Aradan yıllar geçse de, türlü oyunlarla davası zamanaşımına uğratılsa da yüreklerde daha demincekmiş gibi acısı dinmemiş olaylar vardır. Sivas Madımak’ta devletin gözetiminde gerçekleşen katliam bu vahşetlerin başında gelir.
İki gün önceki Sivas’ta yapılan anmaya CHP, DEM ,TİP ve çeşitli sendikalar ile STK’lar katıldı. Günler öncesinde başlayan anma etkinlikleri birçok kentte halen devam ediyor.
Birçok katliamda ve sayısız faili meçhul gösterilmiş davalarda olduğu gibi zamanaşımı kararı verilen davalara bir yenisi daha ekleniyor.
Adaletin gerçekleşmediği bu dava dosyasının şimdi istinafta olduğunu belirten dava avukatları, olumlu sonuç alınmasa temyize gideceklerini, sonrasında da Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını belirttiler.
***
Türkiye’de insan hakları alanındaki en kronik hastalıklardan biri; cezasızlık. Bu anlamıyla ‘zamanaşımı’ da artık Türkiye’de yargı eliyle uygulanan adaletsizliğe dönüşmüş durumda.
Ceza hukukunda zamanaşımı, ceza davasının açılması için yasada öngörülen süre ile cezanın kesinleşmesi için öngörülen süreyi ifade eder. İlkinde öngörülen sürede ceza davasının açılması gerekir, ikincisinde ise öngörülen sürede ceza kararının kesinleşmesi gerekir. Aksi takdirde dava ya da ceza zamanaşımına uğrar ve düşer-miş.
Dava zamanaşımına uğramadan önce insan hakları savunucuları avukatlar dava konusunun insanlığa karşı suç olduğunu ve bu nedenle zamanaşımı gerekçesiyle düşürülmemesi gerektiğini defalarca vurguladılar.
Evrensel normlara göre de insanlığa karşı suçlar ve işkence suçu hakkında zamanaşımı uygulanmayacağı kabul edilmiştir. Buna rağmen zamanaşımı uygulandı.
Türkiye’de insan hakları alanındaki en kronik hastalıklardan biri; cezasızlık. Bu anlamıyla ‘zamanaşımı’ da artık Türkiye’de yargı eliyle uygulanan adaletsizliğe dönüşmüş durumda.
Bazı olaylarda ve durumlarda zamanaşımı bir anlamıyla da katillerin, çetelerin, hırsızların, arsızların ve bilumum suçluların ceza almaktan yırtmasının ‘hukuki’ gerekçesi olarak da kullanılıyor.
Artık siz Türkiye’de cezalandırılmak istenmeyen suçlular için icat edilmiş bir yöntem mi dersiniz ya da devletin; “Ben adalet mekanizmasını çalıştırabilecek dinamizme, deneyime ve kararlılığa sahip değilim” demenin hukuki kılıfı mı dersiniz bilemem.
Zaten yargının işi ‘adalet dağıtmak’ olduğuna göre adalet dağıtamamış olan yargı, ya işini zamanında bitirmeyi becerememiş veya savsaklamış ya da birilerinin davadan sıyırmasına yardım etmiş demektir. Buna kimi suçlulara yapılmış bir kıyak, bir nevi özel ve gizli af da denebilir herhalde.
Türkiye’de pek çok dava bu şekliyle senelerce sürdü ve zamanaşımından düştü.
***
Tarih kitapları, Ortaçağ’da dinsel suçlamalarla insanların yakıldığını yazar. 21. yüzyılın eşiğinde, 2 Temmuz 1993 tarihinde Ortaçağ’ı hortlatmak isteyenler, Sivas’ın Madımak Oteli’nde bir katliam gerçekleştirdiler. Pir Sultan Abdal Şenliği’ne katılan çoğu şair, yazar ve sanatçılardan oluşan 33 aydınımız ,canımız diri diri yakıldı… Metin Altıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar, Asım Bezirci, Asaf Koçak, Hasret Gültekin, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu ve diğer canlar… Daha yazılacak şiirler, söylenecek türküler vardı…
Zaman her şeyin ilacıdır, yaraları sarar denir ama bazen de tam tersi kanatır yaraları, acıtır canları, sızlatır vicdanları.
Geciken adalet bile adaletten sayılmazken ‘zamanaşımı’na uğramış cinayet davalarında maktul bir kez daha öldürülüyor, yakınları, dava sahipleri bir kez daha yas tutuyor.
“Bir daha asla” diyebilmek için; unutmamak, yüzleşmek ve hesaplaşmak zorundayız. ‘Hesaplaşma’ya uzanmayan, cezayı kapsamayan yüzleşme, biçimsel, yatıştırıcı ve uyuşturucudur. Demokratik bilincin atılımını toplumsal özgüvenin gelişimini ve adalet talebini ancak yüzleşme ve hesaplaşma bütünlüğü sağlayabilir.
31 yıl önce Sivas’ta 33 can yakılarak katledildi. Unutmayalım.