Korkulu kabuslar sona erdi. Paris’te Republique, Bastile ve Stalingrad meydanlarında gözlerine ve kulaklarına inanamayan komünistler, sosyalistler, yeşiller, sosyal demokratlar, futbolcular, kadın ve erkek gençler ve daha az gençler, ‘faşizme karşı gerekirse silaha da sarılırız’ diyen ihtilalciler ve ölümden korkmayanlar, devrimci marşlar söyleyip dans ettiler…
M. Şehmus Güzel
Fransa’da gökyüzünde birkaç haftadan beri biriken kara, kapkara bulutlar dağılıyor. Güneş yeniden göz kırpıyor. Havalar ısınıyor. Yaz geldi. Bu kesin. Biz de güneşe çıkıyoruz. Tam zamanıdır.
Yeni Halk Cephesi (YHC) siyasi ortaklığının tam zamanında harika kararıyla ikinci turda ırkçı parti adaylarının seçilmesini önlemek üzere YHC adaylarından ikinci turda üçüncü sırada olanların hiçbir karşılık beklemeden ırkçı parti adaylarının karşısındaki adayı desteklemesi politikası belirleyici oldu. Bunun sonucunda YHC bilenleşlerinden birkaçı birkaç koltuk kazanmadı, ama bu karar sayesinde her yerde veya neredeyse her yerde ırkçı parti adaylarının tümüne yakını seçilemedi. Irkçı partinin 1. siyasi güç rüyası bitti; ama yine de 143 koltukla 3. sırayı aldı. Irkçılık ve faşizm tehlikesi halen devam ediyor. Unutma Naci!
Kendilerini daha seçilmeden dev aynasında gören, Marine Le Pen “kraliçe”, 28 yaşındaki delikanlının seçilmiş ve Meclis’te mutlak çoğunluk elde etmiş başbakan sıfatıyla “hava atmalarına”, kasılmalarına rağmen hayalleri güneşe dayanamadı. Tepetaklak düştüler.
Son günlerde onca sözü edilen ama parti yönetimlerince ırkçı partiye karşı ortaklaşa ve resmi bir biçimde ret oyu verilmesi için karara bağlanamayan “Front republicain” (Cumhuriyetçi cephe) yurttaşlar, seçmenler tarafından fiilen uygulamaya konuldu. Fransa halkları ırkçılığa ve faşizme bir kez daha ret oyu verdi. Sahtekar, yeteneksiz, kimi kez kanun kaçağı ırkçı siyasetcilerin yalanlarına inanmadılar. Yeter mi?
Sürpriz bir biçimde YHC Fransız siyaset yelpazesinin birinci siyasi gücü olarak çıkageldi. Hoşgeldi sefalar getirdi. Bütün Françoise’lar ve bütün Michel’ler derin bir nefes aldı. Korkulu kabuslar sona erdi. Paris’te Republique, Bastile ve Stalingrad meydanlarında gözlerine ve kulaklarına inanamayan komünistler, sosyalistler, yeşiller, sosyal demokratlar, futbolcular, kadın ve erkek gençler ve daha az gençler, “faşizme karşı gerekirse silaha da sarılırız” diyen ihtilalciler ve ölümden korkmayanlar, devrimci marşlar söyleyip dans ettiler. Kızıl mendil sol elde halaya kalkanlar bile oldu. Fransa’nın birçok kentinde yurttaşlar sokakları doldurup zaferi kutladılar.
Paris’e trenle gelmekte olan bir dostumuz telefonda anlattı: “Saat sekizde veya sekizi beş gece vagonlarda bir alkış koptu ki anlatılamaz. Sanki Fransa milli takımı Euro 2024’ü kazanmış. Alkışa demiryolu emekçisi sürücü de katıldı: Trendeki bütün zilleri, kornaları, klaksiyonları harekete geçirerek. Paris’e varana kadar yarım saat boyunca herkes zaferden sarhoştu. Austerlitz Garı’na varışta yolcular gösteriye gider gibi sloganlar atarak yürüdü… Bu gece uyunmaz. Uyanık kalınmalı.”
Evet seçmenler tercihini açıkca yaptı: YHC birinci siyasi güç olarak yerini aldı. Bu koalisyonu oluşturan dört partinin oylarının toplamı 182. Dağılımı şöyle: La France İnsoumise (LFI. Boyuneğmez Fransa): 75 miletvekli; Sosyalist Parti: 65; Yeşiller: 33 ve Fransız Komünist Partisi: 9. Ayrıca ortaklığın dışında kalan “öbür sol partilerin ve adayların” 10 veya 11 koltuğu da var.
Cumhurbaşkanı’nın partiler konfederasyonu Ensemble Pour La Repbulique (Cumhuriyet İçin Birlikte) 163 milletvekiliyle ikinci güç. Dağılım şöyle: Macron’un partisi Renaissance (Yeniden Doğuş): 98; MODEM (Hıristiyan Demokrat parti): 34; Eski başbakan Edouard Philippe’in partisi Horizons (Ufuklar): 26 ve UDİ (Union des Democrates et İndependants: Demokratlar ve Bağımsızlar Birliği): 1… Diğerleri: 4.
Seçim gecesi eski başbakan Edourad Philippe bir kez daha Macron’u ve Meclis’i dağıtma kararını eleştirdi, klasik sağdaki ve merkezdeki partilerle ortaklığa açık olduğunu belirtti. Eski başbakan, Ensemble! (Birlikte!) isimli partiler konfederasyonundan Horizons (Ufuklar) isimli partisiyle birlikte ayrılma işaretleri veriyor ama bir türlü ayrılmıyor. Belki daha elverişli zamanları bekliyor.
Macron’un son başbakanı genç Gabriel Attal da seçim gecesi nutkunda, “Bundan böyle kararlar parlamentoda alınacak, parlamento öncelik kazanıyor” diyerek Macron’a bir kez daha dirsek vurdu. Böylece Macron’un emeklilik yasa tasarısı gibi kimi yasa tasarısını parlamentoda, meclis ve senatoda, oylamadan geçirmesini eleştiriyor. Böylece 5. Cumhuriyet rejiminin yarı başkanlık yönetimini sarsacak şeyler söylüyor. Böylece sanki YHC’ye biraz daha yaklaşmak niyetinde olduğunu mu sergiliyor? Gençliğinde, Macron’la tanışmadan önce, Sosyalist Parti üyesi olduğunu anımsıyor sanıyorum. Macron takımında bulunan diğer eski sosyalistleri de çekip alabilir mi?
Macron artık daha yalnız. Ama son sözünü henüz söylemedi. Kimi zaman “Sanki küçük kardeşim” diyerek sözünü ettiği Başbakanı’nın istifasını “Ülkenin istikrarı” için “şimdilik” kabul etmedi. Yarın ABD’ya uçacak, NATO Zirvesi için. Sonra araya Paris Yaz Olimpiyatları girecek. “Olimpiyatlar geçerken başbakan ve hükümet değiştirilemez” diyerek aynı takımla yaz sonuna kadar çalım atacağı bekleniyor.
Sonra koalisyon hükümeti mi? Belki YHC ile. Belki azınlık hükümeti. Belki başka bir çözüm. Fransa siyaseti korkudan sonra bekleme, görüşme, bir sonuca ulaşma yolu arıyor.
Laf aramızda 9 Haziran’dan beri olup, bitenler burada veya orada, gurbette veya sılada, ailelerimizin ve toplumlarımızın yeniden siyasileşmesi gereğini ortaya koyuyor. Siyaset sadece siyasetcilere bırakılamayacak kadar önemli. Çocuklarımızın ve torunlarımızın siyasetle ilgilenmelerini kibarca ve yumuşakca teşvik etmeliyiz yönündeki kanım biraz daha güçlendi. Biz onlara siyaseti öğretemezsek “öbürleri”, ırkçılar, faşistler öğretmeye kalkıyor ve iş çığrından çıkabiliyor. Bu kez seçmenler, aklını henüz peynir ekmekle yememiş seçmenler sayesinde faşizm belası aşıldı. Toplumsal barışın, hakiki demokrasinin, özgürlük, eşitlik, kardeşlik ilkelerinin kalıcı olması için çabalamak da şart. Özgürlüklerin korunması yaşamsal çünkü.