Özerk Yönetimi Meclisi’nden Hesen Koçer, Dêrazor’a yönelik gerçekleşen saldırıların kazanımlara yönelik olduğunu vurgulayarak, ‘Saldırılara karşı savunma yapmak zorundayız. Bizim Dêrazor’da yaptığımız öz savunmadır’ dedi
Türkiye, Şam rejimi ve güdümlerindeki paramiliter güçlerin Kuzey ve Doğu Suriye halklarına dönük saldırıları sürüyor. Son olarak Dêrazor’a yapılan saldırılarda Kürt-Arap çatışması çıkartmak isteyen güçlere karşı birçok Arap aşireti Kürtlerin yanlarında olduklarını açıkladı. Fırat Haber Ajansı‘na konuşan Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetim Yürütme Meclisi Eşbaşkan Yardımcısı Hesen Koçer, Dêrazor Kantonu’na yönelik 7 Temmuz’da Şam rejimi ve destekli güçlerin saldırılarını, Türkiye’nin bu saldırılardaki rolü ve bölgeye yönelik planlarını değerlendirdi.
Koçer, saldırıların temel iki amacının olduğunu belirterek, “Bunlar; Dêrazor’dan başlayarak tüm Kuzey ve Doğu Suriye’ye yayılacak istikrarsızlık ve karışıklık yaratmak ile Kürt-Arap savaşını başlatmak istiyorlar” dedi.
‘Saldırılar Türk devletinin çıkarlarına hizmet ediyor’
Bu saldırılarda yer alanların, Şam hükümetine bağlı çete grupları olduğunu kaydeden Koçer, Şam hükümetinin bu saldırıyı yönlendirip koordine ettiğini belirterek, “Bu saldırılar sonucu sivil insanlar katledildi. Sivillere ait birçok ev tahrip edildi ve sivil alanlar zarar gördü. Türkiye saldırıların devam etmesini ve Şam hükümetiyle ilişkilerini geliştirerek Özerk Yönetim’i tasfiye etmek istiyor. Dolayısıyla bu saldırılar, Türk devletinin çıkarlarına hizmet ediyor. Dêrazor’a yönelik bu saldırılarla Şam yönetiminin Suriye halkının hizmetinde olmadığını gösteriyor. Bu durum da Suriye krizini daha da derinleştiren ve Suriye içindeki karışıklığı daha da yaymaktan başka bir şey getirmiyor. Onların asıl hedefi de budur zaten” diye konuştu.
‘Osmanlı hayalini gerçekleştirmek istiyor’
Türkiye’nin, Suriye ve Irak ile ittifak kurmaya çalışmasının amacının, Kürt halkını ve bölge halklarının elindeki kazanımları tasfiye etmek olduğunu söyleyen Koçer, üstelik Türkiye’nin bölgeye yönelik saldırıları ve Suriye topraklarına geçme planlarının sadece Kürt halkını tasfiye etmek olmadığını belirtti.
Koçer, “Bölgedeki tüm halkları hedef alıyor. Osmanlı hayalini gerçekleştirmek istiyor. Osmanlı işgalinde olan bölgeleri tekrardan kendi hakimiyeti altına almak istiyor. Irak’ta yüzlerce askeri nokta kurmuş. Suriye’de birçok şehri işgal etmiş. Bu şekilde bölge üzerinde kendi iktidarını kurmaya çalışıyor. Bu anlamda gerek bölge devletleri ve özellikle Irak ve Suriye’nin bu tür ittifaklardan uzak durması gerekiyor. Maalesef bugün bu güçler ile yaptığı ittifaklar yoluyla Başûr Kurdistan ve Rojava’daki kazanımları tasfiye etmeye çalışıyor” diye konuştu.
‘Dêrazor’a yönelik saldırılar siyasetten kopuk değil’
Özellikle Kürt halkının buradaki duruşu ve birliğinin çok önemli olduğunu kaydeden Koçer, “Çünkü bir halkın yok edilmesi, soykırımdan geçirilmesi ve tasfiye edilmesi üzerine ittifak kuruyorlar. Rojava’ya yönelik saldırılarda sorunları bir parti falan değildir. Demokratik güçlerin, halkların demokratik sistemini, kazanımlarını ve halkların birliğini yok etmektir. Türk devletinin siyaseti budur. Aynı şekilde Dêrazor’a yönelik bu son saldırılar da bu siyasetten kopuk değildir. Bu saldırılar karşısında özellikle Arap halkının sergilediği tavır çok değerlidir. Kürtlerin de Dêrazor halkının yanında yer alması halkların birliğinin çok güzel bir örneğini ortaya koydu. Özerk Yönetim olarak bizim de temel hedefimiz kazanımlarımızı korumaktır. 12 yıl boyunca büyük emek ve bedellerle elde ettiğimiz kazanımlarımızı öyle kimse rahat bir şekilde elimizden alamaz. Birliğimizi ve mücadelemizi devam ettireceğiz. Bu durumda Kürt-Arap birliğinin çok daha gelişmesi gerekir. Türk devletinin bazı Arap devletleriyle yaptığı ittifak, Kürt-Arap birliğine ve ittifakına saldırıdır. Bunun iyi anlaşılması ve üzerinde iyi durulması gerekir” ifadelerini kullandı.
‘Dêrazor’da yaptığımız öz savunmadır’
Özerk Yönetim olarak Şam hükümeti ile diyalog kurmak, Suriye krizini ve sorununu siyasi olarak çözmek için çabalarının olduğunu söyleyen Koçer, “Ancak saldırılara karşı savunma yapmak zorundayız. Bizim Dêrazor’da yaptığımız öz savunmadır. Meşru müdafaamızı yaptık. Saldıran ve sivilleri katleden Şam hükümetidir. Bize saldırı olmadığı sürece kimseye saldırmıyoruz. Halkımızı, demokratik sistemimizi, kazanımlarımızı korumak zorundayız. Çözüm yolu olarak askeri yol tercih edilirse, Suriye’nin daha kötü sonuçlar yaşamasına neden olacaktır. 12 yıldır devam eden bu krizin temel nedeni, hala askeri yolun tercih edilmesidir. Tartışma yok, diyalog yok. Özek Yönetim olarak siyasi diyalog istiyoruz. Suriye topraklarını korumak, Suriye sorununu tüm Suriye bileşenleriyle birlikte çözmek istiyoruz. Biz savaşmak istemiyoruz ama saldırı olursa da daha güçlü karşılık vereceğiz. Şam hükümeti ile başlayan bir savaşımız yok. Tekrar üzerimize saldırı gerçekleşirse karşılığını vermekten tereddüt etmeyeceğiz. Çünkü devrimimizi korumak zorundayız” dedi.
HABER MERKEZİ