AİHM’in Demirtaş kararına ilişkin hükümet kanadından gelen itirazları değerlendiren Prof. Dr. Yaman Akdeniz, “AİHM, tutuklulukla ilgili ihlalin ortadan kaldırılması için derhal salıverilmesini emrediyor. Rica ediyor falan değil, emrediyor” dedi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Yasin Kobulan’a konuşan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Halkların Demokratik Partisi önceki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği “tutukluluk haline son verilmesi” kararını ve hükümetin karara tepkisini değerlendirdi. Akdeniz, “siyasi nedenlerle tutuklu” yönünde değerlendirmeyi AİHM’in ilk olarak Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararında değerlendireceğini ancak değerlendirmeden talebi reddettiğini hatırlattı. Akdeniz, AİHM’in Demirtaş başvurusunda, başvurucunun siyasetçi kimliğini göz önüne alarak AİHS 18. Maddesini daha ciddiye aldığını ve ilk defa Türkiye ile ilgili ihlal kararı verdiğini vurguladı.
‘Siyasi iklimle, demokrasi ile ilgili tespitler var’
Kararın önemli olduğunu dile getiren Akdeniz, “O kapı açıldıktan sonra, AİHM bundan sonraki değerlendirmelerinde özellikle milletvekili başvurularında, bana kalırsa gazetecilerle ilgili başvurularda da benzer değerlendirmeyi yapmak zorunda. Çünkü Demirtaş kararında, Türkiye’deki siyasi iklimle, demokrasi ile ilgili, yargı ile ilgili tespitler var. Bu tespitler sadece Demirtaş başvurusu açısından değil, diğer tüm başvurular ve içinde yaşadığımız iklim açısından önemli” diye belirtti.
‘AİHM’in kararları bağlayıcı nitelikte’
Akdeniz, Erdoğan’ın karara ilişkin “bizi bağlamaz” sözlerini de “Cumhurbaşkanı’nın açıklaması, Demirtaş kararının ne kadar doğru olduğunu gösteriyor” diye değerlendirdi. Akdeniz, “Türkiye’deki yargı sistemi siyasetten etkilendi ve siyasi baskı altında olduğunu, karar söylüyor. Bu söylemlerde onun en ciddi göstergesidir. AİHM’in kararları tavsiye niteliğinde falan değil, AİHM’in kararları bağlayıcı nitelikte üye ülkeler arasında ki Türkiye zaten bunu Anayasa’sının bir parçası olarak 90. Madde gereği kabul etmiş durumda. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’nin üstünde AİHM var bizim iç hukukumuzda. Onun kararları da Türkiye açısından Sözleşmenin 46. Maddesi gereği bağlayıcı nitelikte ve sadece tazminata da hükmetmiyor. Kamuoyunda yanlış bir algı var. ‘Neyse parasını veririz’ şeklinde bir algı var. Bu da doğru değil. Çünkü bu kararda mahkeme ihlalin ortadan kaldırılmasını, tutukluluk ile ilgili ihlalin ortadan kaldırılması için derhal salı verilmesini emrediyor. Rica ediyor falan değil, emrediyor. Dolayısıyla kararın mutlaka uygulanması gerekiyor. Türkiye burası uygulanmaz ayrı, Cumhurbaşkanı talimat verir falan ama sonuçta yargı buna karar verecek. En üst yargı da buna karar verdi. Karar uygulanmazsa, Selahattin Demirtaş salıverilmezse o zamanda Türkiye açışındın bunun siyasi sonuçları olacaktır. Bu pat diye olacak değil ama Türkiye’nin de kurucularından olduğu Avrupa Konseyi’nden çıkarılmaya kadar gidecek süreç. Tabi doğal olarak AB ile olan ilişkilerini etkileyecektir. Bu karar uygulanmazsa siyasi krize dönüşecektir” diye konuştu.
‘AİHM emrediyor’
Demirtaş’ın avukatlarının Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptıkları tahliye başvurusunun geciktirilmesinin ihlalin devamı niteliğinde olduğunu vurgulayan Akdeniz, “Mahkeme kara vermiş ve tespit etmiş. Her geçen saat ve gün o ihlal artacak. AİHM emrediyor. Yerel mahkemenin kararı incelemesi, değerlendirmesi, ‘biz bu kararı vermedik, biz bu kararı uygulamayacağız’ deme yetkisi ve durumu aslında yok. Hukuken yok” dedi. İlgili mahkemenin tahliye kararı vermemesi durumunu da değerlendiren Akdeniz, şöyle dedi: “Kararın uygulanmadığının mahkemeye ve kararların uygulanmasını takip eden Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine (AKBK) bildirim yapmak ve soruşturma, inceleme yapmalarını talep edilmeli. Kararın uygulanıp uygulanmadığının takipçisi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’dir.”