Derâzor’a yönelik saldırılara dair açıklamalarda bulunan Derâzor Halk Meclisi Yönetimi üyesi Şex Fethî El- İtêş, Türkiye’nin saldırılarda parmağı olduğunu belirterek, ‘Biz bölgenin ileri gelen aşiretleri ve yerlileri olarak QSD’nin yanındayız’ dedi
Suriye rejim güçlerine ve İran’a bağlı olduğu ileri sürülen Difa El Watani grubu,6 Ağustos’ta Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi tarafından DAİŞ’ten kurtarılan ve Arapların çoğunlukta olduğu Derâzor’a yönelik saldırı başlattı.
Özerk Yönetim’e bağlı Suriye Demokratik Güçleri (QSD), sivillere karşı geliştirilen saldırılara sert yanıt vererek, saldırıları püskürttü. Ancak, Difa El Watani, bu sefer top atışları ile Derâzor’a bağlı köylere saldırdı. Saldırılarda 6 çocuğun da içinde bulunduğu 11 sivil ve 2 QSD askeri yaşamını yitirdi. Bunun yanı sıra püskürtülen 25 grup üyesi de öldürüldü.
Özerk Yönetim’e bağlı Derâzor Halk Meclisi ve Derâzor halkı, sokaklara çıkarak saldırılara yürüyüş ile tepki gösterip QSD’nin yanında yer aldıklarını belirtirken, AKP’ye yakın medya grubu, saldırıların Araplar tarafından Özerk Yönetim’e karşı yapıldığını ileri sürdü. Bu iddiaları ve saldırıları Arap olan Derâzor Halk Meclisi Yönetimi üyesi Şex Fethî El- İtêş yorumladı.
Amaç: İstikrarı bozmak
Çatışmaların yaşandığı bölgede bulunan El- İtêş, saldırıların planlanarak yapıldığını söyledi. Saldırıların Türkiye, İran ve rejim tarafından ortak bir şekilde yapıldığı bilgisini paylaşan El- İtêş, saldırı amacının ise Özerk Yönetimi’nin sağladığı “istikrarı bozmak” olduğunu kaydetti.
El- İtêş, bir diğer amacın ise halkı korkutmak olduğunun altını çizdi. El- İtêş , “Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve QSD savaşçıları bölgenin güvenliği ve istikrarı için büyük bir fedakarlıkla çalışmaktadırlar” dedi. Ayrıca Özerk Yönetim’in savunma sistemine de işaret eden El- İtêş, bu sistemi, “Başarılı bir örnek” diye tanımladı. El- İtêş, saldırının bir diğer boyutunun da bundan kaynaklandığının altını çizdi.
‘Türk devletinin bu saldırılarda parmağı var‘
El- İtêş, Türkiye’nin Suriye rejimi ile görüşme isteğine de işaret ederek, “Bu şekilde Şam hükümetini kendi saflarına çekmek istiyor. Türk devleti böylelikle Suriye de bulunan tüm tarafları bir kaosun içerisine çekmek istiyor. Özellikle de çetelerini Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin bulunduğu yerlere yerleştirmek istiyor. Bu yüzden biz diyoruz ki; Türk devletinin bu saldırılarda parmağı var. Biz bölgenin ileri gelen aşiretleri ve yerlileri olarak QSD’nin yanındayız” ifadelerini kullandı.
‘Hiçbir dış müdahaleyi kabul etmiyoruz‘
QSD’nin bölgede yaşayan tüm halkların hakkını savunduğunu ve içinde barındırdığını da sözlerine ekleyen El- İtêş, “Bölgemize yönelik hiçbir dış müdahaleyi de kabul etmiyoruz. Bunun için biz bölge halkı ve aşiretleri olarak QSD’nin etrafında kenetlenmişiz ve birlikte topraklarımızı savunuyoruz. Şu anda bizler buradayız, QSD’nin gösterdiği direniş sayesinde bu saldırılar püskürtüldü. Özellikle halkımız saldırıların püskürtülmesinde QSD’nin yanında büyük bir rol oynadı. Biz hiçbir şekilde Türk devleti ve Suriye rejimin saldırılarını kabul etmiyoruz” diye kaydetti.
‘QSD ile bir bütünüz’
QSD ve aşiretler arasında çatışmalar olduğuna dair haberlere de dikkat çeken El- İtêş, “Bizler QSD ile birleşmişiz ve bir bütünüz. QSD Ermeni, Hıristiyan, Arap ve Kürtlerin birleşiminden oluşmaktadır, bizler hep beraber bir ordu olarak direniyoruz. Türk medyasındaki söylentilerin hiçbir doğruluk payı yoktur. Bizler ve QSD arasında bir çatışma yok, çünkü biz aşiretler olarak QSD ile bir bütünüz. Bugün Cided Egidat, Dehla, Sabha ve Diban köylerine yoğun bir şekilde saldırılar oldu. Aşiretleri QSD’ye karşı kışkırtmak istiyorlar. Fakat halkımız bilinçli bir halktır. Halkımız Şam Hükümeti’nin ve Difaa El Watani çetelerinin gerçekliğini iyi bilmektedir. QSD her zaman sınır üzerinde hazırlıklı ve duyarlı bir şekilde bölgenin güvenliğini sağladı” diye belirtti.
‘QSD bölgemize uyuşturucu getirilmesinin önünü kesti‘
El- İtêş, QSD’nin bölgeye sokulmak istenen uyuşturucuyu kanallarını da kapattığını ve bu kanalların saldırıyı düzenleyen gruplara ait olduğunu da sözlerine ekledi. El- İtêş, “QSD bölgemize uyuşturucu getirilmesinin önünü kesti. Bu yüzden de bu kadar öfkeliler. Ben Kuzey Doğu Suriye ve özellikle de Derâzor halkının sesi olarak şunu belirtebilirim ki; halk bu ihlalleri kabul etmiyor. QSD, Şam Hükümeti ve DAİŞ çetelerinin saldırılarını anında fark edip gereken cevabı veriyor, bu güçlerin halkları birbirine kışkırtma planlarını da boşa çıkarıyor. 2023 yılında gerçekleşen saldırıların yıldönümün de tekrar saldırdılar. Kahraman QSD savaşlarına şükürler olsun, her zaman olduğu gibi bu saldırıları da boşa çıkardılar” dedi.
‘QSD ile omuz omuza savaşan ikinci bir gücüz‘
El- İtêş, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Biz Derâzor halkı ve aşiretleri olarak, QSD’nin yanındayız. Bu saldırılar karşında QSD ile omuz omuza savaşan ikinci bir gücüz. Çünkü QSD ve Kuzey Doğu Özerk Yönetimi tüm halkları kucaklayan yegane güçtür. Halkımız ve bölge aşiretleri adına Şam Hükümeti’nin yanında bulanan Rus yetkililere sesleniyorum; bu saldırı ve ihlallere karşı bir tavır koymalı ve bir yaptırım uygulamalıdır. QSD ve halk omuz omuza direniyor, medya da görüldüğü gibi bizler her zaman Suriye iç sorunlarını kendi içinde çözülmesi yanlısıyız. Ancak bu şekilde özgür, demokratik ve merkeziyetçi olmayan bir Suriye yaratabiliriz.”
Haber: Mehmet Aslan\MA