90’lı yıllarda köyleri yakılan ve boşaltılan Kürtlerin göç ettiği İzmir’in Kadifekale Mahallesi’nde yaşayan yurttaşlar mahallenin ‘Kürtler politikleşmesin’ diye uyuşturucu ve asimilasyon politikalarıyla hedef alındığını vurguladı
İzmir’in Konak ilçesine bağlı Kadifekale Mahallesi, köylerin yakıldığı ve insanların göçe zorlandığı 1990’larda Kürtlerin mesken tuttuğu yerlerin başında geldi. Mêrdînlilerin yoğun olarak burayı tercih etmesinden dolayı “Küçük Mêrdîn” adıyla da bilinir. Buraya yerleşen Kürtlerin politik kimliği, zamanla mahalleyi politikleşmiş mekânlarından biri haline getirdi. Rahşan Demirel’in bedenini ateşe verdiği, kitlesel Newrozlara sahne olan mahalle, şimdilerde ise uygulanan apolitikleştirme ve asimilasyon politikaları nedeniyle adeta uyuşturucu ve yoksulluk bataklığına dönüştürüldü.
“Gettoya” dönüştürülmüş
Kent merkezine 15 dakika mesafede olmasına rağmen adeta bir “gettoya” dönüştürülen mahallede, şimdilerde derin bir yoksulluğun ve uyuşturucunun pençesinde. Midye, inşaat, hurda gibi işlerden geçimini sağlayan mahalleli arasında işsizlik yaygın bir hal almış.
Kadınların kapı önlerinde oturduğu, çocukların sokaklarda oynadığı mahallede, kadın, çocuk ve gençlerin zaman geçirebileceği, kendi yeteneklerini geliştirebileceği sosyal mekânlar bulunmuyor. Politik kimliği baskılanmaya çalışan mahallede, “Tecride son” duvar yazıları her ne kadar “radikal” politik kimliğe işaret etse de “Sonunu düşünen kahraman olamaz” gibi duvar yazıları ise “radikal” kimlik ile “arabeskleşme” eğilimi gösteren kimliğin içiçe girme eğilimini gözler önüne seriyor.
‘Kimliğini benliğini unuttular’
Kürtler, 1970’lerde ekonomik nedenlerden dolayı göç ederek mahalleye yerleşmiş. 1975’te Mêrdîn’den göç ederek mahalleye yerleşenlerden 70 yaşındaki Ramazan Kaygısız, “Bu süreç içerisinde işsizlik, yoksulluk ve ayrımcılığa maruz kaldılar, çok zorluk çektiler. Her şeyini, kimliğini, benliğini unutmuş durumdalar. Çoğu sorgusuz, ilgisiz insanlara dönüştü” diye sitemde bulundu.
‘Devletin müdahalesi var’
Devletin mahalleye yönelik özel bir müdahalesi olduğunu da söyleyen Kaygısız, mahallede uyuşturucu kullanımı ve satışının yaygınlaştığını vurguladı. Açıktan uyuşturucunun satıldığını ve bu duruma karşı kimsenin bir şey yapmadığına dikkati çeken Kaygısız, “Polise gidiyorsun bir şey yapmıyor. Her şey kontrolden çıkmış” ifadelerini kullandı.
‘Örgütlenmek lazım’
Söz konusu duruma karşı en büyük yükün Kürtleri temsil eden partinin sırtında olduğuna işaret eden Kaygısız, “Örgütlemek lazım. Bu partinin işi, kişilerin işi değil, ancak organize bir güç burada yaşanan asimilasyon ve yozlaşmayı bitirebilir” sözleriyle öngörüsünü dile getirdi.
Mahalleliden uyuşturucu tepkisi
İsmini vermek istemeyen mahalleli kadınlar da uyuşturucu kullanımı ve satışından duyduğu kaygıyı dile getirdi. Çocuklarını rahatça dışarı gönderemediklerini ve güvenlik kaygısı yaşadıklarını dile getiren kadınlar, geçen yıl uyuşturucu kullanan ve yoksunluğunda krize giren bir erkeğin mahallede akrabası olan kadını kesici öldürmeye çalıştığını aktardı.
‘Kürtler politikleşmesin diye’
Uzun yıllardır mahallede yaşayan ve ismini vermek istemeyen bir yurttaş da mahalledeki uyuşturucu satışına ve devletin politikasına dair şunları aktardı: “Köşe başlarında gözümüzün önünde uyuşturucu satılıyor. Kürtler politikleşmesin diye zehirlemeye çalışıyorlar. Şu an uyuşturucu kullanımı 10 yaşına kadar düşmüş durumda. Siyasi partiler sadece seçim zamanı geliyor, buradaki hiçbir sorun çözülmüyor.”
Tandır kültürü
Mahallede, Kürt kimliğinin değişime uğradığını gösteren işaretlerin başında tandır geliyor. Eskiden yaygın olarak kullanılan ve neredeyse her evin önünde kurulan tandırlar, artık yaygınlığını yitirmiş. Bu gelenek aynı zamanda tandır başında sosyalleşmeyi de beraberinde getiriyordu.
Eskiye oranla sayıları azalsa da buradaki tandırlar mahallenin sembollerinden biri haline gelmiş. Kriz tandır yapan kadınları da etkilemiş. Artan un fiyatları ve hayat pahalılığı nedeniyle ekmek yapan kadın sayısında ciddi bir azalma görülüyor.
‘Yaşam koşulları zorlaşıyor’
Tandır ekmeği yapanlardan biri Mêrdin’in Midyat ilçesinden ekonomik nedenlerden göç eden Felek Gülmez. 20 yıldır Kadifekale’de yaşayan Gülmez, 10 yıldır aynı tandırda ekmek pişirmeyi sürdürüyor. 4 çocuğu olduğunu ve çocuklarının işsiz olduğunu bu nedenle ekmek yapmak zorunda olduğunu dile getiren Gülmez, hayat pahalılığı nedeniyle yaşam koşullarının giderek zorlaşmasından yakındı.
Kadınların artık tandır başında ekmek yapamadığını söyleyen Gülmez, “Un fiyatları arttı, her şey pahalılaştı, eskiden insanlar bu tandır sayesinde geçiniyordu, fakat birçok kişi buradan gitti, tek tük kalanlar da masraflardan dolayı artık yapmıyor. Ekmek fiyatlarındaki artış nedeniyle insanlar ekmek alamıyorlar” diye belirtti.
‘Sene 2024 bizim sokağa çöp tenekesi yeni geldi’
Kadifekale’de doğan gençler de durumdan şikayetçi. Emircan Bağcı bir genç olarak mahallenin sorunlarına değinerek, hizmet konusunda belediyenin yaklaşımının mahallenin yaşadığı en büyük sorunlardan biri olduğunu dile getirdi.
Ayrımcılık uygulamalarına dikkati çeken Bağcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alt yapı sorunu var, internet gitti mi bir daha gelmiyor. Sene 2024 bizim sokağa çöp tenekesi yeni geldi. Her akşam Karşıyaka, Bornova’nın sokakları yıkanır, çöpler temizlenir. Burada öyle bir şey yok. Niye? Çünkü göçmen mahallesi. İnsanlar burayı gezmeyi, görmeyi tercih etmiyor.”
Mültecilerin durumu
Mahalle, Suriye savaşından kaçıp gelen mültecileri de kendine çekmiş. Alt yapısı olmayan yıkık dökük evlerde yaşayan mülteciler, bir an önce ülkelerine dönmek istiyor. Mahallede merdiven altı bir yerde kalabalık ailesi birlikte yaşayan 20 yaşındaki Fatma Osman Meletî’de yaşadıklarını 6 Şubat depremlerinden sonra İzmir’e geldiklerini aktardı. Aynı zamanda mevsimlik işçi olarak çalıştıklarını belirten Osman, “Su ve elektrik faturasını dahi ödeyemiyoruz. Bu yıkık dökük eve bin TL kira veriyoruz. Sürekli koku geliyor. Yaşam şartlarımız zor. Savaş biterse ülkemize dönmek istiyoruz” dedi.
Haber: Semra Turan / MA