünyanın varlığının kabul edilmesi gerektiğini söyleyen Çiğdem, Fırat nehrinin suyunun bütün canlıların suyu olduğu fikrinin kabul edilmesinin ekolojik yaşam için bir adım olduğunu belirtti. Çiğdem, “Suyun, toprağın uluslararası düzeyde korunması ve geleceğin garanti altına alınması lazım. Dayanışma duygusu yerine uluslararası çok ciddi bir çatışma, savaş ve inkar üzerine yükselen uluslararası sistem var ama kolektif bir dayanışmanın parçası olabileceğimize inanıyorum. Bunu yapmaya çalışan ekolojistlerin, çevrecilerin katledildiğini biliyoruz ama bu katliamların bizi durdurmasını değil politik bir mücadele yürütmek istiyoruz. Ormanlarımızı korumak için yerel halkı içine katan çözümler peşindeyiz. Adalet arayışımız, eko-kırımın suçu işleyenlerden hesap sorma konusunda direnişimiz devam edecek, halklarımızı da bu mücadeleye katılmaya davet ediyorum” çağrısında bulundu.
Haber: Rozerin Gültekin/JINNEWS