Hak savunucusu Neylan Solmaz Saçılık, hayvan katliamı yasasını getirenlere karşı mahalle örgütlenmelerine gittiklerini belirtti ve yaşanan süreci özetleyerek, ‘Bize, mahalle çalışmalarına katılsınlar ve katliama karşı dursunlar’ çağrısını yaptı
Sokak hayvanlarının katledilmesini öngören 17 maddelik “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” diğer adıyla ‘Katliam Yasası’, Meclis Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu’nda AKP ve MHP oylarıyla kabul edildi.
Yasa kabul edilir edilmez, birçok AKP belediyesinin hayvanları katlettiği ölüm çukurları gündeme geldi ve bu katliamların daha yasa tartışılırken başlatıldığı görüldü. 84 gündür eylemde olan yaşam hakkı savunucuları ise bu yazılı yasayı uygulatmayacaklarını söylemeye devam ediyor.
Kuğulu Park’ta nöbette olan İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube yöneticisi ve “Sokaktayım Yanındayım İnisiyatifi” gönüllüsü Neylan Solmaz Saçılık, katliam yasasına ilişkin konuştu.
‘Belediyeler kısırlaştırma görevini 20 yıl boyunca yapmadı’
Saçılık, 20 yıldır Hayvanları Koruma Yasasının uygulanmaması üzerini bugün bu katliam yasalarıyla karşı karşıya olduklarını söyleyerek, “Bu ülkede maalesef hayvan katliamları hem devlet tarafından hem hayvan katilleri tarafından; devlet tarafından sistematik kişiler tarafından teker teker yapılıyordu. Hayvanlar sistematik işkenceye maruz kala kala hayvan hakları ve insan hakları savunucularının mücadelesiyle 2004 bir yasa elde ettiler. Bu yasa hayvanları koruma yasasıydı ve bu yasaya göre hem sokaktaki hayvanların popülasyonunu azaltacak hem de sağlık bir şekilde yaşamları idame ettirilecekti. Ama maalesef 20 yıldır bu yasa uygulanmadı. Bu yasa uygulanmadığı için köpek popülasyonu arttı ve bahsettikleri vakalar da arttı çünkü belediye toplama ve kısırlaştırma görevini yapmadı. Yapmadıkları gibi çoğalan hayvanları toplayarak farklı bölgelere, dağlara, çöplüklere, taşralara, köylere hapsedip orada ölüme mahkum etmeye devam ettiler. Biz tam tersinden yani bu yasayı yapanların uygulama denetimini yapmayanların, sorumluluğunu yerine getireceğini beklerken hayvan katliamlarının bir şekilde yasalaşmış olmasına izin verilmemesini, önüne geçilmesini beklerken maalesef sokakta yaşayan tüm hayvanları toplayıp, barınaklara hapsedip 30 gün sonra öldürüleceğinin taslak metni önümüze geldi” ifadelerini kullandı.
‘Uyutmak dedikleri öldürmektir’
Saçılık, “Bu metin elimize geçer geçmez dernekler, STK’lar, yaşam hakkı savunucuları olarak hemen Meclis önünde bir basın açıklaması yaptık ve sonrasında direnme kararı aldık. Bugün 84 gündür sokaklarda, meydanlarda, her yerde direnmeye çalışıyoruz. Uyutma sözüne karşı çıkıyoruz çünkü uyutma, uyanabilen bir şey için kullanılır. Uyutmak dedikleri öldürmektir. Ötenazi dedikleri iradesi olan için kullanılır, iradesi olmayanlar için bu bir katliamdır, cinayettir” diye konuştu.
‘Barınak dedikleri yerler sistematik işkence alanı’
Bahsedilen barınakların çözüm olmadığını belirten Saçılık, bu barınakların sorunun bir parçası olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
“Bu ülkede barınak demek işkence demek, katliam demek, iyileştirilmeyen hayvanlar demek, bakımsızlık ve açlıkla ölüme terk edilen hayvanlar demek. Şu an bin küsur belediyenin barınağı dahi yok. Hangi barınağa almayı düşünüyorlar bilemiyoruz ama barınakları çözüm olarak sunanlara hep şunu söylüyoruz: Barınak dedikleri yerler sistematik işkencenin yapıldığı, hayvanların hastalıkla baş başa kaldığı, yemek ve su verilmediği, adeta hastalıktan, açlıktan, susuzluktan orada ölsünler diye tutuldukları alanlar. Bir çözüm olarak sunulması çok hayali ve bilmeyenler için çok romantize ediliyor, sanki hayvanlar sağlıklı şekilde yaşamlarına devam ediyormuş gibi bir algı oluşturuluyor, ancak böyle bir şey yok.
‘Hak mücadelesi bir bütündür’
İnsan hakları mücadelesi alanındayım ama bu yasayı duyduğum andan itibaren buradayım, çünkü hak mücadelesi bir bütündür. Doğa, hayvan, insan iç içe geçmiş bir denge içerisindedir. Bunun için de hem ekolojistler hem de insan hakları alanında mücadele yürütenler hem veterinerler odası hem de Tabip Odası resmi uyarılarını yaptı. Toplu hayvan ölümlerinin ekolojik dengede nelere yol açabileceğini, insan hakları açısında nelere yol açacağını bilimsel olarak ortaya koydular. Mesela Polonya’da bizimkine yakın bir yasa çıkarılmış ve sonrasında hem köpek, hayvan popülasyonunu azaltmaya yaramadığı gibi hem de zoonat hastalıklar diye tabir edilen salgın hastalıklarla mücadele ettiklerini açıklıyorlar. Veteriner hekimler diyor ki sokak hayvanları kırsal yaşam ve kent yaşamı arasındaki bir bariyerdir, hayvanları öldürmek aradaki o bariyeri yok edecektir ve şehir hayatına yabanıl hayatın karışacağı, kemirgenlerin, domuzların şehre inmesi görüldü.”
‘İktidar neyi yok etmek istiyorsa karşısına ya çocuğu ya kadını koyuyor’
İktidarın çocukları öne sürerek bu yasayı geçirmesine kimsenin inanmadığını dile getiren Saçılık, “Biz bu iktidarın ne hayvan ne insan ne de kadın konusunda bir koruma planı veya gözetme planıyla yola çıkmadığının farkındayız. Onların bir planı var ve bu plana da hayvanları kurban ettiler, çünkü sokaklarda köpeklerin saldırısına uğrayan çocuklardan çok daha fazla açlıkla uğraşan, eğitimsizlikle uğraşan, tacize ve tecavüze maruz kalan çocuklar var. Bunlar için hiçbir şey yapılmamış ve vaka bildirimi neredeyse sene de bir çocuk bile değilken bunu bir çocuk güvenliğine bağlamalarını samimi bulmuyoruz. Zaten neyi yok etmek istiyorlarsa karşısına ya kadını ya çocuğu koyuyorlar. Kadın katliamları gündemde ve maalesef her gün onlara varan, bazen 19 kadının öldürüldüğü günler oldu, buna gerçekçi bir çözüm bulmazken yine kadını, çocuğu koruma yöntemi olarak bu katliamı getirmelerine ve bu söze de hiçbirimiz inanmıyoruz. Ben sokakta yürürken yanımda bir köpek varsa daha güvende hissediyorum kendimi, çünkü bu ülkenin güvenli sokakları diye tabir ettikleri yerlerin güvenliğini köpekler sağlıyor” sözlerini kullandı.
‘Yasa geçmeden çok önce yapılıyormuş’
Geçtiğimiz günlerde AKP’ye ait Altındağ ve Niğde belediyelerinde toplu hayvan katliamlarının yapıldığı barınaklara da değinen Saçılık sözlerini şöyle sürdürdü:
“84 gündür katliam yasasıyla ilgili direniyoruz maalesef çok fazla şey gördük ama Altındağ Belediyesi’ndeki ölüm çukurlarında gördüklerimiz her insanın kolaylıkla baş edeceği şeyler değildi. Gittiğimizde korkunç ötesi bir manzarayla karşı karşıya kaldık, korku filmlerinden daha korkunçtu. Sahaya varmadan 2 kilometre önceden korkunç bir koku karşılıyor sizi ve barınaklar hep hiçbir sorun yok yöntemi uyguladığı için biz etrafta araştırma yapmaya başladık. Daha önce gidenlerin ihbarı üzerine bir ölüm çukuru olduğu söylendi ve gecenin karanlığında 2 civarı dağa doğru tırmanarak ölüm çukurlarına gittik.
Altındağ Belediyesi’nin arka bahçesindeki barınak korkunç ölüm çukurlarıyla kaplıydı. Kepçelerle kazındığında daha vahimdi ama kendi elimizle kazdığımızda bile 17 köpeğe ulaştık, kazı devam ettiğinde sayı da çoğaldı. Hayvanları çıkardık ama çıkarmak için çaba harcamadık, çünkü çöp poşetlerine sarıp hayvanları atmışlar, gömmemişler bile. Ekoloji ve insan sağlığından bahsediyorlar hani ama hiçbir kireçleme yapılmadan atılmış, hayvanların tamamı toplu şekilde öldürülmüş ve iğneyle değil; boğularak, işkence edilerek, patileri koparılarak, bebek köpekler vardı onlar çöp poşetlerine sarılarak havasızlıkla boğulmuş. Korkunç olanı yasa geçmeden çok önce yapılıyormuş bu zaten, yasa tartışılmaya başlandığı andan hızlanmış ve Resmi Gazete’de çıkar çıkmaz iyice bir seferberlik ilan etmişler. Gün be gün bu ölüm çukurları artıyor. Hayvan mezarlığı tabelası dikmişler Niğde’de ama resmi olarak böyle bir kayıt yok. Yani keyfi olarak hayvanları öldürüp, araziye atmışlar, gömme bile değil.”
‘Mahalle çalışmalarına katılsınlar ve katliama karşı dursunlar’
Bu katliam yasasına karşı çıkmak için direnişin süreceğini ve uygulamaya izin vermeyeceklerini vurgulayan Saçılık,, mahalle örgütlenmelerinin kurulmaya başlandığını kaydederek, “Burayı terk etmememizin nedeni mahalle örgütlenmeleri başlatıldı. Formlar düzenleyip, imza topluyoruz. Mahallelerde örgütlenmeye çalışıyoruz, gruplarımızı oluşturduk. Herkese şu çağrıyı yapıyoruz, bu yasal değil ve hayvanları toplayamazlar. Toplama usulleri bir kere yasal değil küçük köpekleri bile boğma tasmalarla götürüyorlar. Meşru değil. Yasayı siz Meclis’te yazarsınız ama biz sokakta uygulatmayız demiştik, bu uygulatmama kararından dönmeyeceğiz. Hep şunu söylüyorum hayvan katliamları bu ülkede çok büyük bir adımdır ve bu bariyerin yıkılmasının insana vereceği psikolojik bir zarar da vardır, sürekli hayvan katliamına maruz kalmak bir çürümüşlüktür. İnsanlara şunu diyoruz tek tek hepinize ihtiyacımız var. Ne yapabiliriz demesinler herkes durduğu yerden örgütlenmeyi büyütebilir. Bize, mahalle çalışmalarına katılsınlar ve katliama karşı dursunlar” çağrısını yaptı.
Haber: Melek Avcı\JINNEWS