Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin ölümünün üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen gizlilik kararı verilen soruşturma dosyasında hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Dosyada 2 başsavcı, 4 de savcı değiştiğine dikkat çeken avukat Muharrem Erbey, Elçi’ye doğru ateş eden 4 polisin sadece tanık olduğunu hatırlattı.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan Dört Ayaklı Minare’nin çatışmalardan dolayı gördüğü hasarı protesto etmek isteyen dönemin Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 günü Minare’nin altında basın açıklaması yaptı. Elçi, minarenin aldığı darbelere ilişkin açıklamasından sonra sokakta koşarak geçen iki kişiye yönelik polislerin açtığı ateş sırasında saat 10.53’te yaşamını yitirdi. Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan soruşturmada gizlilik kararı verildi. Hükümet yetkilileri, cinayeti çözeceklerine yönelik beyanatlarda bulundu; ancak cinayetin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen birkaç tanığın dışında dosyada hiçbir gelişme yaşanmadı.
Avukatların talepleri
Bugüne kadar soruşturmaya bakan 2 başsavcı ile 4 savcı değişirken, onlarca kişinin gözü ve kameraların önünde yaşanan cinayette, Elçi’yi vuran kişi ve vurulduğu anı gösteren herhangi bir görüntü kaydı ya bulunmadı ya da bulunmak istenmedi. Sokaktaki işyerlerin incelenen kamera görüntülerinden bir sonuç çıkmazken, yine sokaktaki Mardin Kebapevi’nin içini çeken 3 kamera görüntüleri bulunuyor; ancak cinayet noktasını görüntüleyecek açıya sahip dördüncü kamera ise “çalışmıyor” gerekçesiyle görüntünün olmadığı iddia edildi. Elçi’nin vurulma anının da olduğu polis kamerası görüntülerinde 13 saniyelik kesinti bulunurken, avukatların Cumhuriyet Savcılığına yaptığı başvurulara rağmen hala polis kamerasına ait hafıza kartı bulunamadı. Cinayet sokağındaki 30’u aşkın polisin silahlarına kriminal inceleme yapılmadı. Avukatların soruşturmanın genişletilmesi ve ilerletilmesi için savcılık nezdindeki tüm talepleri bugüne kadar karşılık bulmadı.
Tepkilerini ortaya koyan barolar, sivil toplum örgütleri, hukukçular, insan hakları savunucuları ve siyasetçilerin, cinayetin aydınlatılması ve etkin bir soruşturmanın yürütülmesi konusundaki çabaları devam ediyor. Diyarbakır Barosu’nun da Tahir Elçi cinayetinin aydınlatılması, faillerin bulunarak yargılanması ve cezalandırılması için her hafta Cuma günü adliye binası önünde gerçekleştirdiği eylem, 151’inci haftasını geride bıraktı. Elçi’yi 151 haftadır anan baro, anma eylemini geçtiğimiz ay Tahir Elçi İnsan Hakları Kürsüsü’ne dönüştürdü. Kürsüye konuk olanlar, her hafta önemli hak ihlallerini burada seslendiriyor.
‘Eiçi’ye doğru ateş eden 4 polis de tanık’
Avukat Muharrem Erbey, Elçi cinayetinde gelinen aşamayı Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. Elçi’nin bölgede yaşanan çok sayıda cinayetin ve hak ihlallerinin ortaya çıkarılması için mücadele eden bir insan hakları savunucusu olduğunu aktaran Erbey, cinayetin üstünden 3 yıl geçmiş olmasına rağmen soruşturma dosyasında herhangi bir ilerlemenin olmadığını dile getirdi. Erbey, Dört Ayaklı Minare’nin olduğu yerde, Elçi’ye doğru ateş eden 4 polisin soruşturmada sadece tanık olarak yer aldığını hatırlattı.
‘Yabacı değiliz’
Elçi’nin, hayatını tümüyle cezasızlığa karşı adayan ve kamu otoritesini kullanarak suç işleyen kamu görevlilerine karşı davalar açan bir hukukçu olduğunu dile getiren Erbey, “Açtığı davaların takibini yapan Elçi, ulusal yargıdan sonuç almayınca uluslararası mahkemelere kadar davaları götürüyor ve bu davalarla hukuk oluşturuyordu” dedi. Üreten, yazan, çizen ve sorunlar üzerine kafa yoran Kürdün vurulması, tutuklanması ve zorla göçertilmesinin Kürtlerin kaderi haline geldiğini belirten Erbey, “200 yıldır Kürtlere karşı kullanılan bu ilkel yöntemlere yabancı değiliz” diye konuştu.
‘Uluslararası mahkemelere taşıyacağız’
“Musa Anter’den Vedat Aydın’a ve çok sayıda failli meçhule giden Kürt aydınından gazetecisine kadar biliyoruz ki failler ortaya çıkarılmadı ve çıkarılmayacak” diyen Erbey, Elçi cinayeti soruşturma sürecinin takipçisi olan avukatlar ve Diyarbakır Barosu’nun, ulusal yollar tükenince dosyayı uluslararası mahkemeye taşıyacağını belirtti.
‘İşkenceye maruz kalıyor’
Öğrencilik yıllarında ve avukatken Elçi’nin gözaltına alınırken gördüğü işkenceleri ise Erbey, şu sözlerle anlattı: “Tahir Elçi, 1987 yılında öğrencilik yıllarında gözaltına alınıyor. 30 gün boyunca en ağır işkencelere maruz kalıyor. Ağır işkence altındayken zorla bir ailenin evinde kaldığı iddiası var, bunu kabul etmesi isteniyor. ‘Hayır! Ben böyle bir evde kalmadım’ diyor. Yoğun işkenceden sonra kendinden geçiyor. Karanlıkta bir ses duyuyor, yaşlı bir adamın kendisine ‘Tahir kabul et. Sen bizim evde kaldın. Sana çok işkence yapıyorlar, kabul et’ diyor. Tahir Elçi kendisine gelince askıda asılmış durumda olduğunu görüyor, kendisine elektrik veriliyor. O da, ‘Ben bu adamı tanımıyorum onun evinde kalmadım’ diyor ve işkenceye devam ediyorlar. Avukatlığa başladıktan sonra yine bir itirafçının beyanı üzerine 1993 yılında Elçi’nin de aralarında bulunduğu 19 avukat gözaltına alınıyor. Yine 30 gün boyunca en ağır işkencelere maruz kalıyor. Ne olursa olsun ağzından tek kelime çıkmıyor, aleyhine hiçbir şeyi kabul etmiyor.”
Kaynak: MA