Yerel seçimlerin üzerinden dört ay geçti.
Özel ve psikolojik harbin tüm araçlarını kullanan ve buna milyonlarca dolar harcayan mevcut iktidar DEM Parti ve onun kazanmış olduğu belediyelere karşı masa başında her gün yeni bir algı oluşturmaktadır. Bir yandan kayyum atama tehditleri demoklesin kılıcı gibi sürekli tetikte ve zinde tutulurken bir yandan da sanal medyada kara troller yoluyla güvensizlik ortamı sinsice derinleştirilmeye çalışılmakta.
DEM Parti muhtemelen önümüzdeki günlerde geçen dört aylık süreç boyunca yaptıklarını, yap(a)madıklarını güçlü bir biçimde değerlendirip yeni dönemde yapacaklarını planlayacaktır. İşte bu planlamalar yapılırken kendisine karşı oluşturulan olumsuz algılara karşı da bir parantez açması isabetli olacaktır.
Zira hem partinin hem de yerel yönetimlerin kendilerine karşı oluşturulması hedeflenen kirli algılara karşı nasıl bir mücadele yürütülmesi gerektiğine dönük konunun da dikkatle ele alınması elzem bir ihtiyaç olarak tüketilmeyi beklemektedir. Temel beklenti itibar suikastlarına maruz kalanların yalnız bırakılmaması ve kirli amaç sahiplerine karşı da mücadele edilmesidir. Sadece saldırıya uğrayanların çıkaracağı ses yetersiz kalacaktır. En büyük karşı koyuşu saldırıya uğramayanların göstermesi devrimci ahlakın ve yol arkadaşlığının bir gereğidir.
Sanal medya üzerinden itibarsızlaştırma saldırılarına karşı tutum almayıp suskun kalındıkça, bu saldırıları planlayanlar cesaretlenip saldırılarını pervasızca sürdüreceklerdir. Yaşadığımız ülke Türkiye, iktidar ise AKP-MHP olunca ne yazık ki olgu ile algı, gerçeklik ile yalan birbirine karışıyor.
Belli bir sürecin neticesinde ortaya çıkan tepkileri istenilen yöne çevirmeye algı yönetimi deniyor. Algı yönetimi; bilinçli ve kasıtlı bir imaj yaratma çalışmasıdır. Algı yönetimi; psikolojik savaş, çarpıtma/manipülasyon, hile, suçlama, komplo teorileri, karalama ve toplumsal mühendislik gibi farklı biçimlerde gerçekleşir.
Günümüzde sanal medya platformları, bilgi akışının hızlı ve geniş kitlelere ulaşmasını sağlayan önemli araçlardır. Ancak, bu platformlar aynı zamanda manipülasyon ve algı yönetimi için de potansiyel birer saldırı aracıdır.
Sanal medyada, bilgi akışı hızlı ve çeşitli kaynaklardan geliyor olabilir. Ancak, her duyduğumuz veya okuduğumuz şeyin doğru olup olmadığını sorgulamak önemlidir.
“Aldığım duyumlara göre… Falankes hakkında şöyle şöyle diyorlar… Şu tweeti gördün mü? …” ifadeleri genellikle net bir bilgi kaynağı belirtmeden yapılan iddiaları ifade eder. İnsanların algısını şekillendiren bu tür iddialar, doğru bilgiye dayanmadığı için yanlış anlamalara, kutuplaşmalara, yığınca dedikoduya ve son tahlilde kopuşa yol açar.
“Diyorlar…” ifadesi, bilgiyi aktaran kişinin veya kaynağın güvenilirliğini sorgulatan bir ifade olduğu için güvensizliği tetikler. Bilgiyi doğrulamadan veya kaynağını belirlemeden paylaşıp yaymak niyetten bağımsız kişiyi objektif olarak özel harbin kullanışlı çarkına çevirir.
Sanal medya üzerinden yapılan algı operasyonu düşünme sistemini hedef alır. Beyine nüfuz ederek, istenilen şekilde düşünme amaçlanır. Sistematik olarak uygulanan algı operasyonlarıyla, insanlar farkında olmadan başkalarının kontrolüne geçebilmekte, onların istediği gibi düşünebilmekte ve davranabilmektedir.
Günümüzde bireylerin ve kurumların itibarı, online platformlarda hızla zarar görebilen birer varlık haline gelmiştir.
İtibar zedeleme operasyonları, hedef alınan kişinin veya kurumun güvenilirliğini sorgulatmayı, itibarını zayıflatmayı ve kamuoyu nezdinde olumsuz bir algı oluşturmayı hedefler. Özellikle manipülatif içeriklerin sanal medya üzerinden yayılması, bu operasyonların etkisini artırır ve itibarın hızla zarar görmesine yol açar.
İtibar zedeleme operasyonları, günümüzde büyük emekler gösteren her birey ve kurum için ciddi bir tehdittir. Peki bu operasyonlara karşı etkili bir şekilde mücadele etmek için ne yapmalı?
Öncelikle sanal medyada dostça eleştiri adı altında dolaşıma koyulan ama esas olarak partiye ve partililere zarar vermeyi amaçlayan bilgileri peşinen, hiç düşünmeden reddetmek ve ona alan kapatmak gerekir. Herkes bilir ki bir partinin iç sorunlarının tartışılacağı yer sanal medya mecraları değil resmi toplantılarıdır. İç sorunların ilgili muhataplarla değil de sanal medyaya taşırılması iyi niyetli bir yaklaşım olamaz. Yazılan şeylerin doğruluğuna, yanlışlığına bakmadan itibar etmemek doğru olandır.
Zira itibar eden kişinin itibarı çok geçmeden zedelenmeye aday hale gelir. Yanlarında dedikodu çadırı kuranlara izin verenlerin, bir süre sonra aynı kişiler tarafından dedikodularının yapılacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yoktur.
İyiyi, güzeli, doğruyu hâkim kılma iddiasıyla yol yürüyenler açısından güven her şeyin temelidir. Kürt halkının özgürlük mücadelesinde ilk adımı atanlar için başlangıçta güven vardı. Güven tek başına her şey olmasa da çok şeydir.
Bu yüzden ister siyasi partide ister yerel yönetimlerde isterse de herhangi bir kurumda olsun fark etmeksizin yol arkadaşlığı iddiasında olanların birbirine güvenmesi gerekir, kaynağı meçhul ve hinlik kokan sanal medya paylaşımlarına değil.