Taksim’deki 1 Mayıs eylemine katılmak istedikleri için gözaltına alınarak tutuklanan 12 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşmasında 8 kişinin tahliyesine karar verildi
1 Mayıs’ta Taksim’e yürümek istedikleri için evleri basılarak gözaltına alınan ve haklarında dava açılan 12 kişinin ilk duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 25’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanununa Muhalefet”, “mukavemet”, “kasten yaralama”, “mala zarar verme” iddialarıyla yargılananlardan 4’ü tutuksuz, 8’i tutuklu bulunuyor. Duruşmada yargılananlar ve avukatları hazır bulunurken, siyasi parti temsilcileri, hukuk örgütleri, İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri bileşenleri de izledi. Duruşma kimlik tespitinin ardından başladı.
Duruşmada ilk olarak söz alan Fatma Nur Uğur, “Küçükçekmece’deki evimden Saraçhane alanına gidene kadar hiçbir yasaklama emaresi görmedim. Nasıl yasak deniyor anlamadım. Ayrıca bizim için kaçtı dediler kendi evlerimize mi kaçtık” diye sorarak, suçsuz olduğunu dile getirdi.
“Ben neden 1 Mayıs’a katıldım açıklayayım” diyerek sözlerine başlayan Ahmet Özgür Erdoğan, “Ben bir mühendisim ve inşaat sektöründe çalışıyorum. Bu sektör en çok iş cinayetinin gerçekleştiği sektördür. Bunları dile getirmek için 1 Mayıs’ta KESK’in, DİSK’in, üyesi olduğum TMMOB’un çağrı yaptığı Saraçhane’ye gittim” şeklinde konuştu.
Özenç Cevahir İslamoğlu ise öğrenci olduğunu belirterek, “Ben 1 Mayıs’a geleceksizlik kaygısı nedeniyle intihar eden öğrenciler ve sanat emekçileri için katıldım. Ancak karşılığında eğitim hakkım engellendi” diye belirtti.
‘Ortada bir suç varsa bu bizim değil’
Saraçhane parkında yapılan eyleme katılmasının hakkı olduğunu dile getiren İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğrencisi Umut Kabaklı, “Biz okumak için İstanbul’a geliyoruz Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) başvuruyoruz, çıkmıyor; çıksa da kurtlu yemekler veriliyor. Öğrenci olarak ucuz iş gücü oluyoruz. Üniversitelerin müşterilerine dönmüş durumdayız. Arkadaşlarımız gelecek kaygısından intihar ediyor” dedi. Kamu kaynaklarının öğrencilerden esirgendiğini ve patronlara “peşkeş” çekildiğini vurgulayan Kabaklı, “Mezun olup iş aramaya başlıyoruz liyakatsizlikten kaynaklı zar zor iş buluyoruz. İş bulunca da açlık sınırında çalışıyoruz. Bunlara ses çıkarmak için Saraçhane’deydim. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) lehe kararından haberdardım, eyleme katılmak benim hakkımdı. O gün orada görevin yapılmasını engellemedim, zaten görevini yapan bir memur yoktu. Benim hakkımı kullanmamı engelleyen polisler vardı. Ortada bir suç varsa bu bizim değil” ifadelerine yer verdi.
‘Suç işleyen Anayasayı çiğneyendir’
Özel bir sektörde öğretmen olduğunu ve yoksulluk sınırı altında maaş aldığını belirten Çağla Tanışlar, şöyle konuştu: “Ben intihar eden, sömürülen, öldürülen meslektaşlarım için oradaydım. Her gün direnen Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasına ve meslektaşlarıma selam olsun. Bir suçum yok, suç işleyen Anayasa’yı çiğneyenlerdir.”
‘Hak ihlali’
Yargılananlar arasında bulunan Serdar Oğuz ise “112’de çalışan, 657’li bir devlet memuruyum. Bu dosyanın en başından beri hak ihlaline uğruyorum. Kapım kırıldı, önce adli kontrol verip sonra tutuklandım, tutukluluğum nedeniyle hak ihlallerine uğradım” ifadelerini kullandı.
‘Taksimin yasaklanmasının makul tarafı yok’
Tekstil içsi olduğunu ve çocukluğundan bu yana çalıştığını ifade eden Bayram Metin Coşkun, “Tekstil işçisiyim, çocukluğumdan beri çalışıyorum. Bu eyleme beni kimin çağırdığı soruldu. Bizi kimsenin bir yere çağırmasına gerek yok. Sorunlarımız Türkiye’nin en önemli sorunlarıdır ve Türkiye’nin en önemli meydanında bunları dillendirmek bizim hakkımız. Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde dahi ‘Darbelere Hayır’ mitingi ile Taksim toplanmaya açılmıştır. Taksim’in yasaklanmasının makul hiçbir tarafı yoktur. 15 Temmuz anması söz konusu olduğunda iki kıtayı birbirine bağlayan bir köprü dahi toplanma yeri olabiliyor” diye belirtti.
‘Eşitsizlik düzeni beni 1 Mayıs’a götürdü’
“Emekçi bir ailenin emekçi bir çocuğuyum” diyerek savunmasına başlayan Serkan Uşak, “Çetelerin, zenginlerin vergileri bir kalemde silinirken biz vergi yüklerimizle kendi ürettiğimiz ürünleri bile satın alamıyoruz. Bu eşitsizlik düzeni beni 1 Mayıs’a götürdü. 1 Mayıs’ta birçok polisin yaralandığı iddia ediliyor. Saraçhane’deki polis saldırısı sırasında bir arkadaşımız gözünü kaybetti. Ben sormak istiyorum, biz 80’den fazla kişi tutuklanmışken arkadaşımızın gözünü kaybetmesi sebebiyle kaç polis tutuklandı?” diye sordu.
Bilal Faruk Başaran da “Ben ve benim gibi geleceksizliğe mahkum edilen öğrenciler ve gençler için 1 Mayıs meydanına gitmek istedim. Hiçbirimiz suç işlemedik. Yaşasın 1 Mayıs direnişimiz” dedi.
‘Hukuka aykırı süreç bitsin’
Taksim Meydanı’na çıkmalarının siyasi sebeplerle engellendiğini ifade eden Merve Yeşilyurt, “Taksim Meydanı, 1 Mayıs’ta direnişimizi ve öfkemizi en anlamlı gösterdiğimiz yerdir, bu yüzden Taksim’e gitmek istedik. Bu siyasi sebeplerle engellendi. Taksim bizim için bir özgürlük alanıdır, biz sadece bu alanı savunduk. Bize bu sebeple gözdağı verilmeye çalışılan bu hukuka aykırı sürecin bitirilmesini talep ediyorum” şeklinde konuştu.
‘Başaramayacaklar’
Öyküm Bozkurt ise savunmasında şu ifadelere yer verdi: “1 Mayıs’ta Taksim’e yürümek isteyip insanca yaşamak isteyen kişiler hakkında hukuka aykırı bu tutuklamanın sebebi yoksulların sesini kısmak içindir. Bunu başaramayacaklar.”
Polis ifadeleri
Daha sonra dosya kapmasında müşteki olarak bulunan 12 polisin ifadesine geçildi. Polisler, eylemcilerin kendilerine “şiddet” uyguladığını ve yaralandıklarını iddia etti. Polisler, görüntülerde görülmesine rağmen plastik mermi kullanmadıklarını öne sürerek, eylemcilerden şikayetçi olduklarını söyledi.
Beraat talebi
Söz alan yargılananların avukatlarından Erman Öztürk, 1 Mayıs’ın dünyada din, dil, ırk fark etmeksizin kutlanan tek bayram olduğunu söyledi. 1 Mayıs kutlamasının yasal olduğunu vurgulayan Öztürk, “15 Temmuz’da köprüye çıkan insanlar polise mukavemetten mi yargılanmalıydı? Görevli memur mu demeliydik? Bu yargılamayı tek fotoğraf karesine sıkıştırmak doğru değil, 1 Mayıs’ın ne olduğunu anlamak gerekir. Ortada Anayasal hakkın kullanımı olduğundan kaynaklı hiçbir suç oluşmadığından dosyadaki tüm yargılananların beraat etmesi gerekiyor” dedi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Ezgi Önalan, Taksim Meydanı’na dair İstanbul Valiliği’nin herhangi bir yasaklama kararı olmadığını dile getirdi. Valiliğin sitesinde önlemler ve kapatılacak yolların yazılı olduğunu ifade eden Önalan, “Bu 1 Mayıs’ta Taksim için yasaklama kararı olduğu anlamına gelmez. Bu yargılamanın siyasi yargılamadan çıkarılmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Diğer avukatlarda yargılananların hukuksuz bir şey yapmadığını ve müvekkillerinin beraatlarını istediklerini söyledi.
8 Tahliye
İddia makamı tutukluların devamına karar verilmesini talep etti. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, İstanbul Valiliğinin 1 Mayıs Taksim Meydanı’nın yasaklama kararını talep ederek, tutuklu bulunan 8 kişinin tahliyesine karar verdi. Ayrıca heyet, 12 kişi hakkında tüm adli kontrollerin kaldırılmasına, İstanbul Valiliği ile Fatih Kaymakamlığı’na müzekkere yazılarak, 1 Mayıs gününe ilişkin yasaklama kararının sorulmasına hükmetti. Bir sonraki duruşma, 7 Ocak’a ertelendi.
Kaynak: MA