Ölümsüzlüğün, barışın, esenliğin, bereketin simgesidir zeytin. Gerek üç büyük semavi dinde, gerekse onlardan önceki Mısır, Roma ve Yunan medeniyetleri inanç sistemlerinde zeytin, tüm bitkilerin anasıdır.
İnsanlığın on bin yıldan beri meyvesinden ve yağından yararlandığı bu kutsal ağaç, son yıllarda adından sıkça söz ettirmektedir.
Birkaç gözü doymaz yandaşın zenginliklerini katmerlendirmek uğruna altın arama amacıyla Batı Anadolu’da giriştikleri, doğayı tahrip eden, zeytin ağacı katliamına ilişkin haberler henüz taze iken Afrin’den daha doğrusu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden gelen haberler, olayın vehametini ortaya serdi.
Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesi görüşülürken muhalefet milletvekillerinin sorularına bakanının pervasızca verdiği yanıtlar, insanı şaşkına çevriyor.
HDP Milletvekili Nusrettin Maçin’in “Afrin’den elli bin ton zeytin yağının sınırdan geçirildiğini” sorması üzerine Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, hiç rahatsızlık duymadan cevap veriyor:
“Afrin’de gelirlerin bir şekilde bize geçmesini istiyoruz, bu hakimiyetimiz altında olan bölgede. O sebeple Tarım Kredi Kooperatifleri’ne beş bin tonluk görev yazılmıştır..”
Bu cevap aynı zamanda CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin ve Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakıroğlu’nun da sorularına verilmiştir. Ama CHP milletvekillerinin soruları da çok manidardır.
Sayın vekillerden Bakıroğlu, aynen “devletin, Tarım Kredi Kooperatifleri vasıtasıyla yurt dışına satmak kaydıyla Afrin’den elli bin ton zeytinyağı getirdiği bilgisine ulaştık. Hangi devlet hasat yapılırken yani ürünün en bol olduğu dönemde yurt dışından zeytinyağı getirir? Bu nasıl bir anlayıştır? Üreticimize reva mıdır?.. İhraç kaydıyla getirilen bu zeytinyağının iç piyasaya sürüldüğü iddiaları ortada dolaşmakta. Hatta Afrin’den zeytinyağının yanında zeytin de getirileceği söyleniyor. Buna da göz yumacak mısınız?” diye soruyor.
Fikret Şahin ise yine yurt dışından gelen bu zeytinyağlarının yerli üreticiyi zora sokacağını söylemiştir.
İşte işin asıl önemli kısmı burası.
Bir ton zeytinyağı, kırsal alanda iki ailenin bir yıllık ihtyacını karşılar nerdeyse. Elli bin ton, en az yetmiş seksen, belki yüz bin ailenin bir yıllık rızkıdır ve Zeytin Dalı dedikleri harekâta kadar Suriye’nin en güvenli bölgesi olan Afrin halkının malıdır. Özgür Suriye Ordusu dedikleri ve dünyanın her yerinden devşirilmiş paralı askerlerden oluşan grubun sırtını Türk devletine dayayarak yaptıkları zorla el koyma, gasp ve yağmanın sonucu olup olmadığına bakmadan “üreticimize zarar verir” mantığı, CHP’li sayın vekillerin de niyetini ortaya koymaktadır. Yani Afrin halkından zorla alınan bu malların Türkiye’ye uğramadan satılmasına ses çıkarmamaktadırlar.
Yurt dışına asker gönderme tezkerelerine büyük bir şevkle kabul oyu veren Cumhuriyet Halk Partisi ve Meclis’teki diğer partilerden bu haksız uygulamalara arka çıkanları tarih elbette değerlendirecektir.
Sayın Maçin’in bir ganimet ve talan politikasının sonucu olan Afrin’deki zeytinliklerin yok edilmesinin sadece tarım çetelerine hizmet etmediği, aynı zamanda Kürt düşmanlarının ekonomik alandaki politikasını da gösterdiği yolundaki beyanına ne bakan bey, ne de CHP’li vekiller değinmektedirler.
Bakanın cevabı da açıkça işlenen bir suçun kabulü niteliğindedir:
“Hakimiyetimiz altındaki bölgenin gelirlerinin bir şekilde bize geçmesini istiyoruz”.
Dünyanın hiçbir yerinde bir bölgeyi ya da ülkeyi her ne amaç ve şekilde olursa olsun ele geçiren devletin, bu kadar pervasızca konuşan yöneticileri olmamıştır.
Zeytin, Afrin’in can damarıdır. Afrin halkının alın terine, emeğine zorla el koyan Özgür Suriye Ordusu’nun işlediği gasptan katle, hırsızlıktan tecavüze kadar şekillenen suçlarına göz yummanın zararını en çok Türkiye halkları çekmektedir. Bu politikadan vazgeçilmemesi halinde halklarımız gelecekte bir arada yaşama şansını da bulamayacaklar.
AKP iktidarı, Suriye halkının isteği üzerine oraya gittiğini iddia etmekte. Türk askerleri oraya girinceye kadar güvenli ve rahat bir yaşam sürdüren, neredeyse kendi nüfusu kadar da mülteciyi barındıran Afrin, bugün ÖSO zulmü ile cebelleşmekte.
Zeytin Dalı Harekâtı adı da çok manidar bir hal aldı. Barışı değil, meyvesiyle birlikte zeytin dallarını kırmanın simgesi oldu.