Başta ağır hasta tutsaklar olmak üzere siyasi tutsakların cezaevlerinde maruz kaldığı hak ihlallerine dair, ‘Bu tamamen sistemin devlet yöneticilerinin düşman politikasıdır’ diyen İHD’li Hatice Onaran, kamuoyuna hapishanelerle ilgili duyalı olma çağrısı yaptı
Türkiye cezaevlerinde siyasi tutsakların yaşadığı hak ihlallerine her gün bir yenisi ekleniyor. En temel haklarına dahi erişemeyen tutsaklar, cezaevlerinde birçok şiddete maruz kalıyor. Tutsakların koşulları giderek ağırlaşırken, raporlara yansıyan veriler ise dikkat çekiyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu’nun 26 Temmuz’da yayınladığı 3 aylık “Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu” da önemli veriler içeriyor. 11’i Marmara bölgesindeki cezaevleri olmak üzere toplam 23 cezaevinden 100 tutsağın derneğe yaptığı başvurular üzerinden hazırlanan rapora göre 3 ayda (Nisan-Mayıs-Haziran) 2 bin 916 hak ihlali tespit edildi, 7 tutsak cezaevlerinde yaşamını yitirdi.
Son 3 ayda İmralı için yapılan başvurular 32 kez reddedildi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşanan ihlallere de dikkat çekilen raporda, İmralı’da 25 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan ve 41 aydır kendisinden hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan ve beraberinde tutulan 3 ismin aile ve avukatlarının reddedilen görüş başvuruları hatırlatıldı. Raporda, 3 ay içerisinde toplamda 32 kez avukat ve görüşme başvurusunun reddedildiği vurgulandı.
Cezaevlerinde ağır yaşanan hak ihlallerine dair İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Hatice Onaran değerlendirmelerde bulundu.
‘Yaşam hakları kısıtlanıyor’
Üç aylık hak ihlalleri raporlarında özellikle durumları giderek ağırlaşan hasta tutsaklara işaret eden Onaran, tutsakların yaşam hakkı ve özgürlüklerinin kısıtlandığını vurgulayarak, “Türkiye cezaevinin bırakın engelli ya da ağır hasta mahpusların kalabilmelerini, hastalığı olmadan giren kişilerin bile kısa bir süre sonra çok farklı, çeşitli ağır şikayetleri ve sağlık sorunları olduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu.
3 ayda 7 tutsak yaşamını yitirdi!
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini gündemleştirmek için çaba sarf ettiklerini dile getiren Onaran, tutsakların maruz kaldığı ihlallere dair, “Yaşam hakkı, sağlığa erişim haklarının engellenmesi durumu öncelikli ihlallerden birincisi. 3 aylık süreye baktığımızda hem Adalet Bakanlığı hem Cezaevi Müdürlüğü’nün bir türlü kamuoyuyla sebebini paylaşmadığı öğrenebildiğimiz kadarıyla da 7 mahpusun yaşamını yitirdiğini de ifade etmem gerekir. Sağlığa erişim dediğimizde tüm hastalıklar orada başlıyor. Gerekli tedavinin yapılmaması, zamanında kontrollerin yapılmaması, teşhisin konulmaması, tanının konmamasından tutalım da tutuklandığında hasta olan mahpusun da yine periyodik olarak yapılması gereken teşhis ve tedavilerin yapılmaması sonucunda durumları çok daha ağırlaşmaktadır” bilgilerini paylaştı.
‘Hasta mahpuslar bir an evvel serbest bırakılmalı’
“Ağır hasta mahpus başta olmak üzere hasta mahpusların bir an evvel serbest bırakılmasını istiyoruz” diyen Onaran, her Cumartesi günü hasta tutsaklar için gerçekleştirdikleri “F Oturumu’na ” dikkat çekti. Onaran, “Bunun için de sağlığı, engelli durumu ve yaşlılığından kaynaklı olarak cezaevlerinde kalan mahpuslar, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere çifte standart kullanmadan, toplumu ötekileştirdiği gibi içerideki mahpusları da ötekileştirmeden mahpusları serbest bırakmalı. Özellikle siyasi mahpuslara uygulanan bu düşman politikasının ya da düşman bakış açısının artık değiştirilerek içeride kalamayacak durumda olan, kendine bakamayacak durumda olan hastaların bir an evvel serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi.
‘Hasta tutsakların bırakılmaması düşman politikasıdır’
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan ve yüzde 70 engelli raporu bulunan ağır hasta tutsak Hatice Yıldız’a işaret eden Onaran, cezaevlerinde bulunan ağır hasta tutsakların derhal serbest bırakılması gerektiğini belirterek, “Bu tamamen sistemin devlet yöneticilerinin düşman politikasıdır. En başta tabii ki biraz önce ifade ettiğim gibi, durumu ağır olanlar, yaşı ileri olan, kendine bakamayacak durumda olanların bırakılması gerekiyor. 3 ağır mahpus da Metris’te tutuluyor. Ergin’in bilekten itibaren iki eli yok. Serdal belden aşağısı tutmayan bir mahpus. Aslında Serdal’ın şu anda denetimli serbestlik süreci başladı. Yani bir adli mahpus olsaydı yaklaşık 10 gün önce Serdal‘ın bırakılması gerekiyordu. Ancak tamamen politik nedenlerle engellendiği için Serdal açık cezaevine gönderilmiyor, gönderilmediği için de denetimli serbestlik yasası uygulanmıyor. Ağırlaştırılmış müebbet cezasıyla yargılandığı ve ceza verildiği için hukukta da gerekli yasa maalesef uygulanmıyor” sözlerine yer verdi.
‘Yönleri hapishanelere dönük olsun’
“İnsanları ölüme mahkum etmek ne insanlığa ne vicdanına sığmıyor” sözleriyle yaşanan ihlallere tepki gösteren Onaran, şu çağrıyı yaptı:
“İnsan hakları savunucuları, aileler, basın, kamuoyunun hapishanelerle ilgili olarak her zaman duyarlı olmalarını bekliyoruz. Dışarıdakilerin ses vermesi gerekiyor. Onların mücadelelerine ya da savaşlarına, kavgalarına ortak olmadığı sürece bir sonuca erişmeyeceğini görüyoruz. Asla ve asla pes etmemeleri gerekiyor. Onların yanlarında olmaları gerekiyor. İnsan hakları aktivistleri ya da insan hakları mücadelesini götürenlerin de yapabilecekleri mutlaka bir şey oluyor. O noktada da her zaman için yönleri hapishanelere dönük olsun.”
Haber: Elfazi Toral\JINNEWS