Polisin, evinin önünde 13 kurşunla öldürdüğü Uğur Kaymaz’ın annesi Makbule Kaymaz, sadece adalet ve barış istediklerini ancak bu taleplerine karşı zulüm ve baskı dışında hiçbir şey görmediklerini söyledi.
Mardin’in Kızıltepe ilçesindeki evlerinin önünde 21 Kasım 2004 günü polisler tarafından açılan yaylım ateşle vurulan kamyon şoförü olan baba Ahmet Kaymaz ve 12 yaşındaki oğlu Uğur Kaymaz’ın ölümünün üzerinden tam 14 yıl geçti. Babasının vücudundan 8, Uğur’un küçük bedeninden ise 13 kurşun çıkarıldı. İşlenen bu cinayetler sonrası yanı başlarına kalaşnikof marka bir silah bırakılan baba ve oğula dair Mardin Valiliği’nden yapılan açıklamada, “iki teröristin çatışma sırasında öldürüldüğü” söylendi. Daha ilk andan itibaren “terörist” ilan edilen Uğur ve babasının faillerinden aradan geçen onca zamana rağmen hesap sorulmadı.
Anıları da yıkılmak istendi
Kaymaz’ı anısını yaşatmak için yapılan anıtlar ise, kayyumlar eliyle bir bir yıkıldı. 11 Haziran 2016 tarihinde Kaymaz’ın anısına dikilen heykel, Kızıltepe Belediyesi atanan kayyum tarafından kaldırılarak, yerine saat kulesi dikildi. Derik Belediyesi’ne atanan kayyum da, benzer bir uygulamaya giderek, Kaymaz’ın adının verildiği parkı yıktırdı. Yine Kızıltepe Belediyesi’ne bağlı Eğitim Destek Evi’nde 12 yıl temizlik işçisi olarak çalışan Kaymaz’ın annesi Makbule Kaymaz, oğlu ve eşinin öldürülmesinin yıldönümünde Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işinden ihraç edildi.
‘Dünyada olmasa da ahirette hesabını soracağız’
Anne Makbule Kaymaz, eşi ve çocuğunun öldürülmesinin üzerinden geçen 14 yılı Mezopotamya Ajansı’nından Ahmet Kanbal’a anlattı. Olayın her yıldönümünde aynı acıyı tekrar tekrar yaşadığını belirten anne Kaymaz, o günün hala gözlerinin önünden gitmediğini dile getirdi. 14 yılın kendisi ve diğer çocukları için çok zorlu geçtiğini söyleyen Kaymaz, “Biz sadece adalet istiyoruz. Barış istiyoruz. Ancak bu taleplerimiz karşısında zulüm ve baskı dışında hiçbir şey göremiyoruz” dedi. “Biz ne o günü ne de sonrasını unutmadık, unutamadık” diyen Kaymaz, “Adaletin geleceğine inancımız kalmadı. Ama bunun hakkını bu dünyada olmasa da ahirette elbet soracağız” diye konuştu.
Failleri cezalandırılmadı
Oğlumu öldüren polis Serdar Gökbayrak 15 Temmuz’da yaşamını yitirdiğini ve hesap vermediğini söyleye Kaymaz, “Devlet onun Uğur’u öldürmesini görmemezlikten geldi. Sırf 15 Temmuz’da yaşamını yitirdi diye bir kez daha ‘kahraman’ ilan etti. Adını Kocaeli’nde bir köprüye vererek, bir kez daha ödüllendirildi. Diğer polis de hala görevinin başında. O da beraat etti” diyerek, faillerin cezalandırılmamasına tepki gösterdi.
‘Unutturmaya çalışıyorlar’
Oğlunun adını her yerden silmeye çalışıldğını ifade eden Kaymaz, “Sadece unutturmak istiyorlar. Tahammül edemiyorlar. Bundan kaynaklı olayın bir yıldönümünde beni işten attılar. ‘Örgüte yardım’ ettiğimi iddia ettiler. Tıpkı oğlum ve eşimin öldürülmesinin ardından yaptıkları gibi. Ama bunların yalan olduğunu artık dünya biliyor” dedi.
Dava geçmişi
Uğur Kaymaz ve babasının öldürülmesinin ardından 4 polis hakkında Mardin Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılan dava, “güvenlik” gerekçesiyle Eskişehir’e taşındı. Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi “meşru müdafaada bulundukları” iddiası ile tüm polislerin beraatına karar verdi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin oy birliğiyle onadığı karara karşı iç hukuk yollarının tükenmesinin ardından dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındı. AİHM, 2014 yılının Şubat ayında Uğur Kaymaz ve babasının öldürülmesine ilişkin “yaşam haklarının ihlal edildiği” yönünde karar vererek Türkiye’yi toplam 70 bin avro maddi, 70 bin avro manevi tazminat ödemeye mahkum etti. AİHM’nin kararının ardından İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şubesi, yargılanmanın yenilenmesi talebiyle Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. Mahkeme başvuruyu herhangi bir gerekçe göstermeden reddederken, avukatlar, 2015 yılında Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Ancak, AYM’ye taşınan dosya konusunda henüz karar verilmedi.