Doğanın derinliklerine indikçe, ağaçların ve bitkilerin de kendi iletişim sistemlerine sahip olduğunu görebiliriz. Birçok bilim insanı tarafından şaşkınlık ve hayranlıkla karşılanan bu iletişim sistemi, kimi uzmanlar tarafından ‘Wood Wide Web’ olarak adlandırılıyor ve doğal ekosistemlerin sürdürülebilirliğinde kritik bir rol oynuyor
Deniz Bakır
Bugün, günlük yaşamımızın olmazsa olmaz bir parçası hâline gelen internet, 1960’larda ABD Savunma Bakanlığı’nın bilgisayarlar arasında bilgi paylaşımı için oluşturduğu ARPANET isimli kapalı devre bir sistem ile başladı. 70’lerde akademide, 80-90’larda ticari sistemlerde genişletilerek kullanıldı ve en nihayetinde 2000’lerde toplumsallığın yeni biçimi olarak her yere ve her şeye hakim hale geldi.
Peki, çok benzer ve hemen hemen aynı mantığa dayalı bir sistemin doğada zaten ve oldum olası var olduğunu biliyor muydunuz?
Doğanın derinliklerine indikçe, ağaçların ve bitkilerin de kendi iletişim sistemlerine sahip olduğunu görebiliriz. Birçok bilim insanı tarafından şaşkınlık ve hayranlıkla karşılanan bu iletişim sistemi, kimi uzmanlar tarafından “Wood Wide Web” olarak adlandırılıyor ve doğal ekosistemlerin sürdürülebilirliğinde kritik bir rol oynuyor.
Mikorizal mantarlara dayalı iletişim ağı
Ağaçların internet ağının temeli mikorizal mantarlara dayanır. Bu mantar türü, ağaç kökleriyle simbiyotik bir ilişki içinde var olur. Mikorizal mantarlar, ağaç kökleriyle birleşerek geniş bir yeraltı ağı oluşturur. Bu ağ, tıpkı internet kabloları gibi, bilgi ve kaynakların transferini sağlar. Ağaçlar, bu ağ aracılığıyla su, besin maddeleri ve hatta kimyasal sinyaller gönderip alabilirler.
Bu yeraltı iletişim ağı sayesinde ağaçlar, kaynaklarını paylaşarak birbirlerine yardım edebilirler. Örneğin, güneş ışığından daha fazla faydalanan bir ağaç, fotosentez yoluyla ürettiği şekerleri mantar ağı aracılığıyla daha gölgede kalan ağaçlarla paylaşabilir. Bu durum, ormanın genel sağlığını ve dayanıklılığını artırır. Örneğin, Kanada’da yapılan bir araştırmada, bir Douglas köknarı ağacının, gölgede kalan bir kayın ağacına karbon transfer ettiği özlemlenmiştir.
‘Anne ağaçlar’ ve genç fidanlar
Yapılan araştırmalar, ormanların içinde “anne ağaçlar” olarak adlandırılan ağaçların bulunduğunu ve bunların genç fidanlara besin maddeleri sağlayarak onların hayatta kalma şansını artırdığını ortaya koymuştur. Anne ağaçlar, genetik olarak kendilerine yakın olan fidanları tanır ve besin kaynaklarının dağıtımında onlara öncelik verir. Böylece ormanın genetik çeşitliliği ve sürekliliği desteklenir. Örneğin bir çalışma, yaşlı bir kayın ağacının kökleri aracılığıyla yakındaki genç kayın ağaçlarına su ve besin maddeleri gönderdiğini ortaya koymuştur.
Savunma mekanizmaları
Başka bazı araştırmalarda ise bitki ve ağaçların çeşitli böcek ve kuş türlerinin saldırılarına karşı birbirlerine haber verdiği görülmüştür. Bu iletişim sayesinde, henüz saldırıya uğramamış, ormanın derinliklerinde bulunan ağaçlar yapraklarına bir çeşit kimyasal madde yollayarak tadını değiştirip acılaştırabilir ve gelen saldırıya karşı savunma önlemi alabilirler. Örneğin, Afrika’da yapılan bir araştırma, akasya ağaçlarının zürafalar tarafından yendiğinde etilen gazı salarak komşu akasya ağaçlarını uyardığını ve bu ağaçların yapraklarında daha fazla tanin üreterek zürafaları uzaklaştırdığını göstermiştir.
Genişleyen yeraltı ağı
Yerin altında uzayıp giden ve ağaç-bitki kökleri ile mantarların ilişkisinden doğan bu sıradışı iletişim sistemi, birbirlerine eklemlenerek çok büyük ve geniş alanlara yayılabilir. Yapılan incelemelere göre bu iletişim ağı 500 km. uzunluğuna varabilmektedir. Bu ağın keşfi, doğanın ne kadar karmaşık ve işbirliği esaslı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.