İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin sürdürdüğü nöbet eyleminde, göçmenlere yönelik saldırılara dikkat çekilerek mültecilere dayanışma çağrısı yapıldı
İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin Colemêrg (Hakkari) Belediyesi’ne kayyım atanmasına karşı Beyoğlu’nda bulunan Şişhane Meydanı’nda başlattığı nöbet eylemi 26’ncı gününde devam etti. Eyleme çok sayıda siyasi parti, dernek, sendika, kurum ve kuruluş temsilcisi de katıldı. “Kayyım defol” tişörtlerinin giyildiği eylemde, “Taksim Hakkari bizim 1 Mayıs’a özgürlük kayyım defol!” pankartı açıldı. Eylemde, “Kayyım gidecek, biz kalacağız”, “Direne direne kazanacağız”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Her yer Hakkari, her yer direniş”, “Belediyeler halkındır, gasp edilemez”, “Bijî berxwedana Colemêrg” sloganları atıldı. Eyleme katılanlar, Kürtçe, Türkçe şarkılarla halaya durdu.
‘Mültecilerin yaşamı tehdit altında’
Burada konuşan DEM Parti Göç ve Mülteciler Komisyonu Sözcüsü Murad Mıhçı, son günlerde yaşanan ırkçı saldırılara dikkati çekerek , “Son günlerde mülteci ve göçmenlere yönelik ırkçı saldırılar neticesine birçok şehirde göçmen ve mültecilerin yaşamı tehdit altında. Türkiye, Cenevre sözleşmesine imzası olmasına rağmen ülkedeki kolluk kuvvetlerinin saldırılara müdahil olmaması çok üzücü. Bu saldırılara karşı maalesef ki iktidar ve muhalefet sessiz kalıyor. Hepimiz mülteciyiz kim bu dünyada mülteci olmadığını iddia edilebilir. Bugün mülteci ve göçmenlere saldıran bu zihniyet kayyum zihniyetini yaratan zihniyetle aynıdır. Kayyımlara karşı olduğumuz gibi mülteci halklara yönelik mültecilerle yan yana duracağız. Kayyuma hayır diyoruz ve göçmenlere karşı saldıranlara karşı halkların yanındayız” ifadelerini kullandı.
Sosyalist Mücadele İnisiyatifi’nden Hejar Al, kayyım darbesiyle halkın iradesinin gasp edildiğini ifade etti. Al, Kayyım gaspına karşı Kobanê ve Wan’da yapılan direnişin çizgisini esas aldıklarını söyledi
‘Kayyım hırsızlığın kendisidir’
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Halklar ve İnançlar Komisyonu’ndan Mustafa Can, “Bu ülkede Kürtler ve Çerkezlerin yanı sıra onlarca etnik kimlik yaşıyor. Tek tek diyenlere karşı biz çok çok çoğuz. Biz bu çokluğu iktidara getirdiğimizde bu ülke özgürleşecek. Ben dün Madımak katliamından geliyorum bu ülke öyle büyük katliamlar yaşandı ki dünya Türkiye’yi katliamlarla anıyor. Bugüne kadar katliamı yapanlar hep aynı kişiler. Biz bütün farklılıklarımıza birlikte bu ülkede özgüce yaşadığımızda bu ülke bizim ülkemiz olacak. Kayyım şey hırsızlığın kendisidir, demokrasi ise halkın kendi kendini yönetmesidir. Ama bu ülkede demokrasi yok. Halk onları seçmediğin iktidar kayyım atıyorsa demokrasi ve hukuk yoktur başka bir proje vardır. Ama hiç şüphe yok kayyımlar gidecek biz kalacağız. Bir Türk ve alevi olarak sizler burada olmaktan gururu duyuyorum” dedi
‘Kürt halkıyla dayanışmak için geldim’
Müslüman Aktivist Fatma Yavuz, Kürt halkıyla dayanışmak için geldiğini söyledi. Kürt halkı ve demokrasi güçlerine özeleştiri vermek istediğini söyleyen Yavuz, “Ben ilahiyat mezunu olduğum için orada bize sürekli Allah adaleti hakkı emreder denilirdi. Ama maalesef bir çöplüğe dönüşmüş ülkemizde adaletli çok az Müslümanı adaleti savunurken görüyoruz. Hatta bugün bu kayyım politikalarında sebep olan Recep Tayyip Erdoğan’ın yirmi yıl önce Saraçhane’de halkın iradesi gasp edilmişti. Sayın Erdoğan belediye başkanı seçilmişti ve bir şiir okudu diye görevden alınmıştı. Biz yine oradaydık ve böyle şey olmaz diye itiraz ediyorduk. Bugün de Hakkâri halkının iradesi gasp ediliyor. Bugün Kürt illerine kayyım atamalar, Kürt halkını ortadan kaldırmalar, dilini yasaklamalar nafile. Emin olun bu yasaklamalar bir gün sel olup bir baraj kapağı açılacak ve her yer Kürtçe olacak” diye konuştu.
İSTANBUL