Brezilya devleti, sosyal medya devi X’i resmen yasakladı. Yüksek Mahkeme’nin, geçtiğimiz cuma günü ülkenin telekomünikasyon kurumuna X’i askıya alma emrini tebliğ etmesinin ardından kurum başkanı, kararı uygulamaya koyduklarını açıkladı. Bu, sayısı 40 milyonu bulduğu bilinen Brezilyalı X kullanıcıları için önemli bir mağduriyet anlamına geliyor.
Yakın geçmişe kadar Twitter olarak bilinen X sitesinin milyarder sahibi Elon Musk, “Brezilya baskıcı rejiminin, insanların gerçeği öğrenmesinden duyduğu korku nedeniyle” bu kararı aldığını söylüyor. Bu davayı bir düşünce ve ifade özgürlüğü meselesi olarak tanımlıyor.
X’in kapatılma kararı verildiği sırada, bir başka sosyal iletişim ağı Telegram’ın CEO’su olan Pavel Durov Fransız otoriteleri tarafından sorgulanmaktaydı. Telegram, Ukrayna ve Rusya başta olmak üzere eski Sovyet cumhuriyetlerinde en popüler mesajlaşma platformu. Fransız yargısı, Telegram’ın şifreleme ve gizlilik özellikleri nedeniyle önemli suç faaliyetlerinde kullanıldığını iddia ediyor. Dört gün gözaltında sorgulanan Durov 5 milyon Euro kefalet karşılığı serbest bırakıldı. Rus ve Fransız çifte vatandaşı olan Telegram CEO’suna, soruşturma süresince Fransa dışına çıkış yasağı konuldu.
Geçtiğimiz ay Türkiye’de de benzer bir sosyal iletişim sorunu yaşanmış ve Instagram sitesi bir süre kapatılmıştı. Instagram, X ve Telegram’ın tersine sansür ve kontrolü reddetmesi nedeniyle değil, bir devlet yetkilisinin mesajını “terörizmi teşvik etme” kapsamında değerlendirerek sansürlemesi sonucunda kapatıldı. Yakın geçmişte Erdoğan hükümetinin beğenmediği bir içerik nedeniyle uzun süre Youtube yasağı uyguladığı, diğer sosyal ağlarla da bu türden sansür taleplerinin uygulanması üzerine zımni anlaşmaların yürürlükte olduğu biliniyor.
Avrupa ve Güney Amerika kıtalarında X ve Telegram soruşturmaları sürerken bir vaka da Amerika Birleşik Devletleri’nde gelişti. Facebook ve Instagram platformlarının ana şirketi Meta’nın CEO’su Zuckerberg, yakın geçmişte Biden yönetimi ve FBI tarafından baskı gördüğünü açıkladı. Beyaz Saray’ın Covid-19 pandemisi sırasında aşı karşıtı gönderileri ve gerçekdışı içerikleri engelleme talepleri üzerine şirketinin işbirliği yaptığını belirtti. Ayrıca 2020 seçimleri sırasında Joe Biden’ın oğluna ait bir dizüstü bilgisayar hakkındaki gönderilerin engellenmesi konusunda FBI’ın talebine de uyduklarını belirtti. FBI, laptop söylentisinin bir Rus dezenformasyon faaliyeti olduğu yolundaki istihbarat nedeniyle bu talepte bulunmuş.
Teknoloji şirketlerinin platformlarındaki içeriği denetleme sorumlulukları, küresel ölçekte önemli bir hukuki ve siyasi tartışma konusu. Bir yanda düşünce ve ifade özgürlüğü argümanı, öte yanda bu platformlar üzerinden ağır suçların işlenmesiyle sonuçlanabilen iletişim riski bulunuyor. Örneğin Telegram CEO’su Durov’la ilgili Fransız yargısının yürüttüğü soruşturma; çocuk pornografisi dağıtımı, uyuşturucu kaçakçılığı ve dolandırıcılık gibi ciddi suç faaliyetlerinde suç ortaklığı iddiasını içeriyor. Brezilya Yüksek Mahkemesi’nin X kararındaki süreçse daha karmaşık ve siyasi manipülasyon suçlamalarını kapsıyor.
8 Ocak 2023 günü sabık Başkan Jair Bolsanaro taraftarları, Brezilya Parlamento binasına kitlesel bir baskın girişiminde bulunmuştu. Darbecileri yargılayan Brezilya mahkemeleri, “dijital milisler” adlı grubun X platformu üzerinden seçim sonuçları hakkında doğru olmayan verilere dayalı bir provokasyon gerçekleştirdiği sonucuna varmış ve site yönetiminden bu grup mensuplarına ait hesapları engellemesini talep etmişti. Şirketin milyarder sahibi Elon Musk, bu “yasadışı sansür emrine” uymayacağını belirtince restleşme başladı. Musk, 17 Ağustos’ta X’in Brezilya’daki faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı. Platform, iki haftadır şirket temsilcisi ve resmi adresi olmaksızın kullanılabilir olmayı sürdürüyordu. Brezilya Yüksek Mahkemesi, şirketi yaklaşık 2,5 milyon Euro tutarında para cezasına çarptırdı ve tedbir olarak Musk’ın uydu ve internet sağlayıcısı Starlink şirketinin Brezilya’daki banka hesaplarını bloke etti. Elon Musk, bu kararlara “muhaliflerini susturmak isteyen baskıcı bir rejimin” kendisini “iflas ettirmeye çalıştığı” yorumuyla karşılık verdi.
Sonunda yüksek mahkeme, Musk’ın yasal temsilci atama emrine uymama konusundaki ısrarı karşısında X’in Brezilya’da kullanılmasını tamamıyla engelleme kararı aldı. VPN kullanarak engellemeyi ihlal eden herkesin de 7,000 Euro para cezasına çarptırılabileceğine hükmetti. Brezilya genelinde 40 milyon kullanıcıyı doğrudan etkileyecek boyutta bir yasaklama, dünya tarihinde bir ilk. Sosyal medya platformları, Çin gibi internet sistemi bütünüyle dışa kapalı birkaç ülke dışında, küresel iletişimin temel unsurları olarak hayati öneme sahip. X gibi önemli bir sosyal medya platformunun Brezilya genelinde devre dışı kalması, küresel ekonomi ve iletişim açısından ciddi aksamalara yol açabilir.
Musk, mahkeme kararına uymama ısrarının mali bedeli olarak para cezasının ötesinde Brezilya gibi büyük bir pazarı da feda etmiş oluyor. Starlink çatısı altındaki dünya devi Amazon ve X şirketlerine ek olarak uzay/roket şirketi SpaceX’in ve elektrikli otomobil üreticisi Tesla’nın da en büyük hissedarı olan biri için önemli bir servet kaybı olmayacaktır ama ekonomik işleyiş açısından riskli bir inat olduğu da görülüyor. Brezilya devlet başkanı Lula de Silva konu hakkında şunları söyledi: “Brezilya’da yatırımı olan herkes Brezilya anayasasına ve yasalara uymakla yükümlüdür. Musk’ın çok parası olması saygısızlık edebileceği anlamına gelmez.”
Elon Musk’ın Brezilya devletiyle girdiği mücadelenin, siyasi görüşleri ve gelecek projeleriyle ilgili olduğu da iddia ediliyor. Yakın geçmişine kadar radikal-liberal bir genç iş insanı profili çizen Musk, bir süredir yeni-sağ fikirlere meyletmiş görünüyor. ABD siyasetinde Donald Trump’a desteğini açıklarken, kendisinden Türkiye’de Tesla fabrikası açmasını isteyen Erdoğan’la ve Çin Komünist Partisi yöneticileriyle de iyi ilişkiler içinde olduğu biliniyor. Bu “otoriter” dostlarına rağmen Brezilya’daki liberal sol yönetimi “baskıcı rejim” olarak nitelemesi dikkat çekici. Brezilya’nın devrik sağ popülist başkanı Bolsonaro, ABD başkanı Trump’ınkine benzer bir yönetim sergilemiş ve Hıristiyan-fundamentalist otoriter bir rejim kurmaya çalışmıştı. Musk’ın, darbe provokasyonunu düzenlediği mahkeme kararıyla sabit Bolsonarocu “milisleri” koruma çabası, sağ siyasete angaje olmasıyla yakından ilişkili olsa gerekir. Bazı yorumcular, Trump’ı yeniden seçtirmek için teknoloji ve medya güçlerini seferber eden milyarderin yakın gelecekte ABD başkanı olma hevesiyle hareket ettiğini savunuyorlar.
İletişim, teknoloji, sanal gerçeklik ve yapay zekâ olgularının siyasetin alanını giderek daha çok işgal ettiği ve belirlediği bir gidişat içinde bu heves hiç de boş görünmüyor. Ama algoritmamızın kontrolüne sahip olanla siyasi hayatımızı kontrol edenin aynı şahıs olduğu bir yakın gelecek distopyası oldukça korkutucu.