Panelistlerin Horasan tarihine dair aktarımlarda bulunduğu ‘Horasan’dan Dêrsim’e, Dêrsim’den Horasan’a” başlıklı panelde ‘Resmi ideolojinin yalan yanlış tarihi çökmüştür’ denildi
Dêrsim Belediyesi ve Dêrsim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) tarafından düzenlenen 22’nci Munzur Kültür ve Doğa Festivali, “Horasan’dan Dêrsim’e, Dêrsim’den Horasan’a” başlıklı panel ile devam etti. Panele, Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan, Cevdet Konak, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dêrsim Milletvekili Ayten Kordu, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanları Kadriye Doğan ve Zeynel Kete’nin yanı sıra çok sayıda sivil toplum örgütü ile yurttaş katıldı. Moderatörlüğünü Nesimi Aday’ın yaptığı panele, yazarlar Yalçın Çakmak ve Selim Temo konuşmacı olarak katıldı.
Göçler anlatıldı
İlk olarak söz alan Selim Temo, Horasan’a dair kişisel yaşamını anlattı. “Benim dikkatimi kışkırtan şey saklanan şeydir” diyen Temo, “yağmalanmış” tarihi bulmaya çalıştıklarını kaydetti. Dêrsim Horasan’dan bahsederken birkaç göçten bahsedilebileceğini belirten Temo, Horasan’da toplamda 2 milyona yakın nüfusun bulunduğunu kaydetti. Temo, muhtelif tarihlerde gerçekleşen göçlerin Çemişgezek, Meletî, Mereş, Sêmsur bölgesinden gerçekleştiğini aktardı. Horasan’da yaşayan Kürtlerle Dêrsim Kürtleri arasında kültürel ve inançsal hemen hemen hiçbir fark olmadığını sözlerine ekleyen Temo, “Aynı aşiretlerin kolları orada da var. Diyelim ki Baxtiyar, Kureyşan, Milan aşiretlerinin yerleşkeleri Horasan’da mevcut. Ayrıca sadece Alevi Kürtler Horasan’a göç etmemiş. Ben Êlih’li Sünni Kürt olarak, bu hikayelerle büyüdüm. Demem o ki Sünni Kürtler de o bölgeye göç etmiştir. Kürt aşiretleri İran, Osmanlı savaşları süreçlerinde de çok kez tampon bölgelere yerleştirilmişlerdir” ifadelerini kullandı.
Yalçın Çakmak, Horasan’a dair çalışmalarına “Siz hiçbir Alevi kaynağında Horasan’dan toplu bir göç ile gelindiğini gördünüz mü? Anadolu’ya geldiği iddia edilen kimdi ya da kimlerdi? Geldilerse neden geldiler? Onları burada bekleyen şey neydi ya da ne maksatla geldiler?” sorularını sorarak başladığını kaydetti. Horasan’a dair tarihi aktarımlarda bulunan Çakmak, 1600’lü yıllara kadar Çemişgezek olarak adlandırılan Dêrsim’e dair “Çemişgezek, Xarpêt, Meletî, Erzincan ve Dêrsim’i kapsayan bir alan” dedi. 16’nıncı yüzyıldan sonra Anadolu’da göçlerin yaşandığını sözlerine ekleyen Çakmak, bu göçlerin hem Osmanlı Devleti’nin yakın takibi içerisinde hem de İran Şahı’nın takibi altında olduğunu kaydetti. İran Şahı Şah İsmail’in “Kayı” isimli bir kola “Sakın büyük parçalar halinde gelmeyin, Osmanlı’nın dikkatini çekmeyin. Ben size talimat verdiğim zaman gelin” emri verdiğini aktaran Çakmak, “Çünkü Osmanlı bu nüfusun oraya geçmesini istemiyor. Bunun yanı sıra Anadolu’dan yine İran’a gitmek isteyenler var. Tarihle olan ilişkimizi hep bugünkü algımız üzerinden inşa ettiğimiz için tarihle olan ilişkimizi sanki hiç değişmemiş gibi okuyoruz. Bugün Beziki aşireti 16’ncı yüzyılda Pazukiler. Pazuki aşireti kızılbaş bir aşiret. Bunlar savaş koşullarından ötürü artık burada duramayacaklarını anlayınca İran’a doğru harekete geçiyorlar. Pazuki aşireti bir devletin kontrolü altına giriyor. Bunlar İran’a giderken yakalanıyor. O aşiretin dönüşümünden bahsediyor. Kızılbaş nitelendirilmesi erken dönem inancın kendisini tanımlayan bir kavram olmakla birlikte Sünnilerin kendisine de yakıştırdığı bir kavram. Kaynakların kendisi bize bir şey anlatır. Ama bu kaynakların kendisi anlattıkları kadar anlatmadıkları da vardır” aktarımlarında bulundu.
‘Aşiretler Anadolu’ya yayıldı’
16’ncı yüzyıldan sonra Horasan’dan Dêrsim’e doğru bir gelişe dair bilgi sahibi olmadığını belirten Çakmak, “Geliş üzerinde farklı alanlara dağılmış olabilirler. 18’inci yüzyılda Osmanlı Devleti bu aşiretleri parçalamak istiyor. Aşiretler Anadolu’ya dağılmaya başlıyorlar. Tarihi özgün bir perspektifle okumaya çalıştığımızda oradan bir şey çıkmıyor. Bugün bir aşiretin daha önce de aynı yerde yaşadığını iddia edemeyiz. Dêrsim’de iki büyük kol var. Doğu ve Batı Dêrsim aşiretleri var. Doğu Dêrsim aşiretlerinin Meletî’den büyük bir sökümle geldiklerini biliyoruz. Peki diğer aşiretler nereden geldi? Osmanlı belgelerinde bunların hepsinin Meletî’den geldiği belirtiliyor” şeklinde konuştu.
Moderatör Nesimi Aday da son olarak, resmi ideolojinin yüz yıllık “yalan” tarihinin araştırmacıların çalışmalarıyla çürütüldüğünü söyleyerek, “Horasan Kürtleri artık Kurdistan’daki Kürtlerle ilişki içerisinde siyasal, politik ve kültürel bir birliktelik kurmaktalar. Bu bağlamda resmi ideolojinin yalan yanlış tarihi çökmüştür” dedi.
Festival, “İrademe dokunma yürüyüşü” ile devam edecek.
DÊRSİM