İş Kanunu’nda yapılması planlanan düzenlemeler ile işçilerin tazminat ve işe iade davası gibi hakları elinden alınacak. DİSK’li Arslanoğlu, iktidarın ‘çalışma saatini azaltacağız’ diyerek işçi düşmanı düzenlemeler yapacağını söyledi
İş Kanunu’na eklenmek istenen ve 2020’de gündeme gelen ancak tepkiler üzerine torba yasadan çıkarılan “esnek çalışma modeli”ni iktidar tekrar gündeme getirdi. Düzenleme işçi sınıfının kıdem tazminatı, ihbar hakkı, tazminat ve çalışma süreleri gibi temel haklarında kısıtlamalar içeriyor. Sendiklar da işçi kazanımlarını hedef alan düzenlemeye tepkili.
Milyonlarca işçi açısından büyük önem sahip yeni modele ilişkin Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Marmara Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu değerlendirmelerde bulundu.
Tazminat hakkı tehlikede
Esnek Çalışma Modeli ile çalışma saatlerinin 40 saate indirileceği ve işçilerin az çalışarak daha fazla kazanacağı algısının yaratılmaya çalışıldığını ifade eden Arslanoğlu, ancak temel hakların hedefte olduğunu belirtti.
Esnek çalışma modeliyle güvencesiz çalışmanın arttırılmak istendiğini söyleyen Arslanoğlu, “Amaçları işverenlere hiçbir gerekçe veya somut delil göstermeden süreli iş sözleşmesi yapabilme yetkisi vermektir. Mevcut iş hukukuna göre bir işçi bir işe girdiğinde ve işverenle herhangi bir sözleşme yapılmamışsa bu durum süresiz iş sözleşmesi yapılmış gibi kabul edilir. Bu sayede işçi, çalıştığı her dönem için tazminat hakkı, ihbar hakkı ve kıdem tazminatı kazanır. Süreli iş sözleşmesinin temel farkı ise sözleşme süresinin bitiminde işverenin herhangi bir tazminat ödemeden sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir” dedi.
İşe iade davası açılamayacak
Var olan sistemde haksız yere işinden olan işçinin “işe iade” talepli dava açabildiğini ancak yeni düzenlemeyle onun ortaya kalkacağını söyleyen Arslanoğlu, bununla da işverene sınırsız yetki veren bir sistemin oluşturulmak istendiğini ifade etti.
Tüm hayatları etkilenecek
Düzenlemenin işçilerin hayatlarının tamamını etkileyeceğini vurgulayan Arslanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir işçi, bir işe girdiğinde o işyerinde yerleşmeyi, evlenmeyi, çocuklarını büyütmeyi, okula göndermeyi ve orada emekli olmayı planlar. Ancak, bu düzenlemeyle tüm bu planları temelden sarsan bir sistem getiriliyor. Bu kuralsız bir düzen olup esneklikten ziyade işçiler için son derece katı bir düzen oluşturuyor. İşçilerin tüm güvencelerini ellerinden alarak onları sahipsiz bırakacak bir düzen getiriyor.”
40 saat değil, 36 saat olmalı
Yeni düzenlemeyle birlikte çalışma saatlerinin 40’a ineceğini ancak 36 olması gerektiğini dile getiren Arslanoğlu, işçilerin uzun saatler çalışması nedeniyle emeklilikte hastalıklarla uğraştıklarını söyleyerek, “Peki, neden 36 saat? Çünkü bir gün 24 saattir ve Türkiye’de 24 saat çalışan işyerleri genellikle üç vardiya halinde çalışır. Birinci vardiya sabah başlayıp öğleden sonra 3-4’e kadar sürer. İkinci vardiya, öğleden sonra başlayıp gece 11’e kadar devam eder. Üçüncü vardiya ise gece 11’den sabaha kadar sürer. Ancak bu düzen, dört vardiyaya çıkarılmalıdır. Eğer bir günü dört vardiyaya bölersek, bir işçi haftada 36 saat çalışır ve bu çalışma süresi ücretinde herhangi bir kayıp olmadan gerçekleşmelidir” dedi.
Yeni fabrikalarda üretim makinelerinin de hızlı olduğunu ve vardiya sayısı arttırılmadığı için işçi sayısının da kısıtlı kaldığını söyleyen Arslanoğlu, bu nedenle gençlerin iş bulamadığını sözlerine ekledi.
Örgütlenme çağrısı
İşçilerin haklarını yok edecek düzenlemeye karşı örgütlenmesi gerektiğini ifade eden Arslanoğlu şu çağrıyı yaptı: “İktidar, işçilerin kıdem tazminatına göz dikmiş durumda. Kıdem tazminatı, geçmişte işçiler tarafından büyük mücadelelerle kazanılmış bir haktır ve bu hakka sahip çıkılması gerekiyor. İktidar, bu hakkı arkadan dolanarak, süreli iş sözleşmeleriyle ortadan kaldırmaya çalışıyor. İşçiler, bu düzenlemelere karşı sendikalar ve demokratik kitle örgütleri ile birlikte hareket etmeli ve bu saldırıya dur demelidir.”
Haber: MA