ANKA-DER ‘Hukuk ve toplumda anadil’ başlığıyla panel düzenledi. Panelde Kürtçenin halkın mücadelesindeki yerine dikkat çekildi
Anka Dil Kültür Sanat Derneği (ANKA-DER) “Di Hiquq û civakê de zimanê dayikê (Hukuk ve toplumda anadil)” isimli panelini Tüm Belediyelerin Sendikası (Tüm Bel-Sen) toplantı salonunda gerçekleştirdi. Salona, “Ciwanen Kurd têkoşerên Kurdî ne (Kürt gençleri, Kürtçenin mücadelecileridir), “Em perwerdehiya bi Kurdî dixwazin (Kürtçe eğitim istiyoruz)” yazılı pankartlar asıldı.
Etkinliğin moderatörlüğünü yapan ANKA-DER üyesi ve mamostesi olan Emine Oğuz, Kürt dili ve kültürü üzerindeki baskılara dikkat çekti. Oğuz, dernek olarak Kürt dili ve kültürünü yaşatmak için atölyeler ve dil kursları gerçekleştirdiklerini belirtti.
Toplumsal saldırı
Toplum ve anadil hakkında konuşan Jiyan Bahadır, Türkiye’nin pek çok şehrinde çalışan emekçilerin Kürtçe konuştukları için işlerinden ayrıldıklarını hatırlattı. Gençlerinin zamanının çoğunun sanal medyada geçtiğini kaydeden Bahadır, sanal medyanın anadil noktasında gençleri kötü etkilediğini belirterek, “Çünkü sosyal medyada Kürtçe içerik çok az ve gençler sürekli Türkçe içeriklere maruz kalıyor. Bu nedenle sosyal medya Kürtçenin popüleritesine zarar veriyor” dedi.
Kürtçe paylaşımlara yönelik saldırılar olduğuna da işaret eden Bahadır, “Bu da özel savaşın bir parçasıdır. Kürtçeye yönelik toplumsal bir saldırıyla Kürtlerin üzerine geliniyor” diye kaydetti.
Hukuk ve anadil
Ardından konuşan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Özgür Yaldız, Anadilin hukuk boyutunu değerlendirerek toplumda ve devlet kurumlarında nasıl yer aldığına ilişkin konuştu. Birleşmiş Milletler’in (BM) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan 26 ve 2’inci maddelerinde anadilin korunduğunu belirterek maddeleri açıkladı. Yaldız, “Ancak Türkiye devleti söz konusu maddeleri imzalamadı. Bu nedenle Lozan Antlaşması’ndan bu yana Kürtçe üzerinde büyük bir yasak var. Kürtçe’nin eğitim dili, resmi dil olmasından korkulduğu için de bu dil engelleniyor” diye konuştu.
Yaldız, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 30’uncu maddesinde çocukları için yer alan dillerini ve inançlarını istedikleri şekilde yaşayabilmeleri gerektiğini söyleyerek, Türkiye’nin bu maddeyi de imzalamadığını ifade etti.
‘Kurtuluş kendini tanımaktan geçer’
Kürtçe dili üzerine çalışmalar yapan araştırmacı Abdullah Ekici ise gençlerin Kürtçeye duyduğu ilginin kendisine umut verdiğini belirterek Celadet Bedirxwan’ın çıkardığı Hawar dergisinden söz etti. Bedirxwen’ın Kürtçenin, Kürt kültürünün, Kürt halkının mücadelesinde önemli olduğunu düşündüğünü ve bunun için çabaladığını söyledi. Ekici, kurtuluşun kendini tanımak ve kendini tanımanın da dilini bilmekle olduğunu kaydetti.
Panel konuşmacıların ardından soru-cevap ve halayla son buldu.
ANKARA