Özel savaş politikalarına karşı bilinçlendirme atölyeleri başlattıklarını belirten TJA’lı Eylem Saruca, özel savaşa karşı örgütlenmenin ve dil ile kültüre sahip çıkmanın en büyük özsavunma olduğunu vurguladı
Kurdistan’da uzun yıllardır devrede olan özel savaş politikaları son dönemde özellikle kadın ve gençler üzerinde yoğunlaştırıldı. Kültürel, sosyal, politik alanlarda yoğunlaştırılan özel savaş politikalarıyla uyuşturucu, fuhuş toplumda yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Özgür Kadın Hareketi (TJA) ise buna karşı Türkiye ve Kurdistan kentlerinde atölyeler düzenleyerek, özel savaşa karşı mücadeleyi geliştirmeyi hedefliyor.
TJA aktivisti Eylem Saruca, özel savaşın etkilerine ve buna karşı yürüttükleri mücadeleye dair değerlendirmelerde bulundu.
Gençler ve kadınlar hedefte
Egemenlerin özel savaş politikalarıyla toplumda direniş halinin gelişmesini engellemeye çalıştığını ifade eden Saruca, bu politikaların köklü bir tarihi olduğunu kaydetti. Gençler özellikle de genç kadınların hedefte olduğuna işaret eden Saruca, özel savaşın tek başlıkta ele alınabilecek bir konu olmadığını belirterek, “Kürt hareketinin en dinamik yapısı kadın ve gençlerdir. Bu nedenle de özelde gençlere yönelik öyle saldırıların olduğunu söyleyebiliriz. Tabi bunun din, dil, kültür, uyuşturucu, ajanlaştırma gibi birçok alanda etkisi mevcut” dedi.
Uyuşturucu satışı
Kurdistan kentlerinde ve Türkiye’de bulunan Kürt gençlerine yönelik yürütülen politikalardan birinin uyuşturucu üzerinden yürütüldüğünü ifade eden Saruca, Kurdistan kentlerinde uyuşturucu kullanım yaşının 12-13’e düştüğünü ilkokul kapılarında dahi asker, polis eliyle bu maddelerin satışının yapıldığını ifade etti.
Saruca, çocuklara ilk süreçte ücretsiz uyuşturucu verilerek bağımlı hale getirildiklerini daha sonra da kendi çıkarları doğrultusunda kullandıklarını ve ajanlaştırdıklarını ifade etti.
Özel savaşın amacı
“Kültürü ve dili yok olan toplumlar yok olmaya mahkumdur” diyen Saruca, özel savaş politikalarının da doğrudan dil ve kültürü de hedef aldığını vurgulayarak şöyle konuştu: “Sistem Kürt toplumunu silahlı mücadeleyle bitiremeyeceğini anladığı yerde özel savaşa başvurmak zorunda kaldı. Çünkü dilini ve kültürünü bitirmek o toplumu bitirmekle eş değer. Asimilasyon politikalarını da böyle yürütüyor zaten. Çünkü yürüttükleri asimilasyon ve özel savaş politikaları günden güne işliyor. Ve bu şekilde kültüründen ve dilinden kopuk bir toplum yaratmak istiyor. Yarattıktan sonra zaten o toplumu istediği gibi yönlendirmek çok kolay ve iktidar da bunun farkında. Bunu yapmak için de o toplumun en önemli taşlarına saldırı gerçekleştirerek kadınları ve gençleri koyuyor hedefine. Gençleri kendi kültüründen ve dilinden tamamen bağımsız yetiştirmeye çalışıyor.”
Dile, kültüre yani bir halka düşman bir devlet sistemi olduğunu söyleyen Saruca, “1990’lı yıllarda köy baskınlarıyla bunu yapmaya çalışıyordu ama artık öyle bir çağın ötesinde teknolojinin son derece geniş bir yelpazede olduğu bir çağdayız. Toplum birbirinden çok uzak yerlerde dahi birbirinden haber alıp buna karşı çok çabuk ayaklanabiliyor. Bu ayaklanmaları durdurabilmek için özel savaş aygıtlarını kullanıp halkı bitirmek istiyorlar” diye konuştu.
Özel savaşa karşı bilinçlendirme etkinlikleri
Özel savaş politikalarına karşı toplumu bilinçlendirmeyi hedeflediklerini vurgulayan Saruca, bu anlamda birçok kampanya örgütlediklerinin bunlardan birinin “Em xwe diparêzin” kampanyası olduğunu ve bununla özsavunmanın geliştirilmeye çalışıldığını ifade etti.
Bu kampanyayla köy köy, mahalle mahalle ulaşabildikleri her yerde özel savaş politikalarını anlattıklarını ve halkı bilinçlendirmek üzerine çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Saruca, “Her yerde, özel savaşın aygıtlarını ve politikalarını anlatma, devletin ve sistemin hangi yöntemlerle var olduğu konusunda kadınlar başta olmak üzere tüm halkı bilinçlendirmek üzerinden çalışmalar yürüttük. Bunlar çeşitli atölyelerle, eğitimlerle, etkinliklerle oldu. Ve bu süreçte ulaşamadığımız birçok kadına da ulaşmayı hedefledik. Çünkü özel savaşın hedefinde olan en önemli kesim olan kadınların bilinçlenmesi gerekiyor” dedi.
Özsavunma
Özel savaş politikalarına karşı özsavunma ve örgütlü mücadelenin büyük bir anlam taşıdığını vurgulayan Saruca, “Biz çalışmaları yürütürken hem bizden öncekilerden aldığımız mirasla hem de kısa bir süre önce kadınlar öncülüğünde gerçekleşen Rojava Devrimi’nin kazanımlarını ele aldık. Çünkü bu devrim kadınların sadece askeri değil sonrasında kurulan yeni yaşamın tüm örgütlenmesinde yer aldıkları alanlar oldu. Rojavalı kadınların devrimi aslında özsavunmayla gerçekleştirdiğini gördük. Biz de kendi yaşadığımız toplumda bu özel savaşa karşı özsavunmanın örgütlenmeden geçtiğini gördük. Ve bu örgütlenmenin de bizlerin ulaşabildiği tüm kadınlarla mümkün olduğunu gördük. İlk çalışmamız da örgütlenme çalışmasıydı zaten ama örgütlenme çalışmasının yanında özsavunmayı geliştirecek tüm çalışmaları ulaşabildiğimiz her yere ulaştırmaya çalıştık” ifadelerinde bulundu.
Örgütlülüğü büyütme vurgusu
Kadınlar başta olmak üzere tüm Kürt toplumunun özel savaş politikalarına karşı dil ve kültürünü sahiplenmesinin önemine işaret eden Saruca, “Çünkü dilimiz kendi varlığımız ve geçmişimizdir aslında. Bir de son dönemlerde kültür alanına dönük büyük bir saldırı var. Ve biz gençleri belki de en çok çeken alan da kültür alanı. Bu kültür alanında aslında yapabileceğimiz tüm eylem, etkinlikler, atölyeler veya kendi kültürümüzü geçmişten aldığımız mirasla yaşatmak aslında bize saldıramayacakları bir alan yaratmak anlamına geliyor. Ve yine örgütlülüğümüzü büyütmek biz Kürt gençlerini yine birbirine bağlayacak ve devletin bu tarz sızmalarının önüne geçecektir. Kurdistan’da sözde aşk adıyla düşürmeleri bizim kendimizi yalnızlaştırma gerçekliğinden buldukları açık alan anlamına geliyor. Ve biz gençler olarak kendimizi yalnızlaştırmayarak birbirimize destek olmak ve bu örgütlülüğü büyütmekle aslında kendi hareketimizden aldığımız o mirasla birbirimize bağlanır ve örgütlülüğü geliştirirsek sistem bize yaklaşamaz” diye konuştu.
Son dönemde bu alanda çok farklı çalışmalar yürütüldüğünü bunu birlikte örgütlemenin en büyük savunma olacağını belirten Saruca, “Özsavunmayı gerçekleştirebilmemiz için kendi dilimize, kültürümüze ve hareketimize sahip çıkmamız gerekiyor” dedi.
Haber: Ferhat Sezgin – MA