İstanbul’da, Birleşmiş Milletlerin (BM)İstanbul Protokolü’nü kabul edişinin 100. yıldönümü dolayısıyla ‘21. Yüzyılda İnsan Hakları ve Kötü Muamele’ başlıklı panel düzenlendi. Küyerel Düşünce Enstitüsü, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği ve İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)tarafından organize edilen panelde BM Özel Raportörü Nils Melzer, Maltepe Üniversitesiİnsan Hakları Merkezi Müdürü Prof. Dr.Ioanna Kuçuradi ve Bilgi Üniversitesiİnsan Hakları Hukuku Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Turgut Tarhanlı konuşmacı olarak yer aldı. Panelde konuşan BM Raportörü Melzer, Türkiye’yi resmi olarak en son 2 yıl önce ziyaret ettiğini ve bu ziyaretinin 15 Temmuz ardından olduğu bilgisini verdi. Melzer, yaptığı görüşmeler ve yaşanan ihlaller açısından Türkiye’nin bir travma dönemi yaşadığını tespit ettiğini ifade etti. Melzer, “2016 Aralık ayı Türkiye için travma dönemiydi. O dönem yetkililerle görüşmüştüm.
15 Temmuz’a ilişkin herkes travma yaşıyordu.İnsan hakları tartışmaya açık değil ama böyle kötü kriz dönemlerinde insan hakları ihlal edilebilir. Görüştüğüm devlet yetkililerinin ‘İşkenceye tolerans yok’ söylemlerini güvenilir buldum. O dönem Güneydoğu’da da çatışma vardı ama hükümet işkenceye sıfır tolerans tanıdığını söylediği için onlara inanıyoruz. Hükümet yetkilileri işkenceye sıfır tolerens dediler düzeni sağlamak işin bir şeyler yaptılar. Evet sıkıyönetim vardı ama yine de hükümeti tebrik ederim çünkü OHAL’i mümkün olan en kısa zamanda kaldırmayı başardı, gözaltı süreleri kısaldı. Tamam hala problemler var ama bunlar da çözülebilir” dedi. Prof. Dr.Ioanna Kuçuradi ise konuşmasında insan hakları ve insan onuru arasındaki ilişki üzerinde durdu. “İnsan onurunu zedeleme noktasında yaptıklarımızdan sorumluyuz” diyen Kuçuradi, şöyle devam etti: “İnsan hakları aynı zamanda etik ilkelerdir. Toplumsal düzenlemeye ve siyasete de etki değerleri ortaya koyar. Hala da pratik konusunda yetersiz olunan kısım tam da budur.”
Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, çeşitli ülkelerde yaşanan işkence yöntemlerinden örnekler verdiği konuşmasında, insan haklarının mutlak bir hak olarak tanımlanması ve tanınması gereken bir hak olduğunu söyledi. Bu hakkın çatışma dönemlerinde dahi ihlal edilmemesi gerektiğinin altını çizen Tarhanlı, bu ihlalin yaşandığı çok sayıda örnekle karşılaştıklarını belirtti. Gazeteciler ‘işkenceyi’ sordu Konuşmaların ardından sorucevap bölümüne geçildi. Bu bölümde BM Raportörüne özellikle paneli takip eden gazeteciler tarafından çok sayıda soru yöneltildi. Melzer’e, “Yaşanan bunca insan hakları ihlali mevcutken, sokağa çıkma yasaklarında insanların cenazeleri yerlerde kalıyorken, insanlar bodrumlarda diri diri yakılıyorken, OHAL ile birlikte yaşanan sayısız örnek varken, gözaltına alınanlar işkencelerde uzuvlarını dahi kaybediyorken ‘işkenceye sıfır tolerans’ savunulabilir? O kadar örnek görmezden gelinir? Çok sayıda uluslararası anlaşmaya imza atmış Türkiye’nin yaptırımlara tabi tutulmaması ya da bu söylemlerden güç aldığını söylemek mümkün mü?” şeklinde sorular yöneltildi. Salondaki izleyicilerden biri de gözaltında maruz kaldığı insanlık dışı işkenceleri hatırlattı.
‘Soruşturma gerekiyor’
Yöneltilen sorular ve dile getirilen yaşanmışlıkların ardından Melzer, şu yanıtı verdi: “Sadece şunu söyleyebilirim. Her tür işkence soruşturulması ve faillerinin adalete getirilmesi gerekiyor. Türkiye’de de başka ülkelerde de hala suistimalin, ihlallerin hepsinin soruşturulması gerekiyor. BM devletlerin bana verdiği yetkileri raporluyorum. Daha sonra bu konu devletlere kalmış soruşturma açmak ve devamını takip etmek.”
İSTANBUL