Bakırköy Cezaevi önündeki ‘Özgürlüğe ses ver’ eyleminde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, İmralı tecridinin kaldırılmasını ve tutsakların özgürlüğüne kavuşmasını istedi
Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (MATUHAY-DER) ile tutsak yakınları, “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası kapsamında Bakırköy Cezaevi önünde “Özgürlüğe ses ver” eylemi gerçekleştirdi. Bugünkü eyleme Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi de katıldı. Eylemde, “Toplumsal barış ve tecridi kırmak için özgürlüğe ses ver” pankartı açıldı. Kürtçe ve Türkçe “Özgürlük Yürüyüşü” yazılı önlükler giyilen eylemde sık sık “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” ve “Bijî berxwedana zindanan” sloganları atıldı.
Hatimoğulları: Tecrit son bulmalı
Eylemde konuşan Hatimoğulları, cezaevlerinde yaşanan baskılara işaret ederek, “Bugün cezaevlerinde yaşananlar 1980 dönemindeki askeri cunta döneminin hapishanelerine tıpatıp benzemektedir. Bugün dışarıdaki sıkı yönetim uygulamalarının aynısının cezaevlerinde devam ettiğini biliyoruz. İmralı tecridinin devam ettiği bir yerde, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesinin önünde oluşturulmuş olan tecridin ve bariyerin ne kadar güçlü durduğunu görüyoruz” dedi.
Hatimoğulları, İmralı’daki tecridin bir an önce son bulması gerektiğini vurguladı. Hatimoğulları, şunları söyledi: “Hasta mahpuslar başta olmak üzere bütün mahpuslara karşı kötü muamelenin, insanlık dışı muamelenin, yasalara aykırı olan muamelenin bir an önce son bulmasını talep ediyoruz. Bugün hasta tutsaklar cezaevlerinde en ağır koşullarda bulunduruluyorlar. ATK’ya başvuranlar sürekli geciktiriliyor.”
F, L ve S tipi cezaevleri eleştiren Hatimoğulları, söz konusu cezaevlerinde tutsaklara “işkence içinde işkence, tecrit içinde tecrit” yaşatıldığını vurguladı. Hatimoğulları, “Bizler bu sistemin insan haklarıyla bağdaşan hiçbir yönü olmadığını ifade ediyoruz. Ve buradan bütün yetkililere sesleniyoruz; bu sorunlar derhal giderilmelidir, hasta mahpusların mutlaka ve mutlaka durumları yeniden gözden geçirilmelidir” çağrısı yaptı.
Hatimoğulları, tutsakların infazlarının yakılmasına da işaret ederek, şöyle devam etti: “Cezaevlerinde yaşanan bu kadar ağır hak ihlallerinin bir an önce son bulması için aileler burada her pazar sesini yükseltiyor. Biz de bu sese ses katarak, yaşanan ağır insan hakları ihlallerine karşı insan haklarını savunmak üzere, özgürlüğü savunmak üzere siz değerli ailelerimizle bu mücadeleyi ve dayanışmayı sürdüreceğimizin bir kez daha altını çiziyoruz. Mutlaka başaracağız, mutlaka bu demir parmaklıkları ve bu soğuk duvarları hep beraber parçalayacağız.”
Bakırhan: Halay çekenler cezaevinde
Bakırhan ise, “Bir ülkede demokrasi ve özgürlüklerin olup olmadığını anlamanın en iyi yolu cezaevlerine bakmaktır” dedi. Kürtçe konuşma ve halay çekmenin dahi suç sayıldığına dikkati çeken Bakırhan, “Bugün Türkiye’de insanlar halay çektiği için cezaevindedir. Düşüncelerini ifade ettiği için cezaevindedir. Hakkını, hukukunu aradığı için cezaevindedir. İradesine sahip çıktığı için cezaevindedir. Yani Türkiye’deki cezaevleri Türkiye’de demokrasinin olmadığının en iyi göstergesidir” dedi.
İktidara “Bıkmadınız mı, yorulmadınız mı? Memleketi batırdınız, memleketin ekonomisini bitirdiniz” sözleriyle yüklenen Bakırhan, “Dünyanın dört bir yanında Türkiye’de özgürlük yok deniliyor, Türkiye’de demokrasi yok deniliyor. Ama siz hala aynı hızla devam ediyorsunuz. Sizler bizleri cezaevlerine doldurduğunuz müddetçe ekonomi batacak, ekonomi bitecek, dışarıdaki ve içerideki itibarınız yerlerde sürüklenecek. Gün yüzü görmeyeceksiniz. Liranız pul oldu, itibarınız sıfır oldu. Kimse artık Türkiye’ye demokratik bir ülke diyemiyor” diye kaydetti.
‘Diyalog ülkeyi bölmez’
Kürt sorununun ülkenin en temel sorunu olduğunu ve Kürt sorununun çözümünün en büyük aktörünün de PKK Lideri Abdullah Öcalan olduğunu vurgulayan Bakırhan, şunları söyledi: “Abdullah Öcalan diyor ki ‘Kürt meselesini diyalogla, müzakereyle çözelim.’ Niye çözmüyorsunuz? Diyalog ve müzakere bu ülkeyi bölmez. Kürt’ü, muhalifi cezaevine atan, işkence eden, cenazesini çıkaran bu anlayış Türkiye’yi böler. Kürt meselesinin muhataplarıyla çözülmesi bu ülkeye zarar vermez. Sizin bu uygulamalarınız bu ülkeye zarar veriyor. Niye? Kürt ‘ikili hukuk uygulanıyor’ diyor. Dolayısıyla bir an önce bu akıl tutulmasından, bu vahşetten, bu işkenceden, bu ırkçılıktan, bu faşizmden vazgeçerek, önce hasta tutsakları, sonra haksız yere tutsak ettiğiniz siyasi tutsakları, en son da cezasını çekmiş insanları özgürlüğüne kavuşturun.”
Bakırhan, şöyle devam etti: “Cezaevlerinin kapılarının açılması demek, Türkiye’nin demokrasiyi ve özgürlükleri tartışması demek, Kürt meselesinin tartışılması demektir. Tecridi kaldırın, Kürt meselesinin çözümü için 2015’te yaptığınız gibi tekrar diyalog ve müzakere masasını ortaya koyun. Muhataplarıyla oturun. İnsanca tartışalım.”
Konuşmaların ardından oturma eylemi yapıldı.
İSTANBUL