PKK Lideri Abdullah Öcalan’a ve tutsaklara yönelik tecridin gün geçtikçe ağırlaştığını söyleyen tutsak annesi Emine Atak, tek taleplerinin tecridin sonlandırılması olduğunu söyledi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit devam ederken 41 aydır kendisinden hiçbir haber alınamıyor. İmralı ile beraber Türkiye ve Kurdistan cezaevlerine de sirayet eden tecridin yanı sıra siyasi tutsaklara yönelik hak ihlallerine de her gün bir yenisi ekleniyor. En temel haklarına dahi erişemeyen tutsaklar, her türlü şiddete de maruz kalırken, koşulları giderek ağırlaşıyor.
Kocaeli Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaklaşık 8 yıldır tutulan Necla Atak’ın annesi Emine Atak, tecrit ve cezaevlerinde yaşanan diğer ihlallere ilişkin JINNEWS’ten Rabia Önver’e konuştu.
‘Yıllardır haber alınamıyor’
Başta İmralı olmak üzere, Kurdistan ve Türkiye’deki cezaevlerinde tecridin ağırlaştırılmış bir şekilde sürdürüldüğünü söyleyen Atak, “Çocuklarımız, bu tecridi kabul etmeyerek, 4 ay boyunca açlık grevine girdi, görüşlere çıkmadı. Bizim 4 ay boyunca neler yaşadığımızı kimse anlamadı ve sormadı. Söz konusu tutsaklar olunca herkes sessiz. Önderimizden yıllardır haber alınamıyor. Ne bir telefon, ne görüş, ne de avukatlarla görüşmeler oluyor. Bunu neden yapıyorlar? Tecrit, Önderlik üzerinde varsa Kürt halkının da üzerinde vardır. Bu tecrit sonlandırılmadan, cezaevlerindeki direniş de devam edecek. 4 aylık açık grevi ve boykottan sonra tutsaklara cezaevi yönetimi baskı yapmaya başladı” dedi.
‘Herkes ayaklansın’
Her geçen gün cezaevlerinde baskının arttığını dile getiren Atak, bu durumu kabul etmediklerini ifade edip, baskıların bir an önce son bulmasını istedi. Atak, “Cezaevi yemeklerini azaltmış, az yemek veriyor. Bizim çocuklarımız için yatırdığımız paraya el koyuyorlar. Kıyafet gönderiyoruz, vermiyorlar. Radyo, kitap ve ihtiyacı olan her şeyi kısıyorlar, vermiyorlar. Tutsaklar için bir olup eylemler yapmalıyız. Önderimiz ve tutsaklarımız için herkes ayaklansın artık. Herkes kör, sağır ve dilsiz gibi davranıyor. Ne zamana kadar çocuklarımızı görmezden gelecekler. Bu tecrit nereye kadar devam edecek? Eğer biz Kürtler bir olup tecridin kırılması için bir adım atmazsak kimse bizim için bir şey yapmaz. Önderlik ailesiyle ve avukatlarıyla görüşmezse bir çözüme kavuşamayız” sözlerini kullandı.
‘Bizlere zulmediyorlar’
Tutsakların hastalandıklarında ya da başka bir sorunla karşılaştıklarında cezaevi yönetiminin ailelere haber vermediğini belirten Atak, haftada bir 10 dakikalık telefon görüşmelerinde ancak haber alabildiklerini ifade etti. Atak, “Çocuklarımızın başına bir şey gelse 10 gün sonra haberimiz oluyor. Cezaevi yönetimi bizi habersiz bırakıyor. Türk devletinin yaptığı zulüm, hiçbir yerde yok. Tutsaklarımıza ve bizlere zulmediyorlar. Çocuklarımızı bizden uzak yerlerdeki cezaevlerine götürüyorlar. İmkanımız olmuyor, görmeye gidemiyoruz. Dilekçeler veriyoruz yakına getirsinler diye, ama yakına bile getirmiyorlar. Bu zulüm değilse nedir peki? 10 dakikalık telefon görüşü var, ama onda bile sesi doğru düzgün gelmiyor. Tutsaklarla beraber bizleri de perişan ediyorlar” diye kaydetti.
‘Tecrit sonlandırılsın’
Kürtlere yönelik baskının had safhada olduğunu söyleyen Atak son olarak şöyle konuştu:
“Kürt halkına çağrımdır; tutsaklar için ne gerekiyorsa yapalım artık. Biz hep barış istedik, tutsaklar için genel af istedik. Tutsaklara yapılan baskı ve işkencenin sebebi, tutsakların onlar gibi düşünüp, onlar gibi olmalarını istemeleridir. Ama tutsaklarımız bunu kabul etmediği için tecrit altında. Tek talebimiz tecrit sonlandırılsın.”
COLEMÊRG