ÖHD Mersin Şubesi Çukurova bölgesi cezaevlerinde dair açıkladığı raporda, ‘ Cezaevlerinde yoğun olarak ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolâsyon gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır’ dedi
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin Şubesi Gözaltı ve Hapishane Komisyonu, Çukurova bölge cezaevlerinde yaşanan 6 aylık hak ihlalleri raporunu açıkladı. Dernek binasında yapılan açıklamaya dernek üyeleri katıldı.
ÖHD Mersin Şubesi Gözaltı ve Hapishane Komisyonu Eşsözcüsü Lokman Şarman, Türkiye’de hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı yerlerin başında cezaevlerinin geldiğini belirterek, cezaevlerinin her türlü insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin yapıldığı işkence mekanlarına dönüştüğünü söyledi.
Cezaevlerinde hak ihlalleri
Şarman, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini sıralayarak, “Mahpuslara, nispeten daha muhalif gazete ve dergilerin ulaştırılmaması, sıcak su verilmemesi, revire geç götürülmesi, kelepçeli götürülmesi ya da gidiş-dönüşlerde ağız içi arama gibi uygulamalar dayatılıyor. Tahliyelerin gözlem kurulu tarafından keyfi olarak engelleniyor. Demir tel örgülerle havalandırma yerlerinin kapatılarak temiz havadan mahrum edilmeleri ve gökyüzünü görmeleri dahi engelleniyor. Mahremiyet yok sayılarak banyolar dahi kamerayla izleniliyor. Avukat görüşü dahi hukuksuzca izleniliyor. Nakil talepleri gerekçesiz reddediliyor. Koğuşlar sürekli ve keyfi olarak cezaevi yönetimi tarafından kontrol bahanesi ile taciz ediliyor. Sosyal etkinlik yapılmaması ve buna dair talepler gerekçesiz reddediliyor. Dönüşümlü açlık grevinde olan mahpuslardan sağlık durumu gözetilmedi. Bu saydığımız hak ihlalleri ve daha fazlası yalnızca görüşme yaptığımız hapishanelerde değil, Türkiye’nin her yerindeki hapishanelerde yaşanmaktadır. Türkiye hapishaneleri, ülke içinde hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı yerlerdir. Halen yoğun olarak ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolâsyon, haberleşme haklarının engellenmesi, disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır” dedi.
‘Çözüm için adım atılmalı’
Açıklamalarında PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride değinen Şarman, “Devlet, tecridi kaldırarak Kürt sorununun çözülmesi için adımlar atmalıdır. Birçok mahpus açlık grevleriyle diğer eylemleri sırasında disiplin cezalarına çarptırıldıklarını aktarmışlardır. Sorunlara, temel hak ve özgürlüklerin esas alınarak yaklaşılması ve taleplerin bu doğrultuda değerlendirilerek çözüme kavuşturulması için Adalet Bakanlığını, ulusal ve uluslararası hukuk ve insan hakları kurumlarını duyarlı olmaya davet ediyoruz” dedi.
Şarman son olarak ise öneri ve çağrılarını şöyle sıraladı:
“* Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasal güvence altındaki en temel haklardan olup mahpusların tedavilerinin düzenli ve uygun koşullarda yapılması sağlanmalı, tedavisi yapılmayan hasta mahpusların hekime ve sağlık birimlerine ulaşmada hızlı ve etkin bir şekilde hareket edecek kurumsal mekanizmalar oluşturulmalı. Bu bağlamda sağlık koşulları sebebiyle tahliye olması gereken mahpusların, mevzuat ya da Adli Tıp uygulamaları gibi engellere takılmadan tahliyeleri sağlanmalıdır.
* Yaşanan hak ihlallerinde idari ve adli kurumlar sorumluluk sahibidir. Bu sebeple tüm idari birimlerin her kademesinin, denetim yetkisi bulunan idari kurumların ve yargı makamlarının, yine ilgili Bakanlıkların; ulusal ve uluslararası mevzuattan doğan sorumluluklarını yerine getirmeleri sağlanmalıdır. Olumsuz ve hatta suç teşkil eden tutumlarının önüne geçmek için etkili bir denetim mekanizması oluşturulmalı; sorumlular hakkında idari ve adli soruşturma yürütülerek cezasızlığın önüne geçilmelidir.
* Savunma hakkının, dilekçe hakkının, hak arama hürriyetinin etkin bir şekilde kullanılması hususu ceza hukuku açısından hayati derecede önem taşıdığından bu hakkı ihlal eden her türlü keyfi uygulamadan vazgeçilmelidir.
* Denetimin ve şeffaflığın önemli bir unsuru olan baroların ve sivil toplum örgütlerinin hapishaneleri etkin bir şekilde ziyaretlerinin sağlanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Yasal düzenleme yapılana kadar ise söz konusu kuruluşların bu konuya hassasiyet göstermesi ve komisyonlar kanalıyla ziyaretler yaparak kamuoyu oluşturması gerekmektedir.
* Mahpusların yaşamlarını sürdürmeye devam edecekleri hapishanelerin bulunduğu yerin coğrafi koşulları ve iklim şartları gözetilerek oluşturulması ve yenilenmesi gerekir. Koğuşların içinde yer alan pencerelerin sayıca az olması da hava dolaşımını asgariye indirmiştir. Sıcaklığın yüksek olduğu bölgelerde klimaların söküldüğü ve talep edilen klimaların verilmediği; bu yüzden mahpusların zorlanacağı aşikardır.
* Tecrit koşullarına son verilmeli ve hapishane koşulları düzeltilmelidir.
* Suç bakımından mahkumlar arasında avlu saati, yemek çeşidi ve miktarı, görüş koşulları gibi konularda ayrımcılık yapılmamalı, siyasi mahkumlara da eşit muamele edilmelidir.
* Mahpusların uluslararası anlaşmalar ve Anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü ve haberleşme hakkından kanunlara uygun olarak faydalanabilmeleri için kitaplara getirilen sınırlamalar ile gazete ve dergilere getirilen yasaklara son verilmelidir. Mahpusların ifade özgürlüğü ve haberleşme haklarına yönelik ihlaller durdurulmalıdır. ÖHD Mersin Şubesi üyeleri olarak yaptığımız incelemelerde ağır hasta mahpusların durumları, hapishanenin fiziki koşulları ve mahpuslara hukuka aykırı gerçekleştirilen muameleler, ihlal edilen hakları hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. Hapishanelerde artan hak ihlalleri ulusal ve uluslararası hukukun gerektirdiği şekilde ‘bağımsız’ denetim mekanizmalarının oluşturulması için devlet yetkililerini derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir. Ayrıca söz konusu kapalı ceza infaz kurumlarında yaşanan hak ihlallerine karşı Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesini (CPT), Adalet Bakanlığını ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu göreve davet ediyoruz.”
Kaynak: MA