Gar Katliamı davasının karar duruşmasında aileler söz alarak mahkeme heyetine tepki gösterdi. Avukatlar ise ‘Katliam aydınlatılmıyorsa mutlak suretle devletle ilgisi vardır’ dedi
Ankara’da 10 Ekim 2015 tarihinde Tren Garı Meydanı’nda barış mitingine dönük DAİŞ saldırısında 103 kişinin hayatını kaybettiği ve 20’si çocuk 391 kişi yaralandığı katliamın davasının karar duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Duruşmada avukat ve katılanlar beyanda bulunuyor.
Devlet ile bağlantısı var
Duruşmada söz alan Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu, verilecek kararın etiğe uygun olması gerektiğini söyledi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı avukat Murat Yılmaz ise “Bir cinayet bir katliam bütün yönleriyle aydınlatılamıyorsa mutlak suretle devletle ilgisi vardır. Yargı siyasi iktidara bağlıdır. Bugün bir karar vereceksiniz ve tarihte böyle anılacaksınız” dedi.
‘İstihbarat saklanmış’
Duruşmaya katılan isimlerden CHP Milletvekili Orhan Sarıbal ise “Eğer biz Sivas’ın hesabını sorabilseydik, Maraş katliamını yargılayabilseydik, 10 Ekim katliamı olmayacaktı. Bu dava siyasi bir dava ama siz vesayetten kurtulabilirseniz hukuki bir dava olacak” vurgusunu yaptı.
TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül de, “Ankara Valiliği ve Güvenlik Şubeyle yaptığımız miting toplantılarında gariplikler vardı. Sonradan öğrendik ki bomba ihbarı varmış ve istihbarat saklanmış” hatırlatması yaptı.
Sonrasında söz alan aileler ise “adalet” taleplerini yineledi.
Tertip komitesi dinlendi polisler dinlenmedi
Yaşamını yitirenlerin yakını Mustafa Çeker, ‘O gün alanda, ilk aklıma gelen 1977’deki 1 Mayıs’ı oldu; şimdi dedim, panzerleri, TOMA’ları üzerimize sürecekler. Böyle bir tarihten geliyoruz çünkü. Tertip komitesi dinlendi ama komitenin işaret ettiği polisler dinlenmedi’ sözlerini kullandı.
Eylül Pınar Mak ise şunları kaydetti: “Yaralı haliyle üzerine gaz sıkılan eşimin faillerinin yargılanmasını istiyorum. Burada bulunan avukat arkadaşlara teşekkür ederim. Bugün burada size cübbenizi çıkarttıran TC’nin adalet sistemidir” diye kaydetti.
Katliamda ölen Mesut Mak’ın eşi Evrim Mak da “Sizden adalet dilenmiyorum, talep ediyorum bu dava sizin boynunuzun borcu” diye konuştu.
‘Açıkça düşman hukuku işletiliyor’
Osman Turan Bozacı’nın oğlu Çağlayan Bozacı şunları söyledi: “Açıkça düşman hukuku işletilen bir ortamda, sizlerin vicdanına hitap etmeyi doğru bulmuyorum. Çünkü vicdan iyi ile kötü orasında süregelen savaşta muhakeme edebilmektir. Ancak bu açıkça savaştır. Hukuka göre karar vereceksiniz ama bence adil olmayacak. Siz hukuka göre karar vermek istemiyorsunuz. Neden insanlığa karşı suç tanımını inatla vermiyorsunuz. Buradan sizin çıkarınız nedir? Hepimiz aslında bildiğimiz şeyi birbirimize söylüyoruz. Biz bir tane bekçinin düğmesini kopardığımızda bu işin sonunu nereye gideceğini herkes biliyor. Adalet beklemek, vicdanlara seslenmek düşman hukuk işletildiği bir ortamda doğru gelmiyor. Bugün adalet isteyenler günün birinde adalet dağıtacak bir konuma eriştiklerinde inanın hepinize adaleti en doğru şekilde tartarak verecektir. Bir gün bu kantar sizi de tartacaktır, bizi hayata bağlayacak şey o büyük günün geleceğine olan inancımızdır.”
‘Devletin her kademesinden şikayetçiyim’
Ata Önder Atabay’ın annesi Halime Atabay ise “Benim çocuğum öğrenci yetiştirecekti. Bu devlet insanları yaralı bıraktı. Bizler adalet istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz. Biz yanıyoruz. Ben çocuğumun her gün mezarına gidiyorum, köz gibi yanıyorum. Düğün tarihi aldım ama düğününü yapamadım. Bu acı değil mi? Anlayana acı, vicdansıza değil. Biz adalet istiyoruz. Biz 9 yıldır yollardayız. Devletin her kademesinden şikayetçiyim” dedi.
‘Katliamın en büyük suçlusu vali’
Mustafa Budak’ın eşi Hanife Budak ise, “Katliamın en büyük suçlusu vali. Bizim gördüğümüz acıyı onlar da yaşasınlar eğer adaleti yerine getirmiyorlarsa. Adalet istiyoruz, sanıkların yargılanmasını istiyoruz. Herkes için adalet istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Üstümüze gaz attılar’
SES Eş Genel Başkanı Sıddık Akın ise şöyle konuştu: “Sıddık bize yardım et’ sözü hiç aklımdan çıkmıyor. Ben arkadaşlarıma müdahale etmeye çalışırken, bizim üstümüze gaz attılar. Arkadaşımın eli elimdeyken, müdahale etmek için o gazın dağılmasını bekledim. Hiç aklımdan çıkmıyor. Toplumun örgütleri yapıları bir miting almada tereddüt ettiler. Bu devlet güvenliğimizi sağlayacak mı? Bu ülkeye yapılan kötülüklerden birisi demokrasiden uzaklaşmaktır. Orada yaralıyken bizim zamanında onlara müdahale edemediğimiz arkadaşlarımız için dönemin emniyet müdürünün burada yargılanmasını istiyorum.”
AKP iktidarının 2015 sonrası katliamlar üzerinden kendimi idame etmeye çalıştığına dikkat çeken İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban “Böyle katliamların bir daha yaşanmaması için 10 Ekim katliamı yargılamasından adalet çıkmalıdır” çağrısında bulundu.
Duruşma ailelerin beyanlarıyla devam ediyor.
ANKARA