Son süreçteki saldırıları gazetemize değerlendiren SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, ‘Devlet açık ki Kürt siyasetine alternatif olarak bölgenin dini hassasiyetlerini suiistimal eden HÜDA PAR ve selefi yapıları güncellemenin yollarını arıyor’ dedi
Selman Çiçek
Amed’de son dönem kontra yapıların halkın yaşam alanlarına saldırısı yoğunlaşırken, bu yapılar son olarak, DEM Partili belediyelere saldırılarda bulunarak kayyım talebinde bulundu. Günlük yaşamı hedef alan saldırılar 1990’lı yılları akıllara getirdi. Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç ile Amed’de kontra örgüt Hizbullah’ın halkın yaşam alanları ve yerel yönetimlere dönük saldırılarını konuştuk.
Devletin Hizbullah politikası
Devletin Hizbullah politikasının yeni olmadığını, geçmişten günümüze gelen bir süreç olduğunu söyleyen Genç, “Sadece yerelden doğru bu tür yapıların güçlendirilmesi ve kentin siyasal demografisinin altyapı üzerinden kayyımın, kayyım eliyle konmuş bu üstünlüğün kullanılması meselesi ile yetinilmedi. Bir de 2023 cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimi sürecinde biliyorsunuz HÜDA-PAR, Cumhur İttifakı içerisinde parlamentoya taşınması meselesi de var. Selefi dini yapılara, partilere, gruplara alan açmaya, güçlendirmeye, toplumsal ve politik alternatiflere karşı yeniden güncellemeye yönelik bir girişimdir bu. Bununla ilgili gelişim seyrinin biraz daha tarihsel arka planına indiğimizde 2010-11’li yıllara geldiğimizde; 1990’lı yılların vahşetinden sorumlu olan pek çok Hizbullah tutuklu ve hükümlüsü, ağır ceza almalarına rağmen tahliye edildiler. 2020’lere geldiğimizde cezaevinde sadece 1990’ların Hizbullah yapılanmasının lider kadrosunun değil, üyelerinin çok büyük bir kısmının da salıverildiği gördük” diye belirtti.
Bütün bunların bir ön hazırlık süreci olduğunu, üç günlük bir hazırlık olmadığını düşündüren gelişmeler olduğuna dikkat çeken Genç, iki yıl önce dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun HÜDA-PAR’ın Cumhur İttifakı içerisinde Meclis’e taşınması ile ilgili kullandığı cümlenin önemli olduğunun altını çizdi. Soylu o dönem HÜDA-PAR’a ilişkin şunları söylemişti: “Türkiye’nin attığı en önemli adımlardan biri HÜDA-PAR adımıdır. HÜDA PAR’ın kimlerin önünü tıkadığını ve bölgede muhafazakarlık aksının nasıl devreye gireceğini bir 10 yıl sonra göreceksiniz. Bu adım çok güçlü bir sosyolojik adımdır ve bir devlet aklıdır.”
Belediyelere yerleştirildiler
Kayyım atamalarının hemen ardından belediye ile ilişkili kimi yerlerin bir kısmının selefi yapılı olduğunu düşünülen kurum, kişi ve yapılara ihsas ve tahsis edildiğini söyleyen Genç, “Bu biraz da bu kesimin kayyım yönetimince desteklenerek yerelden güçlendirilmesi, maddi, kültürel ve sosyal alana sirayetinin kolaylaştırılması gibi nedene ve amaca hizmet etti” diye konuştu.
1990’lı yıllarda yaşananlara da değinen Genç, 1990’ların korku heyulasını yaratan Hizbullah olgusunun güncellenme biçimi olarak okumanın fayda sağlayacağını söyleyerek şunları söyledi: “1990 yıllar Kürt Siyasal Hareketi’nin çok güçlendiği, kitleselleştiği, büyük bir taban desteği almaya başladığı yıllara denk gelir. Ve özellikle bölge illerinde bir yandan bu taban hareketini önleme hedefi olarak, Jitemvari kontra yapılar oluşturmaya çalıştılar. Bir kısmı, resmi güvenlik erbabı içinde, gizli birimler biçiminde oluşturuluyordu. Bir kısmı da paramilliter yapılar biçiminde oluşturulmaya başlanıyordu. Toplumsal anarşiye duyulan ihtiyaç, bu paramiliter yapılar toplum içerisinde gündelik hayata da müdahale edecek biçimde oluşturuldu.
Özellikle Kürt Siyasal Hareketi’nin çeperinde, içerisinde olanların hedeflendiği bir dizi cinayetin yaşandığı, korkunç domuz bağlarıyla, işkencelerle onlarca cinayetlerin yaşandığı dönem yaşandı. Bu dönem, ilk başta 1990’da şöyle sunuluyordu; PKK hareketiyle, bölgede diğer siyasal hareket olan Hizbullah arasındaki siyasal çatışmaymış gibi sunuluyordu. Ancak asıl amaç, Hizbullah’ın devlet içerisinde Jitemvari yapılarla birlikte bir paramiliter güç olarak hem Kürt Siyasal Hareketi’nin gücünü kırmak ve ona destek veren, onun yayılma alanı olabileceğini düşündükleri yapılara, halka dönük terör estirmek üzerinden kurgulandığına dair bir dönemdi. 2000’e doğru Hizbullah yapılanması büyük oranda çözülmeye başlandı. Liderlerine yönelik ev baskınları ardından kurulan mahkemeler ve mahkeme kayıtlarında geçen ifadeler bu yapılanmanın devlet içerisinde bir kanada dayanarak ve onun illegal yapılanması olarak sürdüğünü bize gösterdi ve mahkeme kararlarıyla kabullendi” diye konuştu.
Kayyımlarla iş pratikleşti
Bu yapıyı devletin tekrardan canlandırılmaya çalışıldığını söyleyen Genç, “Kayyım atamalarıyla iş pratikleşmeye başladı ve günümüzde 1990’ların Hizbullah yapısı iki biçimde güncellenmeye çalışılıyor. Bir tanesi yasal çeper içerisinde Ankara’da siyaset yapan ve yerelde de iddiası olan geçmişin liderlik aklıyla beslenen HÜDA PAR’ın öne çıkarılması var. Diğeri de aynı kökenden gelen ama siyasal konfor alanı dışında kalmak isteyen ve birkaç aydır deneyimlediğimiz gündelik hayata, sosyal hayata müdahale gibi yansıyan oldukça politik içerikler taşıdığı şüphesi ile izlediğimiz saldırılardır. Böyle ikili bir şekilde güncellenmiş gibi görünüyor” diye belirtti.
Sokağı baskılama saldırıları
Devletin geçmişte yaptığını şuan yeniden güncellediğini söyleyen Genç, “HÜDA PAR Diyarbakır il yönetiminden birinin yaptığı açıklama bakıldığında, kullanılan söylem, iki aydır sergilenen sokak anarşizmini canlandıran, sokağı baskılamaya, sokağın değişen ahlaki ve etik yaşam biçimini hedefleyen eylem ve saldırılarıyla uyumludur. Bu tür açıklamalar, iki grubun birbiriyle ayrışan bir yerden değil de birbirini tamamlayan iki farklı kulvardan ilerleme isteği olup olmadığını düşündürüyor” dedi.
Aktör güncelleme politikası
“Bu tip yapıları kim, neden canlandırmak istiyor” diye soran Genç, “Devlet, hakim Kürt Siyasal Hareketi’ne alternatif yeni bir akım oluşturmaya, yeni bir siyaset ağını oluşturmaya çalışıyor. Ve çözemediği Kürt sorununu bu şekilde kontrol edebilmeyi ve soruna bu şekilde hakimiyet kurup sürdürebilmeyi arzuluyor. Bunu da en iyi nasıl yapabilir, bir yandan devlet mekanizmasının geçmişte kullandığı ve güvendiği, sınırlarını da iyi kontrol edebildiği bir akıl ve yapıya bunu yaptırabilmeyi istiyor. Ve bölge insanının kimi temel hassasiyetleriyle uyumlu olmasını sağlayabilmeli. Yasal görünüm içerisindeki Kürt ulusal taleplerine dönük vurgunun daha baskın ifade edilebildiği bir HÜDA PAR görünümü bu anlayışa çok uyumlu görünüyor. Ve tam da bu noktada devlet, açık ki bölgede hem PKK’ye, hem de hakim Kürt siyasetine alternatif olarak bölgenin dini hassasiyetlerini, inanç kimliğini suiistimal edebilecek biçimde Kürt meselesini HÜDA PAR ve selefi yapılara ihale edebilmenin ya da onu da belirgin bir aktör olarak güncelleyebilmenin yollarını arıyor” şeklinde konuştu.
Filistin meselesi kullanılıyor
Hizbullah’ın devamcısı olarak ortaya çıkmış siyasetlerin 90’ların özeleştirisini vermediğine dikkat çeken Genç, şöyle konuştu: “Cezalandırıcı bir süreç gelişmedi, aksine yaşanmış onca korkunç cinayet cezasızlık zırhı ile korundu, bu kesimler hala güçlü bir şekilde korunuyor. Bu hareket, neden şimdi ortaya çıktı ve özellikle şiddet bağlamıyla neden güncellendi? Kürt siyasal hareketi açısından 2016 sonrası çok parlak bir dönem yaşanmıyor. Darbe girişimi ve bunun ardından OHAL ve otoriter cumhurbaşkanlığı düzenin oturtulması süreci sonrasındaki güvenlikçi uygulamalar, Kürt meselesinde toplumu hedefleyen, toplum üzerinden bazı politikalar geliştiren bir kulvar kazandıran bir siyasetle karşı karşıya kaldık. Bu süreçte DEM Parti’nin saha örgütlenmelerindeki zayıflamalar, siyasal örgütlenmelerinin ve sivil toplum örgütlemelerinin 2016 darbe girişiminin ardından kapatılmış, zayıflatılmış olması ve toplumdan kopartılmış olması toplumda bir dağılmayı ortaya çıkardı.
Bu tür durumda toplum zayıflar ve birlikte irade göstermezlerse, birçok tehlikeye de açık hale gelir. Siyasetten, toplumsal örgütlenme ve dayanışma ağı açısından zayıflatılmış bir toplum görünümü ortaya çıkar. Tam da bu süreçte içine düştüğü çoklu krizle baş edememe pozisyonuna ek olarak yeni alternatifler devreye konuldu. Filistin meselesiyle birlikte bir yandan Kürt ve Kürdistan meselesini hiç olmadığı kadar dillendiren bir siyasal islam örgütü kuruluyor ve bunun önü açılıyor.
Öte yandan tüm merkez desteklenmelerine rağmen tabansal altyapısının zayıf olmasından kaynaklı örgütlenebilmesinin tabandan karşılık bulabilmesinin tüm psikolojik ve maddi koşulları da değerlendiriliyor. Filistin meselesi tam da bu konuda can simidi olarak çıkmış gibi görünüyor. Çünkü bu yapının sokak eylem gücü meşru gerekçelerine dair edindiği en önemli mesele Filistin meselesi oluyor. İsrail’in Filistin’e saldırmasının toplumsal hassasiyetlerdeki karşılığını bilen iktidar ve yereldeki alternatif güçler bir yandan Filistin’e destek eylemleri adı altında sokağa ısınmaya, sokak gücünü mobilize etmeye ve etki alanını genişletmeye dönük işlevler içindeyken, diğer yandan da yerel seçimlere denk gelmesi seçimlerle beraber etki alanlarını, tabanlarını geliştirebilecek kanallara ve manipülasyonlara yönlendirdiler.”
Ortak mücadele
Filistin’e destek adı altında bu tür yapıların halkın yaşam alanına bilinçli bir şekilde saldırdığını söyleyen Genç, “Bu saldırılarla sokağı ısıtmanın ardından havuzlarda kadınlara, parkta dans eden insanlara saldırılar düzenlemeye başladılar. İlk başta bunlar sosyal hayata, gündelik hayata ve yaşam biçimine müdahale saldırıları gibi olup dolayısıyla toplumu dizayn etme, korkutma girişimleri oluyor. Öte yandan kafelere yapılan saldırı, orayı kullanan gençlerin siyaseten politik olarak daha kolektif bir anlayışa sahip olanların olması giderek gündelik, sosyal hayata müdahalenin test edilmeye başladığı duygusu oluşturuyor. Bunun hemen ardından da bu yapıların Allah’ın adını, dini de suiistimal ederek, Kürt siyasi hareketini temsil eden yapılara saldırısını görürsek pek şaşırmayalım. İşin siyasi çatışma alanına dönüşmesi, bunları oluşturan ve güncelleyen gücün en büyük arzularından biri bu olduğunu düşünüyorum.
Öte yandan bu saldırıların Diyarbakır’la sınırlı kalmama olasılığı oldukça güçlü. Bu saldırılar sonrası gözaltılar oluyor ama bu gözaltların sonucunu bilmiyoruz. Bu tip sokak saldırılarının ve toplumsal anarşinin tırmandırılma maksadına dair esaslı bir çalışmanın olup olmadığını dair hiçbir şey duymuyor ve bilmiyoruz. Cezasızlık zırhı değişik biçimlerde ileriki zamanlarda önümüze çıkarsa hiç şaşırmayalım. Unutmayalım ki; toplumlar bu tür paramiliter yapılara karşı toplumsal barışı zedelemeyi hedefleyen çatışmalara dönük reflekslerle baş edemezler. Ancak ortak hareketlerle, kent barışının ve kent geleceğinin güçlendirici yapılarının ortak hareketiyle karşı durulabilir” diye konuştu.