Orman yangınları içimizi yakarken, ağaçların çığlıkları adeta kulaklarımızda patlıyor. Ormanlar sermaye yararına yok edilirken, birçok yangında rant kokusu alınan ormanlar iktidarın elinde yok oluşa sürükleniyor
2019 yılında Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan sebze fiyatlarının yüksekliğine yönelik itirazlara cevaben muhalefete seslenirken, “Patatesçilere, domatesçilere sesleniyorum o bir tane merminin bedelini biliyor musun sen?” Yıllardır yüzbinlerce hektar orman yanarken, THK’nın uçaklarını devre dışı bırakıp yangın söndürme işinin birkaç şirkete ihale edilmesi sonucu yangınlara müdahalede yetersiz kalınmıştı. Bu yetersizlik son yaşanan orman yangınlarında da ortaya çıktı. İzmir, Manisa vd. toplam 72 kent coğrafyasında orman yangınları günlerce sürerken, yapılan açıklamada Azerbaycan’ın bir uçak tahsis ettiği ve 18 Ağustosta çalışmalara katılacağı açıklandı.
Güvenliğe 745 milyar ödenek!
Mermiye ve silah sanayisine para bulmakta zorlanmayan iktidar, orman yangınları için uçak almak gibi bir gündeminin olmaması dikkat çekerken, bu tutum Türkiye’de orman varlığını ciddi boyutlarda tehdit etmeye başladı. Güvenlik harcamalarına ayrılan ödenek miktarı, Milli Savunma Bakanlığı için 440 milyar 496 milyon 960 bin lira. Emniyet Genel Müdürlüğü içinse 305 milyar 479 milyon 702 bin lira. Toplamda güvelik harcamalarına ayrılan ödenek miktarı 745 milyar 976 bin 662 olurken, Orman Genel Müdürlüğü’ne ayrılan ödenek miktarı ise 27 milyar 748 milyon 119 bin lira oldu. Bu durum iktidar tarafından ormanlara verilen değerin açık göstergesi.
16 ev yanarak kül oldu
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı 16 Ağustos’ta gün boyunca Türkiye genelinde 72 yangın çıktığını 17 Ağustos günü ise 3 yeni orman yangını daha çıktığını açıkladı. Aktif 8 yangınla mücadele edildiğini belirten Bakan, gece boyunca yangın söndürme çalışmalarının devam edeceğini belirtti. İzmir’in Karşıyaka ilçesinde 15 Ağustos akşamı saat 21.10 sıralarında Yaman Dağı mevkiinde başlayan orman yangını, rüzgarın da etkisiyle Bayraklı ve Çiğli ilçelerine kadar yayıldı. Yangında onlarca ev ve işyeri boşaltılırken 16 ev yanarak kül oldu.
Müdahale edilmeyen yangınlar!
Bakan Yumaklı 2024 yılı bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı açıklamada; 2002 yılında 20,8 milyon hektar orman alanının 2022 yılında 23,2 milyon hektara ulaştığını belirterek, “Ormanlarımızı 10 insansız hava aracımız ve 776 kulemizle 24 saat gözetliyoruz. Yangına ilk müdahale süremizi, son 20 yılda 40 dakikadan 11 dakikaya düşürdük” iddiasında bulunmuştu. Çıkan hemen her yangında yurttaşlar yangına müdahale çok geç başladı derken, Gabar’da, Cudi’de ve diğer Kürt coğrafyasında yanan ormanların büyük çoğunluğuna hiçbir müdahale yapılmadığı gibi halkın müdahale etme gayreti ise güvenlik güçlerince engellendi. Orman yangınları NASA’nın uydu görüntülerine de yansıdı. NASA verilerine göre İzmir’de 941, Manisa’da bin 498 ve Bolu’da 2 bin 580 hektar alan yangından etkilendi. Yangın Haritası verilerinde 3 ilde toplam 5 bin 19 hektar alanın yangından etkilendiği görüldü. Öte yandan Türkiye’nin 5 ilinde süren yangınlarda son durumu açıklayan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), müdahale çalışmalarının aralıksız sürdüğünü fakat yerleşim bölgelerini tehdit eden yangınlar sebebiyle vatandaşları tahliye etmeye devam ettiklerini duyurdu.
İddialar ve gerçekler
Diğer yandan Yumaklı’nın 2,4 milyon hektar ormanı büyüttükleri iddiasını ise araştırmalarla yalanlıyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Doğanay Toluna geçtiğimiz Haziran aynında bilim insanlarınca hazırlanan orman raporunu paylaştı. Raporda son 20 yılda yanan orman alanlarının iki katı kadar ormanın maden, enerji ve diğer tesislere verildiği ortaya kondu. 2023 sonuna kadar ormanlarda tesislere verilen izin miktarının toplam 909 bin hektar olduğu ve bunun 573 bin hektarının 2004 ve sonrasında olduğu belirtilirken, sadece 2012-2023 arasında 419 bin hektar ormanın yağmalanmasına izin verilmiş. 2004-2023 arasında 573 bin hektar orman alanı tesislere verilirken, yanan orman alanı ise sadece 140 bin hektarı 2021’de olmak üzere 324 bin hektar oldu.
Elektrikten 8683 yangın
Yani son 20 yılda yanan orman alanlarının 1,7 katı kadar orman alanı maden, enerji ve diğer tesislere verilmiş. Raporda bu tesislere verilen izinlerin ‘en önemli etkisinin orman yangınlarını artırmaları’ olduğunu belirten Tolunay, “Elektrik nakil hatlarının yangınlara neden olduğu ortada. Sadece 2012-2023 yılları arasında 8.683 adet elektrik nakil hattı izni verilmiş. Bu hatlar için kaybedilen orman alanı 87 bin hektar. 2012-2023 yılları arasında yanan 254 bin hektar ormanın, 53 bin hektarından enerji tesisleri sorumlu. Başka bir ifadeyle yanan orman alanlarının yüzde 20’si ya da yıllık 4.424 hektarı enerji tesislerinden kaynaklı. 2020 sonrasındaki artış ise dikkat çekici” dedi.
‘Sahte haz duyan anlayış’
TOD Genel Başkanı Ahmet Hüsrev Kara, ormanlık alanların sadece kağıt üzerinde arttığını belirterek, “Rakamlarla oynamayı bir başarı gibi gören ve topluma bunu anlatırken sahte haz duyan bir anlayış var. Birçok yer kağıt üzerinde değiştirilerek ormanlık alan olarak gösterildi” dedi. Doç. Dr. Cihan Erdönmez, “Toplam koruma alanı artmış gibi görünüyor ama gerçekten korunan alan sayısı her geçen gün azalıyor. Bütün mesire alanları bir gecede yüzden fazla mesire yeri tabiat parkına dönüştürüldü. Bunların korunan alanla yakından uzaktan alakası yok. Biz tabiat parklarını, lunaparka dönüştürdük” ifadeleri dikkat çekici.
Ormanlar parçalanıyor
Ormancılık Politikası Uzmanı Prof. DR. Erdoğan Atmış ise, “İktidar ormanlık alanların arttığını söylese de bu büyük bir yalan. Ormanlık olarak gösterilen alanlar fiili olarak orman değil. Bunun yanı sıra orman parçalanması da her geçen gün artıyor. Sadece 11 yıl içerisinde orman parçalanma miktarı yüzde 56 arttı. Bizim yöneticilerimiz kalkınma kaynağı olarak gördükleri için ormanları ekonomiye kurban ettiler. Büyük parçalı ormanlar, küçük parçalara böldüler. Orman yangınlarının nedeni bu tablo. Çünkü ormanları parçaladınız. Ormanın içerisindeki etkileşimini artırdınız” açıklamaları gerçeklerin bakanın söyledikleriyle alakası olduğunu ortaya koyulmuştu.
Ağaçlar suya kaçıyor
Büyük yazar Yaşar Kemal’in, “Orman işi, orman davası bir milletin olmak yahut olmamak davasıdır” sözleri ormanların önemini gösterirken, ‘Yanan Ormanlarda Elli Gün’ başlıklı kitabında, “Hiç orman yangını gören var mı? Yanarken ağaçlar da insanlar gibi çığlık çığlığa ağlarlar. Her ağaç bir insan olmuş, basıyor ağıdı, basıyor çığlığı. Bir orman yangınında bulunup da ağaçların canlanarak, ateşin önünden can havliyle çığlık atarak kaçıştıklarına inanan bulunmaz. Her bir ağaç başını almış kaçıyor. Suya kaçıyor” sözleriyle, ormanların ekosistemde çok önemli canlı birer varlık olduğunu içimizi adeta yakarak aktarıyordu. Bugün, bir mermi kaç para diyen, yok olan orman varlığını artıyormuş gibi gösteren, köpeklerin katlini uygun bulan, halkları açlığa ve yoksulluğa mahkum eden anlayışın ormanları önemseyeceğini düşünmek için hiçbir neden yok.
Yaşar Kemal’in, ‘Her bir ağaç başını almış kaçıyor. Suya kaçıyor’ betimlemesi ormanlarında bir canlı yaşam olduğunu gösterirken, orman yangınları kesilen ağaç katlaiamlarından hiçbir farkı yok.
Yıllarca ormanların yakıldığı Kürt coğrafyasında, ormanlar kesilerek katledilirken, yerlerinde maden ve petrol kuyuları ortaya çıkıyor.
EKOLOJİ SERVİSİ