Türkiye’de elektrik dağıtımı yapan şirketler arasında bulunan DEDAŞ’ı diğer şirketlerden ayıran birçok özelliği var ve bunların içinde öne çıkan şey ise iktidarın bölge politikalarının bir parçası olarak işlev görmesidir
Yusuf Gürsucu
Türkiye’de elektrik dağıtımı yapan şirketler arasında bulunan DEDAŞ’ı diğer şirketlerden ayıran birçok özelliği var ve bunların içinde öne çıkan şey ise iktidarın bölge politikalarının bir parçası olarak işlev görmesidir. Geçtiğimiz ay içinde 8 bin dekara yakın ekili arazi yanarak kül olurken, 15 yurttaş ise yangına müdahale etmesi gerekenlerin seyretmesi sonucu yanarak can verdi. 1000’e yakın besi hayvanı ve binlerce adı sanı okunmayan canlı da yanarak yaşamını yitirdi. Yangının nasıl başladığını gören bir yurttaş, orta gerilim hatlarında rüzgar nedeniyle hattın fazlarının birbirine yaklaşmasıyla kıvılcım atarak yangına neden olduğunu ifade etmesine karşın, DEDAŞ yurttaş hakkında yalan beyanda bulunma iddiasıyla suç duyurusunda bulunması ise dikkat çekmişti.
Bölgede elektrik dağıtımını özelleştirme yoluyla alan Eksim Holding’in Türkiye’deki diğer dağıtım şirketlerine göre ek bir işlevi olduğu bölgedeki uygulamalarından anlaşılabiliyor. Dicle Elektrik AŞ (DEDAŞ) halkı kaçak elektrik kullanıyorlar iddiasıyla savcılıklara bildirirken, neden olduğu gerilimler sonucunda, halk gözaltına alınıp tutuklanma tehdidiyle yüz yüze bırakılıyor. DEDAŞ ekipleri jandarma eşliğinde muhtarın dahi haberi olmadan ‘kaçak’ elektrik kullanılıyor iddiasıyla köylere baskın yaparken, DEDAŞ eliyle havuz medyaya da ‘saldırıya uğruyoruz’ savıyla haber yaptırılıyor.
DEDAŞ, 15 yurttaşın yaşamını yitirdiği Xana Axpar’ı da (Çınar) içine alan bölgede bulunan Başalan köyü için, “Yatırım yapmamız engellendi, Başalan köyünde ‘kaçak’ elektrik kullanımı yüzde 98” iddiasında bulunmuştu. Başalan köyünde elektrik şebeke yenileme çalışmasının engellendiği iddiasında bulunan DEDAŞ, yüzde 98 kaçak elektrik kullanılıyor derken, köyde tüketilen elektriğin normalde 12 yılda kullanılması gerektiğini belirtti. Bu iddia ile birlikte köyde şebeke yenilemesi için 11 milyon yatırım yapacaklarını ifade etmeleri, yüzde 98 kaçağın yetersiz olan kendi hatlarındaki kayıptan kaynaklığını açıkça ortaya koyuyordu. Köyde 11 milyonluk yatırım yapmak istediklerini ama köylünün bunu engellediği iddiası ise Xana Axpar’da çıkan yangının yenilenmeyen eski elektrik hatlarından kaynaklı olduğunun da bir itirafıydı.
Eksim Holding ve Tivnikli
Bölgede elektrik dağıtımını özelleştirme yoluyla alan Eksim Holding’in, 17-25 Aralık sürecinde ismini çokça duyduğumuz hatta hakkında yakalama kararı da çıkarılan ve aynı zamanda Türk Telekom ve Kuveyt Türk Bankası’nın Yön. Kur. Üyesi Abdullah Tivnikli ve ailesinin DEDAŞ’ı alması tartışmalara yol açmıştı. 2013 yılında yapılan özelleştirme ihalesini ‘İş Kaya-Doğu Hattı Enerji Yatırım girişim grubu ve Kök Makine’ 387 milyon dolara kazandı. Gruba DEDAŞ’ı alması için 4 banka kredi verdi ve bunlar; Albaraka Türk, Kuveyt Türk, Halkbank ve Ziraat Bankası’ydı. Özelleştirme töreninde pankart büyüklüğünde hazırlanan bir çekle gösteri yapılırken, 2022 yılında DEDAŞ’ın ödenmediği 197 milyon dolarlık borcu TL’ye çevrilerek uzun vadelere yayılıp yeniden yapılandırıldı.
DEDAŞ’ı alan şirketlerin hisse oranları, Doğu Hattı yüzde 40.8, İş Kaya yüzde 10.2, Kök Makine yüzde 49’du. Tivnikli’nin hem Doğu Hattı’na hem de Kök Makine’ye ortak olması ise dikkat çekerken, o günlerde hem Türk Telekom hem de Kuveyt Türk’ün Yön. Kur. Üyesi olan Abdullah Tivnikli’nin bu durumu dava konusu da yapılmıştı. Bankacılık kanunua göre yönetim kurulu üyesi olduğu Kuveyt Türk’ten kredi almasının kanuna aykırı olmasına rağmen en büyük krediyi bu bankadan aldı. Abdullah Tivnikli 2018 yılında yaşamını yitirdiğinde oğlu Ebubekir Tivnikli yönetim kurulu başkanı oldu.
Çiftçi düşmanı uygulamalar
Daha sonraki yıllarda DEDAŞ, bölge halkı ve özellikle çiftçiler üzerinde zulme varan uygulamalarla ortaya çıkarken, iktidarın bölgeye yönelik politikalarında bir kaldıraç görevi üstlendiği izlenmeye başlandı. Kürtlerin yaşadığı köylerin boşaltılması ve Kürt çiftçisinin üretimden uzaklaştırılması uygulamları özellikle 2013 yılından sonra ortaya çıktı. Bölgede bulunan devasa barajlardan kentlere, köylere ve özellikle çiftçilere suların verilmemesi ve halkın yeraltı suyuna mahkum edilmesiyle birlikte DEDAŞ bölgedeki üretimin önündeki büyük engeli oluşturdu.
Özellikle 2022 yılı başından bu yana suya ve elektriğe gelen anormal zamlardan sonra bölgede özellikle küçük çiftçinin üretim yapması adeta yasaklanırken son yapılan yüzde 38 zamla birlikte çiftçi tamamen üretimden çekilmeye başladı. İktidarın sınırsız desteğine sahip DEDAŞ’ın uygulamalarına Türkiye’nin diğer bölgelerin de karşılaşılmıyor olması dikkat çekiciydi. Türkiye’nin dört bir yanında su birliklerinin tamamının enerji borcu olmasına karşı enerjileri hiç kesilmedi. Ancak bölgede su dağıtımının yüzde 10’unu sağlayan su birlikleri sadece elektriğe dayalı su dağıtımını yaparken, birçoğuna kayyım atanarak çiftçiye çok yetersiz olan kanaletlerden dahi su ulaştırılması engellendi.
Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, Amed’de yaptığı bir açıklamada, borcu olan tarımsal sulama abonesine enerji vermeyeceklerini ve çiftçinin trafolarını söküleceklerini duyurmuştu. Riha, Amed, Mêrdîn, Êlih, Sêrt ve Şirnex illerinde elektrik satan Dicle Elektrik Dağıtım AŞ (DEDAŞ), Ocak ayı başında yaptığı açıklamada, bölge kentlerinde 30 bin tarımsal sulama abonesinin olduğunu belirterek, abonelerin yüzde 81’inin borçlu olduğunu iddia edip yaklaşık 24 bin çiftçinin elektriğini keseceklerini duyurmuştu. Arvas yaptığı açıklamada, “Bölgemizdeki sorun elektrik değil, sulama sorunudur. İlgili kurumların çözüm önerilerini ivedi olarak hayata geçirmeleri hayati önem arz ediyor” ifadelerini kullandı. Yaptığı bu açıklama ile ‘sorunun kaynağının çiftçiye su taşımayanlar’ olduğunu belirtirken, çiftçi üzerinde sürdürdükleri başkesen uygulamalarına ise gerekçe üretmeye çalışıyordu.
DEDAŞ, elektrik satışı yaptığı bölgede 2023 yılı içinde yaklaşık 33 milyar Kwh elektrik sattı. Bölgede 33 milyar Kwh elektrik tüketilirken, Türkiye’de 2023 yılında tüketilen enerji miktarı ise 330 milyar Kwh oldu. 6 ilde sulamada kullanılan elektrik miktarı ise 7,25 milyar kilovatsaat olduğu ve bu durumda ise bölgede satılan elektriğin yaklaşık yüzde 23’ünün sulamada kullanıldığı ortaya çıktı. Bunun yanında 6 il coğrafyasında 28 adet devasa barajlar ve HES’ler mevcut. Bu barajlardan sadece Atatürk Barajı ve Karakaya Barajı tam kapasite çalışması halinde elektrik üretim kapasiteleri yıllık 42 milyar Kwh olurken, bu 2 barajla 6 ilin tüm elektrik ihtiyacı karşılanabilecek olması baskının ve soygunun hem su hem de enerji üzerinden nasıl sürdürüldüğünü göstermekte.
Doğadan ve halktan çalınan sular
DEDAŞ verilerine göre, bölgedeki çiftçilerin yüzde 70’i tarımsal sulama için elektrikle çalışan motopomplar kullanılırken, yılda ortalama 7,25 milyar kilovatsaat elektrik tüketimiyle Türkiye’deki tarımsal sulamada kullanılan elektriğin 2 katı elektrik tüketilmekte. DEDAŞ ayrıca tarımsal faaliyetler için kullanılan yeraltı sularının yarısının bu bölgede tüketildiğini iddia ediyor. Yaklaşık 4 milyon 708 bin 730 dekar Rîha’da, 1 milyon 428 bin 87 dekarı ise Amed’de olmak üzere bölgede toplam 7 milyon 313 bin 614 dekar alanda sulu tarım yapılıyor.
Diğer yandan sadece Atatürk Barajı 48,7 milyar metreküp su depolama hacmine sahip ve bu miktardaki su, aynı zamanda Türkiye’nin 1 yıllık su ihtiyacını tek başına karşılayabilecek bir kapasiteyi ifade ediyor. Sadece DEDAŞ’ın yetkili olduğu bölgede diğer 27 barajın varlığı ise bölgeye dönük politikaları ortaya seriyor. Kürt coğrafyasındaki 100’ü aşkın barajları eklediğinizde bütün Ortadoğu’ya ve Türkiye’ye yetecek düzeyde su varlığı mevcut. Ancak hem çiftçiler ve hem kentler ve hem de köylerde yaşayan halk su ve elektrik borçları nedeniyle büyük bir zulme ve sömürüye tabi tutuluyor.
DEDAŞ’ın elektrik sattığı 6 il de 16 milyon dekar ekili tarımsal alanda, 123 bin kayıtlı çiftçi üretim yapmaya çalışıyor. DEDAŞ, sulanan 7,3 milyon dekar alanın 5.6 milyon dekarında elektrik enerjisi kullanılarak üretim yapıldığını, sulama birliklerinin de 1.7 Milyon dekar alan için elektrik enerjisi kullandığını söylüyor. Sadece 10 yıl önce 100-150 metreden su çeken çiftçiler, artık yer yer 600-700 metre derinliklerden su çekmek zorunda kalırken, çiftçiler için üretimde en büyük mali girdi halini alan ve çiftçinin ödeyemeyeceği tutara ulaşan elektrik faturalarıyla yüz yüze bırakılıyor.
Çiftçiler suya erişmek için yeraltına sondaj vurdurarak enerji ile elde ettikleri suyu kullanmaya mahkum edilmiş durumda. Sondaj kuyularından su çekmek için DEDAŞ’tan elektrik talebinde bulunduklarında ise DEDAŞ elektrik vermiyor. DEDAŞ, elektrik talep eden çiftçiye elektriği kendisinin inşa edeceği direkleri temin edip dikmesi gerektiğini ve kendi trafo tesisi ile enerji nakil hattını kendisinin yaptırmasını istiyor. DEDAŞ bu şekilde çiftçilerin enerjiyi kilometrelerce uzaktan getirmeleri halinde elektrik abonesi yapmayı taahhüt ederken, çiftçilere verilmesi gereken tarımsal destekler ise hükümet eliyle DEDAŞ’a aktarılıyor.
Savaş politikaları ve Mêrdîn!
DEDAŞ şirketinin bölgede elektrik pazarlama şirketi olan DEPSAŞ Enerji Genel Müdürü Murat Karagüzel, yaptığı açıklamada, borcunu ödemeyen abonelerin icra ve haciz yoluyla tahsilat süreçlerinin etkin yürütüleceği ve aboneliklerin iptal edileceğini duyurmuştu. Karagüzel, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılmakta olan yüzde 35 oranındaki elektrik desteğinin 2023 yılı sonu itibariyle bittiğini ve çiftçilerin buna göre tedbirlerini alması gerektiğini söylüyordu. Yaşanan süreç aynı merkezden bölgeye dönük politikaların nasıl yürütüldüğünü ortaya koyarken, son dönem iktidarın aldığı kararlar ve DEDAŞ’ın agresif tutumu Türkiye’nin savaş politikalarıyla uyumluluk gösteriyor.
DEDAŞ, Mêrdîn’in Dêrik ilçesinde jandarma destekli operasyonla köylerin trafolarını sökmesi üzerine bu duruma tepki Kızıltepe Çiftçiler Derneği ve DEM Parti’den gelmişti. Mardin Ovası’nda bu yıl mısır ekiminin yüzde 100’den yüzde 20-25 seviyelerine düştüğünü belirten Kızıltepe Çiftçiler Derneği Başkanı Mikail Erbeyi, “Çiftçiler, DEDAŞ’ın zulmü nedeniyle ekim yapamadı. Kendi imkanlarıyla aldıkları trafoları, enerji nakil hatlarını söküyorlar” dedi. Erbeyi, “GAP’ın sulama projeleri devreye girmeli. Bu çağda, 45-50 derece sıcaklıkta çiftçilerin elektriğini kesmek kabul edilemez” sözleri bölgede yaşananların bir özeti gibiydi.
DEM Parti Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan ise, DEDAŞ’ın tarımsal faaliyeti hedef aldığını söyleyerek, “Köylüler, birçok yerde şunu ifade ediyor; DEDAŞ, iktidara yakın çiftçilere elektriği bedava verirken, diğer çiftçilere yüksek faturalar gönderiyor. Yandaşlara peşkeş çekilme durumu var” dedi. Tanhan, ayrıca trafoların alınıp jeneratörlerin köylülere borç olarak yansıtıldığını, bu şekilde yandaş çiftçilerin kayırıldığını ve adaletsizlik yapıldığını söyledi. Tarhan, “Kolluk gücü DEDAŞ’ın bir özel güvenliğiymiş gibi hareket ediyor. Dolayısıyla burada talimatı kimden aldıkları açık. Yüzlerce zırhlı araçla sözde kaçak için köylere gidiyorlar” dedi.