Fransa’da seçim demokrasisi, temsili demokrasi sarsılıyor, milyonlarca insan seçim sandığına zaten gitmiyordu. Onlara şimdi bir de “rahatı kaçan adamlar” ve aileleri katıldı. Katılım yine yüzde ellinin altına mı inecek?
M. Şehmus Güzel
“İmparator” Millet Meclisi’nin fesih gününü, erken seçimlerin birinci ve ikinci tur tarihlerini, olası yeni hükümetin kuruluşunu, eğer daha ciddi bir siyasi bunalıma/krize girilmezse, öyle bir zaman dilimine sığdırdı ki, böylesi hiç görülmemişti: İşte ayrıntısıyla, zamanın tek adam tarafından, “imparatorca” ayarlanması:
14 Haziran 2024’te Euro 2024 futbol şampiyonası başladı. 14 Temmuz’a kadar sürecek. İmparator bu bir aylık süre içinde Fransızların cips yiyip, bira içip, sadece futbol izleyeceklerini, arada sırada ise kendisinin söyleyeceklerini dinleyeceklerini umuyordu. Konuşmalarında, söyleşilerinde, nutuklarında birkaç kez değişik biçimlerde “Kadın ve erkek Fransızlar zekidir” demesi halkıyla dalga geçmek gibiydi. İmparatorun yanıldığı noktalardan biri, belki en önemlisi buydu: Halkın her söyleyeceğine gözü kapalı inanacağını umması. Yedi yıldır iktidarda olduğunu unutup veya unutmuş görünerek, sanki iktidara ilk kez adaymış gibi 2016 ve 2017’den beri söylediklerini yineledi: Özetle “Ya ben ya kaos!” demesi, yinelemesi, halka şirin görünmeye çalışarak aynı şeyleri “satması”.
Gözü açılan seçmenler artık kısaca şu yanıtı veriyor: “Yedi yıldır yaptıklarınızla kaosu siz yarattınız. Sorumlu sizsiniz. Faturayı da siz ödemelisiniz. Irkçı partiyi sıfıra indireceğinizi ileri sürdünüz oysa bu yedi yılda ırkçı parti sayenizde yüzde otuzları geçti. Sarı Yelekliler isyan etti. Çiftçiler isyan etti. Emeklilik yasanıza karşı herkes isyan etti. Gençler isyan etti. Oysa siz hep aynı şeyleri yaptınız: Konuşan halkı belki duydunuz ama dinlemediniz. Şiddetle yanıt verdiniz. Çocuklar trafik kurallarına uymadı diye direksiyonda vuruldular. Siz oralı bile olmadınız. Çocuk yaştakiler vuruldu evet. Nahel’ler unutulmadı. Faturayı siz ödeyeceksiniz.”
İmparator’un yanıldığı en birincil konu bu oldu: Söylediklerine kayıtsız şartsız sonsuza kadar inanılacağını umması.
Ama İmparator artık umduğunu bulamıyor. Futbol yerine siyasi kavgalar canlı yayınlarda izleniyor. Evet siyasi çalkalanmalar da futbol kadar heyecanlı. Çünkü İmparator’un türlü çeşitli entrikaları sayesinde siyasi çatlamalar, partiler arası ve partiler içi kavgalar Real Madridli bir final maçından daha heyecanlı geçiyor. Bu sürecek gibi.
Fransa’da seçim demokrasisi, temsili demokrasi sarsılıyor, milyonlarca insan seçim sandığına zaten gitmiyordu. Onlara şimdi bir de “rahatı kaçan adamlar” ve aileleri katıldı. Katılım yine yüzde ellinin altına mı inecek? Yoksa siyasi bir atılım sonucu yüzde altmışı mı geçecek?
Haziran ayı, hele ikinci yarısı ve temmuz ayı yaz tatilinin ilk anları: Aylar öncesinden nereye gideceklerini, nerede ve nasıl kalacaklarını kararlaştırmış, rezervasyonlarını yapmış, faturalarını önceden ödemişler küfrü bastı: “Bu saatte seçim mi yapılır?”
İmparator büyük yaz tatili sonucu Haziran ve Temmuzda katılımın az olacağını umuyordu. Bu nedenle seçimleri kim vurduya getirmek istedi, seçimlerin kampanya süresini 20 günle sınırladı: Haziran’da erken seçim ilanı, aynen: “Milet Meclis’ini ben dağıtıyorum.” 20 gün sonra 30 Haziran’da ilk, 7 Temmuz’da ikinci tur. Böylesi de hiç görülmemişti. Banka soygunundan farksız
Kimi rakamlar yanıldığını gösteriyor. İmparator’un neredeyse “zeki yurttaşlarım” diyerek alay ettiği seçmenler vekaletname yoluyla seçime katılımla çareyi buldu: Bilenler vekaletname yoluyla yakınlarının kendileri için oy kullanmalarını sağlıyor: Medyaya yansıyan rakamlara göre, vekaletname verenlerin sayısında artış var: 13 Haziran’da 60 bindi, 23 Haziran’da bir milyon 377 bin 105 ve 27 Haziran’da iki milyon aşıldı. Bu bir rekor. 2022’de vekaletname yolunu deneyenlerin sayısından 6 kat daha fazla. Demokratik bakımdan bir atılım.
Erken seçimleri haziran-temmuz gibi genellikle neredeyse herkesin, güvercinlerin bile, tatile çıktığı böylesi bir zaman dilimine sığdırttı; seçim kampanyası süresini en alt düzeyde, 20 günle, sınırladı. Genellikle kırk günlük bir süre tanınırken. Bu kısa sürede siyasi partilerin, özellikle muhalefettekilerin kendilerine çeki düzen veremeyeceğini umuyordu. Bir kez daha yanıldı.
İmparator birkaç konuda daha ciddi biçimde yanıldı:
Sol siyasi partilerin asla birleşemeyeceğini umuyordu. Hatta bundan emindi. Oysa sol siyasi partilerin tümü iki günde, evet sadece 48 saatte, tartışmalar, görüşmeler sonucunda nihayet Yeni Halk Cephesi’ni (YHC) kurdular. İmparator bir kez daha yanıldı. Sol darmadağınık kalmadı. Birleşti. Bütünleşti. Beş günde hükümet programını yazdı. Hangi konuda ne kadar gider yapılacağını, ne kadar para harcanacağını, bu paranın (2024’te 25 milyar, 2015’te 150 milyar Euro) nasıl elde edileceğini ve benzeri konuları bir basın toplantısında açıkladı.
9 Haziran’da İmparator haftada üç kez televizyona çıkarak atacağı nutuklarla seçmenleri bir kez daha “ya ben ya kaos” yumurtlamasıyla yanına çekeceğini umuyordu. Ama iki yıldan beri akıl almayacak derecede sık sık televizyon ekranlarına çıkması ve hele Haziran 2024 başından itibaren, 6 Haziran 1944’ün 80. yıl kutlamaları çerçevesinde, neredeyse her gün ve bütün gün bin bir türlü ve çeşitli bahanelerle televizyona çıkması sonucu yüzünü eskittiğini unuttu. Bilmiyordu. Başbakanına seçim kampanyasını “sen yürütmelisin, sen en zekisin” dediğinde Başbakanın iki gün iki gece ortadan kaybolmasından sonra pekilerken şu veciz tavsiyeyi dayattığı biliniyor:
“Peki ama bir şartım var: Lütfen artık konuşmayın, kampanyaya dışarıdan müdahale etmeyiniz.”
Ama İmparator dayanamadı, yine bildiğini yaptı: Birçok gazeteye söyleşiler sundu. Birkaç televizyon gösterisine katıldı. Bir podcast sundu vs.
Tadımlık olsun diye birini aktarmalıyım: 1980’lerin başından bu yana yazın gelişini kutlamak amacıyla 21 Haziran’da düzenlenen gelenekselleşmiş “Müzik Bayramı” kapsamında Cumhurbaşkanlığı Sarayı girişinde 200-300 kişi alacak alanda da müzik gösterisi yapıldı. Soru: Sunumu kim yaptı? Sunumda ne dedi?
İnanılacak gibi değil, bir diskjokey gibi, profesyonel bir sunucu gibi İmparator sunumu bizzat yaptı. Bir de nutuk attı: Müziğin tarihi üzerine değil, 9 Haziran 2024’te ne olduğuna dair. Seyirciler şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilemediler: Alkışlamalı mı? Ağlamalı mı?
Yalnızdır ne yapsa yeridir. Evet aynen öyle. İmparator artık çok yalnız. Yapayalnız.
İmparator herkesi küstürdü.
Yeni seçimlerde aday kendi milletvekilleri adayları ve eski milletvekilleri bile adını artık ağızlarına almıyor. Seçim afişlerinde İmparator’un fotosunu kimse kullanmıyor. Eski başbakanlarından ilki televizyondaki bir söyleşisinde, “Cumhurbaşkanlığı çoğunluğunu bizzat cumhurbaşkanı erken seçimlere giderek öldürdü/fedaetti/mahvetti” deyip köprüleri attı. Bugünkü başbakanı seçimlere ilişkin söyleşi ve konuşmalarında adını ağzına almıyor. Artık herkes uzaklarda.
Evet İmparator yalnız. Avrupa Parlamentosu seçimleri kampanyasında bıktırdığı için kendi taraftarları bile “Başkanın her konuşması bizim en az 150 bin oyumuzu alıp götürüyor” diyordu. Belki şaka, belki ciddi, ama kendi taraftarları da dahil halkı bıktırdığı da kesin. İmparatoru beğenmeyenlerin oranı yurttaşların yüzde 80’i veya 84’ü.
Herkes farkında. Bir kişi hariç. O da nihayet işin farkına vardı. İmparatorun bilhassa hafta sonlarında çok sıkıldığı ve yakınlarının “kafesinde fır dönen aslan” gibi yakıştırmasını yaptıkları medyaya yansıdı.
Yalnız, sevilmeyen, defalarca yanılan ve yanılmaktan usanmayan, verdiği sözü tutmayan, kendi kurallarına bile uymayan İmparator zorda. Anlasa da anlamasa da İmparator düşüyor.
Kapısını çalan yalnızlığa alışkın değil. Daha genç, “halkına ve ülkesine hizmete devam etmek istiyor”. Anlaşılıyor. Nitekim kimi gözlemciler, “2027 cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olamayacak ama 2032’de yeniden sahneye çıkmak için gölgede çalışacakmış” diyor. 2027-2032 dönemi için ise bugünkü genç başbakanını destekleyecekmiş. Bu genç adamla aynı dünyada yaşamadığımız kesin. Bana sorarsanız kendi kendine bir dünya yaratmış. Orada yaşıyor. Bizimle değil. Üzülmemek elde değil.
Seçimlerde yeni bir darbe yiyeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Halk konuşacak. Seçmenler ağzının payını verecek. Genç ve siyasi deneyimi sınırlı bir İmparator böyle düşüyor Fransa’da. Seyirlik.