HDP’li vekil Ömer Faruk Gergerlioğlu, Avrupa Konseyi’ne gönderdiği mektupta OHAL Komisyonu’nu şikayet etti. Gergerlioğlu, “OHAL komisyonu, AB’yi ve mağdurları oyalama komisyonu olmuştur” dedi.
HDP Kocaeli Milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, OHAL Komisyonu’na dair Avrupa Konseyi (AK) Genel Sekreterliği’ne bir mektup gönderdi. Gergerlioğlu’nun mektubu 4 sayfadan oluştu. HDP Dış İlişkiler Komisyonu aracılığıyla iletilen mektupta, OHAL Komisyonu’nun AK ve AİHM tarafından hak ve özgürlükler açısından etkin bir hukuk yolu olarak kabul edilemeyeceği vurgulandı.
‘OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu yetersiz’
HDP’li vekil, mektubunda yazıyı alma gerekçelerini “Bu mektubumuz, Türkiye’de 15 Temmuz’ da yaşanan ve hepimizin kınadığı başarısız bir darbe girişimi sonrası, 20 Temmuz 2016’da AKP hükümeti tarafından ilan edilen ve 2 yıl süren OHAL’de, KHK’larla en az 250.000 kişi olduğunu tahmin edebildiğimiz doğrudan mağdur; ikincil mağduriyet yaşayan aileleriyle birlikte hesaplandığında ise sayıları 1,5 milyona ulaşan kamu ve özel sektör çalışanını mahkemelere müracaat haklarını dahi ellerinden alacak şekilde tüm ekonomik ve sosyal haklarından mahrum edilmiş insanların mağduriyetlerini telafi etmek üzere kurulan ‘OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun, ülkede yaşanan hak ihlallerinin telafisi hususunda yetersiz kaldığı ve kötü işletildiği hakkında tarafınıza bilgi sunma amacı ile yazıldı” sözleriyle dile getirdi.
‘AKP’nin politik kriterlerini temel almaktadır’
Binlerce mağdurun kısa bir sürede AİHM’e müracaatları sonucu ortaya çıkan dış baskılara dayanamayan AKP hükümetinin, OHAL/KHK mağdurları için bir hak arama yolu olarak ‘OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunu’ kurmak zorunda kaldığını belirten Gergerlioğlu, “Ancak, komisyonun şu ana kadar gösterdiği çalışma usulü ve kriter göstergeleri hem Venedik Komisyonu tarafından öngörülen ölçütlerin hem de AİHM içtihatlarında belirlenen standartların çok uzağındadır. OHAL komisyonu, maalesef, kararlarında hukuki kriterleri esas almak yerine AKP hükümetinin politik kriterlerini temel almaktadır” dedi.
Mektubun devamında öne çıkan kimi noktalar şunlar oldu:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kendisine başvurulmadan önce ulusal idari ve yargısal mekanizmaların tüketilmesi koşulunu mutlak olarak anlamamakta ve bu mekanizmaların gerçekten etkin ve etkili olmasını aramaktadır. Diğer bir deyişle bu mekanizmaların etkin olup olmadığını kendi içinde bağımsız olarak değerlendirmekte ve bu yolların etkin ve etkili olmadığına karar verilmesi halinde bu yolların tüketilmesine gerek olmaksızın yapılan başvuruyu kabul edilebilir nitelikte bulabilmektedir. OHAL Komisyonu temel hak ve özgürlüklerin ihlalini inceleyecek idari bir mekanizma olarak değil aksine bu iddiaların yargı önüne götürülebilmesini engelleyici bir kuruluş ve organizasyon şemasına sahiptir. Devlet, Komisyona başvuran kişiler bakımından başarı şansı olmayan bir yol ihdas etmiş ve komisyona başvuruyu “kasıtlı zorluk çıkartma kuralı” haline getirmiştir. Komisyon ihlal iddialarının giderimini sağlayamayacaktır ve kamu gücü işlemlerinin temel hak ve özgürlüğün korunmasına ilişkin formaliteden ibaret bir hukuk yoludur.
‘İki yılda karara bağlanacağı sözü verilmişti’
125 Bin başvurudan sadece 42 Bini incelenebilmiş! Henüz başka bir adres gösterilen Ankara İdare Mahkemesinden bir karar çıkabilmiş değildir! OHAL KHK’ları kapsamında temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri süren başvurucuların bu kararnamelere karşı etkin ve etkili bir başvuru imkanı bulunmamaktadır. OHAL Komisyonu’nun hayata geçirilmiş olması da bu gerçeği değiştirmektedir. Anılan Komisyonun yapısı ve kurulduğu günden beri verdiği kararların istatiksel dökümü yanında değerlendirme yaptığı kriterlerin yetersizliği de bu komisyona yapılan başvurularda anılan Komisyonun kapasite sorununu haklı çıkarmaktadır. 23 Ocak 2017 de kurulmasına karar verilen komisyonun kurulmasının üzerinden yaklaşık iki yıl geçmesine rağmen (iki yıl içerisinde komisyonun başvuruları karara bağlayacağı sözü verilmişti) şu ana kadar 125 Bin başvurunun 42 Bini incelenebilmiştir. Bu incelemeler sonucunda olumsuz karar alan yurttaşların başvuruları için adres gösterilen Ankara İdare Mahkemelerinden ise bir karar çıkabilmiş değildir. Görülmektedir ki insanların iç hukuk yollarını tüketmeleri gerektiği zorunluluğu daha ilk adımda defacto bir şekilde engellenmektedir.
‘AB’yi ve mağdurları oyalama komisyonu olmuş’
Ayrıca komisyon tarafından daha vahim anayasa ihlali ve suçlar işlenmektedir. T.C. mahkemelerinden beraat ve takipsizlik alanlara ya da hakkında hiç soruşturma olmayan yurttaşlara yukarıda anılan sebepler gerekçe gösterilerek red cevabı verilmektedir. Daha öncesinde ihraç edilme tarihine göre başvuruların değerlendirileceğini belirtilmesine rağmen açıklanan sonuçlar sıralamaya kesinlikle uyulmadığını göstermektedir. Teknik olarak değerlendirdiğimizde de komisyon çalışma prensibi olarak ciddiyetten uzak, komisyon başkanının ‘değerlendirmelerimiz bittikten sonra iade sayısı %15leri bulacaktır’ dediği kadar değerlendirme sonuçları önceden belli ve objektiflikten uzak, başka kişilerin kararlarını başka başvuruculara gönderecek kadar özensiz, evrensel hukuk normlarından uzak olacak şekilde haktan ve hukuktan uzak bir yapısı vardır. Kısaca OHAL komisyonu, AB’yi ve mağdurları oyalama komisyonu olmuştur. Mağdurların hukuka bir an önce erişimini engelleme ve ‘Sivil Ölümlerini’ derinleştirme işlevi görmektedir. Saygılarımızla.”
HABER MERKEZİ