Türkiye’deki kadına yönelik şiddete dikkat çeken HDP PM üyesi Yüksel Mutlu, “Şiddetin en önemli nedeni yargı sürecinin erk olmasıdır. Erkekler hem devletten hem iktidardan hem yargıdan cesaret alıyor” dedi.
Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi (PM) üyesi Yüksel Mutlu, ülkede her geçen gün artan kadına yönelik şiddet ve şiddeti yaratan hükümet politikalarına ilişkin Mezopotamya Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.
Kadına yönelik şiddetin sadece kadınların sorunu olmadığının altını çizen Mutlu, erkek eğmen zihniyetin kadına yönelik şiddet sarmalının tüm toplumu etkisi altına aldığını söyledi. Türkiye’de kadına yönelik şiddetin cinsle sınırlı olmadığına işaret eden Mutlu, “Erkeğin, sistemin, sevgilinin, babanın şiddetti olmak üzere kadına yönelik çok boyutlu bir şiddet var. Cinsel, sınıfsal bir sömürü var; ama aynı zamanda ulusal bir sömürü de var. Bu sömürüye karşı da çok ciddi bir mücadele gerekiyor. Türkiye’de çok ciddi bir kadın sömürüsü ve katliamı olmasına rağmen, bunu görmek istemeyen bir iktidar gerçeği var” diye konuştu.
‘Erkekler yargı ve iktidardan cesaret alıyor’
Kadına yönelik şiddetle sürekli mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Mutlu, “AKP’nin 17 yıllık iktidarı süresince mevcut verilerden, kadın katliamlarının nasıl arttığını biliyoruz. Şiddetin en önemli nedeni yargı sürecinin erk olmasıdır. Çünkü erkekler hem devletten hem iktidardan, hem yargıdan cesaret alıyor. Örneğin; ’Namus cinayetleri’ denilen, toplumsal cinsiyetçi kodlarla kadınlar her gün katliama uğruyorlar. Bu cinsiyetçiliği artıran en büyük etken; savaş militarizmin, erkek egemen iktidarla kol kola vermesi ve bunun kadınlara katliam, cezaevi ve kötülük olarak geri geliyor” dedi.
Ülkede yaşanan ekonomik krizin kadınlar üzerindeki olumsuz etkilerini değerlendiren Mutlu, şunları söyledi: “Ekonomik bütçenin karşılığında gittikçe yoksullaşan kadın oluyor. Savaşın çıkmasına neden olan erkek egemen zihniyet ve militarizm ama bunun bedelini ödeyen kadınlarıdır. Çünkü kadın yaşamın her alanında var. Bu yüzden kendi bütçesinden, kendi yaşamından kısarak fedakarlık yapıyor. Hem ekonomik şiddet kadını vuruyor, hem militarizm vuruyor ve erkek egemen yasalar bunu adeta taçlandırıyor.”
Kadına yönelik şiddetin sürekli artış göstermesine karşın güçlü bir kadın direniş mirasının olduğunun altını çizen Mutlu, bu direniş mirasından aldıkları feyizle ekonomik, sınıfsal sömürüye ve kadına yönelik her türlü katliama karşı mücadele edeceklerini vurguladı.
‘Medya kadın cinayetlerini magazinleştiriyor’
Ana akım medyanın kadın cinayetlerini magazinleştirdiğini söyleyen Mutlu, “Yapılan katliamların ayrıntıları veriliyor. Ancak buna karşı verilecek mücadele yöntemlerine değinilmiyor. Aksine olay magazinleştirilerek münferit ve sıradan bir olaymış gibi yansıtılıyor. Medyada kadın bakış açısıyla çok az sayıda haber yapan kadın var. Ana akım medya, erkek devlet mantığıyla haber yapıyor. Erkeklerin kadınlar üzerinde tahakküm kurmaya götüren yeni politikalarıyla her geçen gün güçlendiriyor. Örneğin; Aile ve Sosyal Bakanlığı kuruldu. Oysa orada kadın kazanımlarına dair hiçbir sonuç görmüyoruz. Erkeği koruyan kollayan bir konumda. Bunun yerine Kadın Bakanlığı olabilirdi. Kadın özgürlüğü, adaleti ve eşitliği için kadın yoksulluğu için mücadele eden bir yapıda olsaydı, bu sorun en aza indirilebilirdi. Yani iktidarın ideolojisine ve diline baktığımızda, kadını dar bir alana hapis eden, kadına siyasette yer açmayan ve kadına pozitif destek sağlayan hiçbir proje göremiyoruz” şeklinde konuştu.