Elektrik üreten şirketlerden alınan elektriğe yüksek bedeller ödenirken, bu şirketlere üretmedikleri elektrik için de para ödemesi yapılıyor. Dağıtım şirketleri çoğunlukla 5’li çete olarak adlandırılan şirketler. Bunlara milyarlarca TL aktarılıyor; tıpkı geçiş garantili yollar, havalimanları gibi…
Yusuf Gürsucu
Elektriğe geçen ay yüzde 38 oranında yapılan zam halkın cebinden çıkacak olan toplam zam oranıydı. Elektrik dağıtım şirketlerinin direkt olarak cebine gidecek olan zam oranı ise yüzde 58,9 oldu. Zamdan önce faturaya eklenen ve 85,88 kuruş olan dağıtım bedeli zamla birlikte 136,62 kuruşa yükseldi. Yapılan zamla birlikte 4 kişilik bir ailenin asgari 230 kWh elektrik tüketimi 476.6 TL’ye yükselirken, enerjiye ödenen bedel dağıtım bedelinin altında kaldı. Kesilen faturanın yüzde 66’sı dağıtım şirketine ödenirken, faturadaki elektrik bedeli yüzde 24 ve devletin kasasına gidip oradan yine sermayenin cebine teşvikler yoluyla taşınan vergi ise yüzde 10 oldu.
Elektrik üreten şirketlerden alınan elektriğe yüksek bedeller ödenirken, aynı zamanda bu şirketlere üretmedikleri elektrik için para ödemesi yapılarak bunlara büyük bir servet aktarımı gerçekleştiriliyor. Diğer yandan dağıtım şirketlerine verilen destekler ise maskelenmeye bile gerek duyulmadan halkın cebinden alınan milyarlarca para bu şirketlere aktarılıyor. Kamunun yatırım kaynağı yok diye gerçekleştirilen özelleştirmeler sonrası bu şirketler özelleştirmeden kalan elektrik dağıtım hatları ve trafoları kullanılırken, ısınan trafoların kapasitelerini büyütmek yerine Kocaeli’nde SEDAŞ dağıtım şirketinin trafoya kovayla su döküp soğutmaya çalıştıkları gibi durumlar yaşanabilmekte.
DEDAŞ’ın yangınları
Geçtiğimiz ay Amed ve Mêrdîn coğrafyalarını içeren bölgede 8 bin dekara yakın ekili arazi yanarak kül olurken, 15 yurttaşımız ise yangına müdahale etmesi gerekenlerin etmemesi sonucu kendileri yangını söndürmek isterken yanarak can verdi. 1000’e yakın besi hayvanı ve binlerce adı sanı okunmayan canlı da yanarak yaşamını yitirdi. DEDAŞ’a ait orta gerilim hatlarının neden olduğu kıvılcım yangına dönüşürken, DEDAŞ yangının başlama anını gören bir yurttaşın açıklamaları hakkında yalan beyanda bulunma iddiasıyla suç duyurusunda bulunabilmişti. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Diyarbakır Şubesi yangınla ilgili yayımladığı inceleme sonucunda yangının elektrik hattından kaynaklandığı raporlandı.
EMO raporunda DEDAŞ’ın hiçbir yatırımda bulunmadığını gösteren veriler dikkat çekiciydi. EMO raporunda; direkteki OG sigortalarının yerinde olmadığı, bunun yerine iletkenlerle bypass edildiği ve bu bağlantıların gevşeklikten dolayı arka sebebiyet verebileceği, birçok direkte kırık izolatörlerin olduğu bu durumun atlamalara sebebiyet verebileceği teknik açıdan bir veridir. OG (Orta Gerilim) hatlarda ekili tarım alanlarında ağaç direkleri mevcudiyeti görüldü. Şebekelerin bakım onarımı yapılmadığı, parafudr olmayışı aşırı gerilimlerin oluşmasına dolayısıyla ark oluşumuna sebebiyet vereceği… vd tespitlerle birçok noktaya işaret ederken, şirketin sorumluluğunun iktidar tarafından örtülmeye çalışıldığı izlendi.
Gediz Elektrik ve ölen 2 yurttaş
Diğer yandan İzmir’de elektrik akımına kapılan iki yurttaşın yaşamını yitirmesinin nedeni de bölgenin elektrik dağıtım şirketi olan Gediz Elektrik Dağıtım şirketinin neden olduğu açık bir cinayetti. Konak ilçesinde 12 Temmuz’da sağanak sırasında su birikintisine basan Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay yeraltı kablosunun ekli olması ve ekten elektrik akımının suya karışması sonucu elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmişti. Avukat Murat Fatih Ülkü ve Avukat Senih Özay Meclis’e komisyon kurulması için yaptıkları resmi başvuruda, elektrik üretim ve dağıtım işinin yeniden kamu tarafından yerine getirilmesi gerektiğini belirttiler. Elektrik dağıtım ve üretimlerin özelleştirme gerekçesi ‘kamunun kaynak yokluğu’ olduğu yalanı, her geçen gün net olarak ortaya çıkmakta.
Dağıtım şirketleri hangi holdinglerin?
Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ), Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş. (Akdeniz EDAŞ) ile Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. (Çamlıbel EDAŞ) 5’li çete olarak adlandırılana şirketlerden Cengiz Holding ve Kolin İnşaat’a özelleştirme yoluyla satılmış dağıtım şirketleri. Ayrıca Cengiz Holding, Alarko Holding’le birlikte aldıkları Meram Elektrik Dağıtım A.Ş. (MEDAŞ) ile büyük bir elektrik satış işleri yapmakta. Sabancı Holding’in ise Toroslar EDAŞ, Başkent EDAŞ ve İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş. (AYEDAŞ) dağıtım şirketlerine sahip.
Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. (Gediz EDAŞ) ile Aydem Elektrik Dağıtım A.Ş. (Aydem EDAŞ) ise Bereket Holding’in elinde. Diğer taraftan yine 5’li çete olarak anılan Limak Holding 01.09.2010 tarihinde özelleştirilme yoluyla Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş’yi (UEDAŞ) aldı. 2021 yılında başlayan görüşmeler sonrası 04.2022 tarihinde UEDAŞ’ın tüm hisselerini İngiliz yatırım fonuna ait ACTIS şirketine devrederek yabancı bir şirketin Türkiye’de elektrik dağıtımı ve satışının önü açıldı. AKP ile ilişkisi ayyuka çıkan Çalık Holding ise Yeşilırmak Elektrik Dağıtım AŞ’yi (YEDAŞ) bünyesine alırken, Aras Elektrik Dağıtım AŞ’yi (AEDAŞ) Kiler Holding’le birlikte satın aldı.
Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş. (Çoruh EDAŞ) ile Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş. (Fırat EDAŞ) ise 2010 yılından bu yana Kazancı Holding’in bünyesinde. Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. (TREDAŞ) ise Akbelen ormanını yerle bir eden YK Enerji’nin ortağı IC İçtaş’ ait. Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. (SEDAŞ) ise Torunlar Grubu’na bağlı AKÇEZ Enerji’nin. Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş. (OEDAŞ) Zorlu Holding’in eline geçerken, Vangölü Elektrik Dağıtım A.Ş. (VEDAŞ) ise Türkerler Holding’in. Akedaş Elektrik Dağıtım A.Ş. (AKEDAŞ) ise Kipaş Holding, Arsan Holding, İskur Holding, Nazar Holding ortaklığına satılırken işletme KİPAŞ Holding’e ait.
Kayseri ve Civarı Elektrik Dağıtım A.Ş. (KCETAŞ) 1990 yılında Kayseri Belediyesi, TES-İş Sendikası ile Aktif Holding ortaklığına devredildi. En son Kürt halkının adeta baş belası olan ve üretimin önünden en büyük engel olarak görülen Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ) ise 2013 yılından bu yana EKSİM Holding’in elinde iktidarın politik paydaşı olarak işlev görmekte. Türkiye’de elektrik dağıtımı özelleştirilen ve 21 bölgeye bölünerek dağıtım işini yapan 21 şirketten KCETAŞ hariç 20 bölgenin sahibi olan şirketlerin tamamı aynı zamanda elektrik üretimi yapan santrallere sahip.
Elektrik üretimi
Türkiye’de 2023 yılı ekim ayı itibarıyla 12 binin üzerinde irili ufaklı elektrik üretim tesisi var. 5 MW ve üzerinde elektrik üretimi yapan şirket satısı ise 290 adet. Türkiye’de elektrik üretim kapasitesi Ekim 2023’te 105 bin 659 MW iken, Mayıs 2024’te bu kapasite 110 bin 056 MW’a ulaştı. 290 şirketin içinde ilk 20’ye giren ve kamuya ait olan EÜAŞ dahil elektrik üretim kapasitesi 67 bin 277 MW. Kalan 270 şirket ise 47 bin 779 MW enerji üretim kapasitesine sahip ve bu şirketlerin büyük bölümü aynı zamanda dağıtım şirketlerinin de sahibi konumunda.
110 bin 056 MW kurulu güce karşın Mayıs 2024’te kullanılan kapasite miktarı 26 bin 891 megawat olması ise dikkat çekici. 26 bin 891 MW kapasite kullanımında Termik santraller 12 bin 685 MW (Kömür, doğalgaz, biyokütle, fuel oil ve atık ısı) olurken, Hidroelektrik santralleri 8 bin 237 MW, jeotermal 835 MW, güneş 2 bin 669 MW, rüzgar ise 2 bin 464 MW toplam kullanılan kapasite olarak ortaya çıkmakta. Kamu kuruluşu olan EÜAŞ’ait 21 bin 542 MW enerjinin şirketlere alan açmak amacıyla ya hiç çalıştırılmadığı ya da kapasitenin çok çok altında zaman zaman kısa süreli olarak devreye alındığı bilinmekte.
İlk 20’ye giren şirketlerin üretim kapasitesi içinde olan EÜAŞ’ı içermediğimiz durumda kalan 19 şirketin elektik üretim kapasitesi ise 45 bin 735 MW. Mayıs ayını baz aldığımızda bu 19 şirket yarı kapasite ile çalışması bile Türkiye’nin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek bir kapasiteye sahipken, kamuya ait santrallerin çalıştırılmaması tek başına sermayeye büyük bir servetin aktarıldığına işaret etmekte. Diğer geri kalan yüzlerce şirket kapasitesinin sahip olduğu 47 bin 779 MW gücüde eklediğimizde 69 bin MW elektrik üretim kapasite fazlalığı ortaya çıkmakta.
Türkiye’de yüksek elektrik faturaları ve açlık sınırı altında gelire mahkum edilen halktan çalınanın sermayeye aktarılma süreci aralıksız devam ederken, diğer yandan enerji şirketlerine üretmedikleri elektriğin parası ‘piyasa şartlarında çalışmaları zorlaştığı ve bu nedenle sistemden çıkmasınlar’, iddiasıyla ‘kapasite mekanizması’ adı altında her ay yüz milyonlarca para aktarılıyor. 2024 yılında da “piyasa şartlarında çalışması zorlaşan” 43 kömür ve doğal gaz yakıtlı santrale Kapasite Mekanizmasından milyarlar aktarılmaya devam ediliyor. TEİAŞ aldığı kararla 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren kapasite mekanizmasına dâhil edilecek santraller listesine göre, 2024 yılında 25 kömür yakıtlı santral ile 18 doğal gaz yakıtlı santral olmak üzere toplamda 43 santral kapasite mekanizması içine alındı.
En son açıklanan listeye göre, “piyasa şartlarında zorlanan” daha doğrusu kapasitelerine göre ya hiç elektrik üretmeyen ya da düşük miktarda üretim yapan şirketlere “üretmedikleri elektrik” bedeli olarak Mart ayı için 501 milyon TL ödendi. Nisan ayı için ise toplam 539 milyon 539 bin 782 lira, Mayıs ayında 474 milyon 544 bin 951 lira ödeme yapıldı. Bu destekler içinde en yüksek destek ise Kolin İnşaata ait olan Soma Kolin Kömürlü Termik Santraline yapılması dikkat çekti. Yapılan ödeme tutarı ise 76 milyon 415 bin 743 lira idi. Kolin’e yapılan bu ödeme kapasitesine göre hiç üretim yapmadan milyonların ödeniyor olması sermayeye her ay yüz milyonlarca paranın halkın cebinden çalındığını göstermeye yetmekte.
Yağmanın yeni yönetmeliği!
25 Temmuz 2024 tarihli Resmi Gazete’de ELEKTRİK PİYASASI KAPASİTE MEKANİZMASI YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK yayımlandı. Yönetmeliğe eklenen geçici madde ile kapasite mekanizmasının hesaplamasındaki formül değiştirilirken, yapılan desteklerde artış gerçekleştirildi. Sabit maliyet bileşenleri doğal gaz santralleri için kullanılan formülde 300 TL/MWh olan rakam 324 TL/MWh’e, yerli kömür santralleri için kullanılan formül rakamı ise 300 TL/MWh’ten 450 TL/MWh’e çıkarıldı. Kapasite kullanım oranları doğal gaz santralleri için verilen destek oranı ise yüzde 40, yerli kömür santralleri için ise yüzde 55 olarak uygulanacağı yayımlanan kararda yer aldı.
Kamunun yatırım için kaynağı yok gerekçesiyle özelleştirilip piyasalaştırılan elektrik üretimlerinin ardından, dağıtım ve satışta özelleştirilerek şirketlerin eline verilen tüm süreçlerle birlikte tek elden üretilen ve satışı yapılan elektrik faturaları halkın kabusu haline geldi. Kürt coğrafyasında ise çiftçi üretim yapamaz duruma sürüklendi. Bu şirketlere uygulanan yüksek yatırım teşvikleri ve alım garantileriyle büyük bir kamusal soygun süreci işletildi ve bu durum desteklerin arttırılmasıyla aralıksız sürüyor. Diğer yandan özelleştirmenin gerekçesi olan ‘yatırım kaynağı’ yokluğu iddiasının gerçek olmadığı; Amed ve Merdîn coğrafyası ile İzmir’de yaşanan ölümlere neden olan dağıtım şirketlerinin durumuyla net olarak ortaya çıkmakta.
YARIN: DEDAŞ; Sömürgecilik şirketi